Yeni bölümü hikaye yeni başladığı için erken yolluyorum.
İyi okumalar. (Yukarıdaki şarkı önerilen şarkıdır.)18 yıl önce
"Anne Ali beni rahatsız ediyor!!"
Gülümseyerek Herayı dürtmeye devam ediyorum. "Yaa Ali git konuşmuyorum seninle ben!!" Küçük bir kahkaha atıyorum. "Hera derslerim vardı yemin ederim seninle oynamak istedim." Hera kollarını göğsünde birleştiriyor ve bana sırtını dönüyor. Bende fırsattan istifade oturduğu koltuğa dökülen saçlarıyla oynuyorum. Saçlarını topluyor ve önüne atıyor. Bende belinden onu gıdıklamaya başlıyorum. Kendini tutamayıp gülmeye başlıyor. Beni affettiğine seviniyorum.
"Hadi oynayalım."
Ellerimi havaya kaldırıyorum. "Tamam ne oynayalım?" Elini dudağına götürüyor. Bu onda en sevdiğim hareket oluyor. "Saklambaç!!" Kafamı sallıyorum. "Sayıyorum o Zaman!!" Kahkahalarla saklanmaya gidiyor. "Bir, iki... Üç..." Saymaya devam ederken gülme sesleri geliyor. Kendi kendime gülümsüyorum. Saymayı bitirdiğimde evi aramaya başlıyorum.. evde bulamayınca bahçeye çıkıyorum. Birden sırtıma atlıyor. Ellerimi bacaklarına koyuyorum ve bir süre beraber gülüyoruz. Aniden kendimizi yerde bulmamızla bir oluyor tabi gülmemiz. "Hahahahahha Ali çok komik görünüyorsun!!" Hera karnını tutarak gülüyor. Bende sinirle yüzümdeki toprağı siliyorum.
"Senin yüzünden niye atlıyorsun sırtıma!?"
Gülmeye devam ediyor ama ben sinirimden ödün vermiyorum. Arkama dönüyorum ve toprağı silmeye devam ediyorum. Aniden yanağıma konan öpücükle gülümsüyorum. Dönüyorum ve Heraya sarılıyorum.
"Hiç ayrılmayalım biz hera tamam mı?"
Hera gülümsüyor. "Söz hiç ayrılmayacağız."
Şimdi****
Yatağımda doğrulup başımı ovalıyorum. Başım acayip ağrıyor. Sinirden gülüyorum. Ayrılmamak.. Söz vermişti diye içimden geçiriyorum. Hiçbir duygu hissetmiyorum. Hissettiğim tek şey öfke oluyor. Elimi başımdan çekip kendimi duşa atıyorum. Soğuk su vücuduma temas ediyor. Aniden telefon çalınca bakmaya gerek duymuyorum. Ama ısrarla çalmaya devam ediyor. Suyu kapatıp belime havlu sarıyorum ve telefona uzanıyorum. Arayanın Cemil olduğunu gördüğümde hızla telefonu açıyorum. "Haber var mı Cemil?" Başta Telefondan ses gelmiyor. "Üç Hera buldum kardeşim. Yani senin anlattıklarına göre keşke fotoğrafı da olsaydı ama. Herneyse Birinin yerine ulaşılamıyor. Sürekli yer değiştiriyor bir diğeri de şuan mafyayla çalışıyor. Öbürü de..."
Sinirle elimdeki telefonu sıkıyorum. "Öbürü de ne Cemil söylesene!?" Derin bir nefes alıyor. "Öbürü de sekiz yaşındayken vefat etmiş kardeşim." Donup kalıyorum. Hera benden ayrıldığında da sekiz yaşındaydı. Telefonu kapatıp ıslak bir şekilde yatağa oturuyorum. Başımı ellerimin arasına alıp düşünmeye başlıyorum.
*****
Binaya girdiğimde tuhaf bir koku beni karşılıyor. "Ne içtiniz burda lan!?" Cemil yanıma geliyor. "İyisin dimi Ali? Telefonu aniden kapatınca sen." Elimi Cemil'in omuzuna koyuyorum. "İyiyim kardeşim sağol." Aniden aklına bişey gelmiş gibi telaş yapıyor. "Abi vallaha bişey içmedik!! Nurcan abla temizlik yapıyordu." Gülümsüyorum. Sahtede olsa gülüyorum. "Cevdet'in adamları geldi mi?" Cemil olumsuzluk manasında kafasını sallıyor. "O Zaman bir daha arama ben onu bekleyemem."
Cemil kafasını sallıyor. "Ali Mustafa bey bizimle görüşecek bu arada silah transferi için yardımımıza ihtiyacı var." Kafamı sallıyorum. "Tamam o zaman bu akşamki partide görüşelim kendisiyle." Cemil olumlu anlamda kafasını sallıyor. Bende belime silahımı yerleştirip dışarı çıkıyorum.*****
"Yani Ali bey anlayacağınız silahlarımı göndermek için adamlarınıza ihtiyacım var."
Sırıtıyorum ve elimdeki kadehi bitiriyorum. "Peki benim çıkarım ne olacak?" Adam gülümsüyor. "Silahlarımın çeyreği senindir." Kafamı olumsuz anlamda sallıyorum. "Benim daha iyi bir fikrim var." Ada'mın gülümsemesi yavaş yavaş soluyor. "Bana birini bulmamda yardım edeceksin. Ancak öyle anlaşabiliriz." Kafasını sallıyor ve ayaklanıyor. "Ancak bunu soru sormadan yapacaksınız." Yeniden kafasını sallıyor. "Peki polis işi ne olacak?" Gülümsüyorum. "O iş bende."
Mustafa bey ile el sıkışıp onu uğurluyorum. Elime telefonu alıyorum ve bulduğum numarayı tuşluyorum.
"Alo kuzen." Karşımdaki gülümsüyor. "Oo mafyaların mafyası n'aber?" Gülümsüyorum. "İyi ne olsun. Kuzen sana küçük bir görev düştü.""Her zamankindense dinliyorum kuzen."
****
18 yıl önce yaz
"Öff bu ne sıcak aliş yaa!!"
Heranın tepkisini başımla onaylayıp çimlere uzanıyorum. Oda yanıma uzanıyor. Küçücük bedeni yanıma sokuluyor. "Öfff öldüm terden havuza mı girsek?" Kafamı sallıyorum. "İmkansız havuz boş." Selin gülümsüyor. "Dolduralım o Zaman."
Dediğini anlamasamda onu takip edip hızlıca havuzun oraya gidiyoruz. "Bak şimdi sen hortumu aç bende havuza tutayım." Gözlerim Kocaman açılıyor. "Ya biri görürse?" Omuz silkiyor. "Onu havuza atarız." Kahkaha atıyorum. Musluğu açtığımda aniden su yüzüme vuruyor. Hera hanım bana su tutuyor. "Hera!!" Gülerek suyu bana tutmaya devam ediyor. Aniden elinden suyu alıp ona doğrultuyorum. Beraber ıslanıyoruz. "Al sana!!" Gülerek hortumu bırakıyorum ve herayla çimlere oturuyoruz. "Havuzu doldurmaya gerek kalmadı galiba." Omuz silkiyor. "Havuzu doldurmayı hiç düşünmemiştim." Gülümsüyorum ve yanağına öpücük konduruyorum. Şaşkınca yüzüme bakıyor. Aniden ayaklanıyor ve bana Kocaman sarılıyor. Şaşırıyorum. Ama bende ona sarılıyorum.
Şimdi****
Aklıma gelen geçmişle yataktan kalkıyorum. Ben yazlığı hiç aklımdan geçirmiyorum. Üzerimi değiştirip arabama atlıyorum. Telefona Cemil'in numarasını tuşluyorum. "Alo Ali?" Sessizce gülümsüyorum. "Cemil benim biraz işim var. Ben akşama katılıcam size." Cemil gülümsüyor. "Patron sensin." Gülümsüyorum ve telefonu kapatıyorum. Arabayla ilerlerken aniden bir tane araba karşıma çıkıyor. Direksiyonu kırıyorum ve aniden duruyorum. Sinirle arabadan iniyorum. "Ya dikkat etseniz biraz!!" Ellerimi yumruk yapıyorum. "Asıl siz dikkat edin hanımefendi önüme çıkan sizsiniz!!" Soğuk sesime şaşırıyor. Eteğini hafif yukarı çekiyor. Şaşırıyorum ve yutkunma hissi baş gösteriyor. "Na-napıyorsunuz?!" Gülümsüyor. "Hiçbirşey. Sadece.." Aniden kendimi arabaya yapışmış bir şekilde buluyorum. "Bunu yapıyorum." Boğaz'ıma bıçak dayıyor. Yolun kenarına çıktığımız için kimse bize dikkat etmiyor. Şuan baya ön sevişme yaşayan iki kişi gibi görünüyoruz. Sinirleniyorum ve onunla tek hamlede yer değiştiriyoruz. "Öğrenmen gereken çok şey var. Mesela bir erkekle dövüşmeye çalışmamak." Sinsice gülümsüyorum. "Ya da bıçağı asla Oraya koymamak." Elimi bacağına uzatıyorum. Yutkunuyor. "Çekilsene be üstümden!!" Gülümsüyorum ve bıçağı alıp cebime koyuyorum. "Dikkat et gamzeli kız bana bulaşmak istemezsin!!" Gülümsüyor. "Sende bir kıza Nasıl davranılacağını öğrenmelisin." Kahkaha atıyorum. "Senin gibi bir kıza mı? Belki güzelsin ama zeki değilsin." Sinirle bana bakıyor ama aniden gülüyor. Tekrar yanıma yaklaşıyor. Gülümsemem soluyor. Bu kızın beni bu kadar çabuk etkisi altına alması sinirimi bozuyor. Ellerini boynuma doluyor. Yüzünü yüzüme yaklaştırıyor.. Geriliyorum. "Ama sende bu kadar çabuk etkim altına girmemelisin.. Şimdi izninle yetişmem gereken bir sevgilim var." Kız arkasını dönüp arabaya gidiyor bende olduğum yerde donup kalıyorum. Arabayla yanımdan geçip gittiğinde bende arabama geçiyorum.
"Bu da neydi böyle!?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp
FanfictionKaybolmak keşke acı vermeseydi. Keşke nefret koymasaydı kalbe. Ama bir aşk.. Öyle bir aşk ki bu nefreti bile yanında hiç kalır. Yıllardır sevdiğini arayan bir Adam. Onu bulur fakat fark edemezse?