Bölüm On Beş| Gerçek

86 7 22
                                    


"Aliiiişş!!"

Heranın sesi Ali'nin kulaklarına doldu. Ali bu sesle huzur buluyordu, o küçük kalbi mutlulukla çırpınıyordu içinde. Arkasına döndü ve tombik yanaklı kıza sarıldı. "Hoşgeldin." Hera, Ali'den ayrıldıktan sonra etrafına bakındı. Bu evi tanımıyordu etrafa çok yabancıydı ve hera kolay kolay alışamazdı. Fakat Ali için annesine yalvarmış ve kendini buraya getirtmişti.

"Ali burası neresi ki?"

Ali, Deniz gözleri pırıl pırıl parlarken Hera'ya Gülümsedi. "Burası bizim için özel bir ev." Hera merakla ona bakıyordu. Ali ise küçük ama sivri dişlerini göstererek gülüyordu.

****

Gözlerimin uzun zamandır kapalıymış gibi birbirine kenetlenmiş olmasına rağmen büyük bir uğraşla yine de açtım. Etrafımdakilere baktım, nerede olduğumu kavramaya çalışıyor fakat gözlerim bir türlü görüş açımı netleştirmiyordu. En sonunda gözlerim artık her şeyi gördüğünde yabancısı olduğum bir odada olduğumu fark ettim. Sağımı solumu taradım, tanıdık bir yüz veya eşya aradım. Hayır, burayı kesinlikle bilmiyordum. Bilmediğim bir yerde olmanın huzursuzluğu içimi sararken yataktan kalktım. Neden burda olduğumu bana ne olduğunu hatırlamaya çalışıyordum. Gözlerimi kapatıp elimi başımın üzerine koydum. Kafam patlarcasına ağrıyordu.

"Duru!!!!!"

Gözlerimi birden açtım. Ne ara yataktan kalktım ne ara kendimi o korkuyla odadan attım bilmiyordum. "Ali, onu bulmam lazım!! Ali!!!!" Odadan çıktığımda dik merdivenler karşıladı beni. Bu yüzden hızımı biraz düşürüp merdivenleri indim. Tahta merdivenlerden çıkan tok sesi azaltmak için parmak uçlarıma doğru biraz daha eğildim ama hala hızlıydım. "Aliii!!!" Gözlerime bir kadın takıldı. Sonra bayılmadan önceki olaylar aklıma geldi.

Üzerime düşen ağırlıkla nefes aldım. "A-Ali.. Ali kalk!!!!!" Ali bir elinden güç alarak doğrulmaya çalıştı fakat acı bir inleme duydum o güzel dudaklarından. Sonra siyah elbisem üzerindeki ıslaklığı gördüm. "Ali kanıyor!!! Kanıyor.." Sesim git gide yok oldu. Kendini tutmaya çalışıyordu. Dudaklarından ufak bir fısıltı döküldü. "İyi misin?" Başımı aşağı yukarı salladım. Şu durumda bile beni düşünmesi canımı sıkıyordu. Altından hemen çıktım ve onu yavaşça kolundan tutup kaldırdım. " Bir şey yok. İyisin." Sırtının sağ tarafındaki sızıntıya baktım. Bilinci hala açık olduğuna göre sıyırmış olmalıydı. Aşırı derecede bir kanaması yoktu fakat normal de değildi. böyle devam ederse iyi şeyler olmayacaktı. "A-arabaya.."

Yavaş yavaş gidiyordu. Sıkıca sarıldım ona ve yavaş yavaş arabaya götürdüm. Kapıyı açıp onu oturttum ve elbisemin ön tarafını yırttım. Belki biraz oraya bastırırsam işe yarardı. Delik tarzı bir şey görmemiştim merminin içerde olduğunu sanmıyordum. Kanamayı hafifçe sildim ve sırtına baskı uyguladım. Bir inleme daha döküldü ve kalbimin tam ortasındaki o yangını körükledi.

"Eve... eve gitmemiz lazım. Ev.."

Gittikçe beyazlayan yüzü beni çok tedirgin ediyordu. O arada Cemil'i koşarak gelirken fark ettim. "Cemil çabuk gidiyoruz ev dedi çabuk!!!!" Cemil hemen arabaya atladı ve tedirgin olduğunu belli eden hareketlerle arabayı çalıştırdı.

Nasıl bir korku nasıl bir acıysa artık bu, arabanın ne ara eve vardığını bile bilmiyordum. "Uyanık kal.. bana bak yüzüme bak lütfen uyuma Ali!!" Ali'nin kızarmış mavi gözleri yüzüme baktığına hafifçe bir gülümseme oldu o acı içindeki güzel yüzünde. Bana onu kaldırmam içim yardım etti. Fakat son gücünü burada kullanmıştı. Ayağa kalkar kalkmaz bütün ağırlığını üzerime bıraktı.

KayıpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin