Bölüm On Dört Part İki| Kin

82 6 17
                                    


"Olmaz, kesinlikle hayır."

Munzur bir çocuk ifadesiyle Ali'ye bakan duruyu görünce komiğime gitmişti. İkisi romantik komedi çifti gibilerdi.

"Aliş lütfen ya!"

"Bana aliş diyip durmasana adamlarımın içinde!!" Gözlerimi belertip gülmemek için arkamı döndüm ve yanaklarımı şişirdim. Az kalmıştı Ali beni dövecekti. Hızlıca tekrar ortama döndüm.

"Oğlum bırak kızı gelsin. Bişey olmaz."

"Olmaz dedim Cemil, daha yeni iyileşti, zaten en son geldiğinde bu son demiştim size." Duru üzüntüyle bana baktı. Israr etmemi istiyordu. "Kardeşim kızı Bi sal. Haftalardır evde zaten. Ondan sonra bir daha çıkmadı İşte senin istediğin gibi. Ayrıca gayet de iyi."

Duru çok büyük sıkıntı atlatmıştı. Hastanede ameliyat sonrası çocuğun olmayacak demişler ve yumurtalıklarını almak istemişlerdi. Fakat Ali buna izin vermemiş onu başka doktora götürmüştü. Gittikleri doktor onun gayet sağlıklı ve zararsız bir şekilde ameliyattan çıktığını söylemişti. İşin garip tarafı öbür doktorun yalan söylemesiydi. Ali hala iş üstündeydi. Sevdiği kadının hayallerini elinden almaya çalışmak neymiş hepsine gösterecekti. Ama tabi bu son plandan Duru'nun haberi yoktu.

"Alooo!?? Daldın gittin Cemil!!!!"

İrkilerek kendime geldim. "Ali gerçekten sıkıldı kız artık, valla sen götürmezsen ben götürürüm." Duru sevinçle şakıdı. "Yaşa be Cemil!!" Gülümseyerek Duru'nun koluna girdim ve koşar adımlarla ikimiz de evden çıkıp bahçeye gittik.

****

"Ben size gösteririm."

Sinirle elimdeki bardağı sıktım. Diğer elimde yanan sigarama takıldı ardından gözlerim. Derin bir nefes çektim içime ve ardından küllüğe bastım. Ciğerlerimdeki dumanı dışarı üfledikten sonra elimdeki bardağı kafama diktim. Hastaydı, başına bişey gelecekti. Onu düşünende kabahatti zaten. Ayrıca benim sevdiğim kadın dışarı çıksın istemiyordum. Herkesi etkiliyordu ve ülkede erkek kalmayana kadar suç işlemek istemiyordum. Ama hangi hakla karışacaktım işte onu bilmiyordum. Elimdeki son kozu, Cemil sağolsun, kaptırmıştım. Başka diyecek bişeyim yoktu. Mecbur akşam o davete gidecektik.

"Offffff!!! S*çayım!"

Kendime gelip her şeyden sıyrıldım ve bahçeye adımladım. Duru ve Cemil fısır fısır bişeyler konuşuyorlardı. Onlara bakmayı bırakıp yanıma yaklaşan adamıma dikkat kesildim. "Ali bey, misafiriniz var."

Merakla kaşlarımı çattım. "Kim?" Yavaşça fısıldadı. "Yeşim hanım." Bıkkınlıkla gözlerimi kapadım. Ellerimle yüzümü sıvazlayıp içeri almalarını istedim ve tekrar eve döndüm. Kapıdan içeri girerken Duru'yla göz göze gelmemi es geçmeye çalışmıştım.

"Ali, naber?"

Merakla gözlerine baktım ve kollarımı göğsümde birleştirdim. "Ne istiyorsun Yeşim?" Yeşil gözleriyle beni süzdü. "O gün adımı hatırlamamıştın ama şimdi hatırlıyorsun. Bana Hera demeni görmezden gelebilirim--"

"Bağırma!!" Tıslamam üzerine kaşlarını çattı. "Senden görmezden gelme falan istemiyorum." Sıkıntıyla iç geçirdim. Bir an önce Duru bizi görmeden gitsin istiyordum. "Ali lütfen. Özür dilerim. Hadi gel." Elimi tuttu ve beni çekiştirmeye başladı. Hala şaşkınlıkla ne olduğunu anlayamamıştım ve beni çekmesine müsaade etmiştim. İsteyerek tabiki olmamıştı.

****

Gözlerimi kırpmadan o kızın onu götürmesini izlemiştim. Bir beklentim olmadığı için bunu görmek beni o kadar da üzmemişti. Ne de olsa güzel bir kadının büyüsü, başka bir güzel kadın gelene kadardı onlar için. Hiçbir şey yapmadan oturduğum koltuğa geri döndüm ve önümdeki bardakta olan suyu kafama diktim. Belki de biraz uyusam iyi olabilirdi. Cemil de işler için gitmişti.

KayıpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin