"Hadi ama şaka mı bu!?"Ellerimi iki yana açıp öfkeyle soludum. "Sizce de bunun mantıklı bir açıklaması olabilir mi ya!? Bu bildiğimiz kapkaç!!" Karşımdaki adam ne diyeceğini bilemez halde bana bakarken beklediğim adam kendinden emin bir şekilde yanıma geldi. "Yardımcı olabilir miyim hanımefendi?"
"Hanımefendilik mi kaldı ya!? Adamlarınızdan birisi elimdeki telefonu alıp kaçtı!! Dua edin ki bozuktu ve fazla tepki göstermiyorum!!"
Adam ifadesini bozmadan bana bakarken ben arkamda sakladığım telefonu pantolonumdan aşağı kaydırdım ve bacağımın arkasına sakladım. Sonra Ali, omzuma çarptı.
"Hah işte bu o adam!!! Lütfen yardım edin de telefonumu alalım!!!"
Adamlar Alinin peşinden koşmaya başlarken ben hızlıca içeri girip içerideki adamları indirdim. Bacağımdan telefonu çıkarttım ve Cemil'e mesaj attım.
15 dakikaya ihtiyacım var.
Cemil: Tutamazsak mesaj atarım.
Telefonu cebine attım ve ufak yerden yukarı doğru adımladım. "Hadi ama nerde bu kasa!!?" Kıyafetlerin arkasındaki duvarları tıklattım ve en sonunda köşedeki duvarın içinin boşluğunu fark ettim.
Dört beş defa yumruk atıp duvarı kırdım ve içindeki kasaya elimi attım. Şifreyi girdim.
"Pekala sizi hangi rüzgar attı buralara?"
"Eğlence arayışı içindeyim. Hayatım gereğinden fazla sıkıcı olmaya başlamıştı."
"Saat beşe geliyor, ıslıklar çalıyor, benim Nazlı yarim dört defa sağa kaçıyor."
Gözlerimi devirdim. Bu Nasıl saçma Bir şifrelemeydi böyle!? Kasanın ilk kilidini açtım ve ikinci kilit için etrafa bakındım. Burda bir yerde bir anahtar olmalıydı. Masanın üstünü karıştırdım. Yoktu. Yukarı Bi tane adam çıktı. Gençti ve muhtelemen benimle konuşmaya gelmemişti.
"Şey ben lavaboyu arıyordum ama bulamadım da?"
Kasayı önündeki perdeyle gölgeledim. Sonra sırıttım. "Aslında.." Adama doğru bir iki adım yaklaştım ve kollarımı boynuna doladım. Hala tek kelime etmemişti. "Seninle çok eğlenebileceğimiz bir gerçek." Ellerini bacaklarımdan kalçama kaydırdı sonra belime. Tam istediğim gibi davranıyordu. "Ama benim de senden bir isteğim olacak."
"Dinliyorum."
"Şu kasanın içinde bana ait bişey var. Kilidi nerde biliyor musun?"
"Önce öpücük istiyorum."
Yüz ifademi değiştirmedim. İğrendiğimi belli etmemeliydim. Çenesine tahrik edici bir öpücük kondurdum ve kulağına doğru fısıldadım. "Hadi şu anahtarı ver de işimize dönelim."
"Anahtar dolabın içindeki küçük bölmede."
Gülümsedim. "Sağol." Dirseğimi yüzüne geçirdim ve onu bayılttım.
Telefonumdan gelen sesle gerildim ve elime aldım.Cemil: Geliyorlar.
Telefonu hızlıca cebime attım. "N'oluyo Lan!!?" Dolaba gittim çevik hareketlerle anahtarı buldum, Hızlıca kasayı açıp içindekini aldım ve cama ilerledim. Yukarı gelen adım sesleri yükselirken camın pervazına ellerimi koyup kendimi yukarı çatıya salladım ve takla atıp çatıya atladım. Binalar o kadar dip dibeydi ki rahat rahat atlayabiliyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/87949050-288-k386173.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp
FanfictionKaybolmak keşke acı vermeseydi. Keşke nefret koymasaydı kalbe. Ama bir aşk.. Öyle bir aşk ki bu nefreti bile yanında hiç kalır. Yıllardır sevdiğini arayan bir Adam. Onu bulur fakat fark edemezse?