Neyden bahsediyordu Allah aşkına? Görmüyor muydu?
Cevap basitti. Ancak hemen cevap vermedim, başım hızla kalktı ve onun sorularında yer edindi. Kaşımın birini imayla havalandırırken, "Sence?" diye soruyla karşılık verdim ona.
Ayaklandım ben de tıpkı onun gibi, burun buruna geldik, ona müthiş bir cüretle bakadurdum. Afalladı. Çünkü tam da şuanda nedenli sorusunun cevabını bulmuştu. Konuşmaya gerek bile kalmamıştı.
Onu kaybetmekten korktuğum için ona koşmuştum. Herkesi, her şeyi bir kenara atıp, onsuz kalacağım günlerin kapıma dayanmasının sarhoşluğuyla ona gelmiştim. Tek derdim oydu. Çareyi bana o verir diye geldim, bana yardım etsin diye. Eğer ki gidersem, en uzun vaktimi, en uzun gecemi onunla paylaşmak için buradaydım. Belki de hiçbir şey... Nedeni yoktur belki de. Kendimi burada, onun karşısında, onun gözlerinde bulmak için soluğumu burada almıştım. Yetmez miydi?
Yine söz hakkını karışlayan sessizlik birkaç dakika daha devam etti. Gözlerim buğulandı. İçimde taşan duyguların yoğunluğu tekrardan ağlamama rehavet etti. Ellerimi çaresizce iki yanıma saldım. Karışık hissediyordum kendimi. Her şey farklılaşıyormuş, değişiyormuş, bir şeylerin sonu geliyormuş gibi hissediyordum. Bana verilen bir altıncı his miydi, yoksa kuruntum muydu bilmiyordum.
Göğsüm hızla inip kalktıkça kendimi sıkıyordum. Ağlamak, daha fazla çocukça davranmak istemiyordum fakat dayanamadım, boğazımdan acı bir hıçkırık kaçarken sözlerimde beraberinde geldi.
"Gitmek istemiyorum..." dedim ihtiyatla. Yüzüm gözüm yaşlarla ıslanıp durmaya başladı. Midemden ateşler fışkırıyordu sanki, ciğerlerim hastalıklı gibi nefes almamı sıkıştırıyordu, boğuluyordum. "Ben yapamam, yapamam... Gidemem, gitmeyeceğim." ona söylüyordum fakat, kendime hatırlatmak istiyor gibiydim.
İnanmak istiyor gibi...
Bir anda yinelenen bir döngü gibi onun kokusunu hissettim yakınımda. Yine onun kollarındaydım işte, beni kavralamıştı. Başımın üzerine derin bir öpücük kondururken, "Şştt... Sakinleş, toparla kendini." dedi sırtımı sıvazlarken. Sonra da kolumdan tutarak tekrardan kanepeye oturttu.
Biliyordu ki, şu an konuşacak takatim yoktu. Bu nedenle susarak eşlik etti bana, susarak yanımda olduğunu gösterdi. Bu her şeyden değerliydi benim için. Bazen anlatmak bile çare getirmeyebilir insana. Kelimelere ihtiyaç duymadan, avuntu içeren cümleler telaffuza gelmeden sessizce sessizleşmeyi beklemek daha faydalı bir yöntem olur kimi zamam... Ben şu anda o evredeydim. Beraber susuyorduk.
***
Bir yerlerden inişli çıkışlı sesler duyuyordum, kendime gelmeye çabaladım. Sızlayan gözlerimi, geçen saniyelerin ardından zorlukla kıpırdatıp açtım. Görünürde kimse yoktu, ve ben nerede olduğumu yeni kavramış oldum. En son hatırladığım, inkıbazımdan dolayı dayanamayarak kendimi uykuya teslim edişim ve tam başucumda, saçımı okşayarak beni uğurlayan bir adamın var olduğunu duyumsamam... Sanki dokunuşunda bir sihir vardı, beni büyülemişti. Belki de hayatımın en anlamlı ama en bedbin uykusuydu tattığım. En katışıksız ama en gaddar. Düşüncelerim koca bir balon hâlinde zihnimi istila ederken, nasıl olur da uyuyabilirdim, anlayamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Sevmeleri
Genel Kurgu"Başlıyorum..." dedim gözlerimi kapatıp açarken. Tekrardan gülümsedi. Bu anıma; bana, ona, geçmişimin uğruna, ikimize yaraşır bir şarkı söylemek, bizi ne derece etkilerdi bilmiyordum ama, şu vakitte, bu şarkıdan öteye gidemezdik. Fısıltıdan farksı...