BÖLÜM 11 -Yeşil Gözlü Çocuk-

480 37 29
                                    

Ben geldimmmm!!!!

Nasılsınız?

Ay ben çok yorgunum.

Şu okul bitsede kurtulsak. Ya da kar yağsa tatil edilse tüm yerler. Ama buraya daha yağmadı. Bu sabah hariç. Tutmadı ama ki bu çok sinir bozucu.

Neyse fazla uzatmadan kaçıyımda okuyun.

İyi okumalarrrrr

Bölüm 11 Yeşil Gözlü Çocuk;

Gregor yavaş bir şekilde kırmızı perdeden geçti. Etrafta az yanan birkaç meşale vardı ayrıca çok geniş ve ferah bir yerdeydi, duvarlar sarmaşıklarla kaplıydı. Gregor sarmaşıklara daha yakından baktığında bazı sarmaşıkların daire görünümlü - tam olarak daire değildi- beyaz renkli büyük ipek toplarına benzeyen şeyleri sardığını gördü. Yanılmıyorsa bir koza olabilirdi.

Buranın neresi olduğuna dair bir fikri yoktu. Nasıl buraya geldiğinde anlamamıştı. Saraydan bir hışımla çıkmış, o sinir ve üzüntüyle nereye gittiğine bakmamıştı. O an tek istediği Luxa'dan ve diğer yeraltılardan uzaklaşmaktı. Son gözyaşları yanaklarından indi ve Gregor ıslak yüzünü sildi.

Neden Luxa kendisine bu kadar hiddet doluydu?

Karşısında görmeye tenezzül etmeyecek kadar nefret mi ediyordu?

Onu o kadar mı sinir ediyordu?

Ne suç işlemişti Luxa' ya karşı?

Onu kıracak bir şey mi yapmıştı?

Peki ya Broxa?

Ne demişti de Luxa'nın sinir krizi geçirmesine sebep olmuştu?

Hızla bir nefes aldı.

Neden böyle olduğunu bilmiyordu. Hiçbir şey bilmiyordu! Luxa'nın neden böyle hiddetli olduğunu bilmiyordu. Kızı anlamıyordu.

Her şey sarpa sarmıştı.

Önce Ripred sonra Howard şimdi de Luxa. Hybris'i saymıyordu bile!

Gri taş duvara yaslandı, yaslanır yaslanmaz da yere çöktü. Daha fazla ağlamak istiyordu. Hıçkıra hıçkıra, bağıra çağıra, ama nedense hiç ağlayamamıştı. Sadece birkaç damla gözyaşı düşürmüştü gözlerinden...Ağlayamıyordu, boşta hissediyordu kendisini.

Dizlerini kendine doğru çekip duvara yaslandı, kollarını etrafına doladı. Bıraksalar orada sonsuza kadar kalırmış gibi hissediyordu. Zaten onu arayıp soran yoktu. İstediği kadar oturabilirdi!

Luxa'ya sinir olmuştu.

Onlara yardım etmek için geldiğini göremiyor muydu?! Ripred öldüğü için üzgün olduğunu bilmiyor muydu? Peki ya yeraltlılar için ailesini geride bıraktığını biliyorlar mıydı? Ah! Hiçbirine yaranamıyordu!

"Yerüstlü?"

Gregor kafasını kaldırırken 'Ne güzel bir ses.' diye düşünüyordu. Gözlerini önünde duran böceğe çevirdi. Büyük, güzel bir kelebek ona şaşkınca bakıyordu. Üç metre boyundaydı. Baş, göğüs, karın; göğsün altında üç çift bacağı, gövdenin üstüne bağlı üst ve alt olmak üzere iki çift kanadı ve son olarak başının üzerinde bir çift antenleri vardı. Göğüsü ve karında sık ince tüyler, kanatlar ise yan yana sıralanmış küçük pullarla kaplıydı. Kanatları, bir çırptığında mavi diğer bir çarptığında mor oluyordu -Bir göz yanılması olabilirdi- uçlara doğru çok ince bir şekilde siyahtı. Çok hafif beyazlıklar da seçilebiliyordu.

"İyi misin? " diye sordu, sesi o kadar güzeldi ki... Hipnoz olmuş gibiydi.

Gregor kafasını tekrardan aşağı indirdi. Onunla konuşmak istemiyordu ama kelebek onu takıyor gibi görünmüyordu.

GREGOR -İNTİKAM KEHANETİ-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin