Ben geldimmmmmm
Öhöm neyse valla bu bölümle ilgili ne diyim Ripred bekle biz geliyoruz jsosjsoej
Bişi diyim mi hiç acımıcam bazı konularda yani ileri ki bölümler ağlarsanız benden değil:D Ağlamak değil belki zırlarsınız. Belki zırlamazsınız aman neyse iyi şeyler olmucak işte:D Şimdiden hazır olun.
Neyse fazla uzatmim iyi okumalarrrr
Gregor yumuşak ve cılız yosunların üzerine düştüğünde canının yanacağını düşünüyordu ama hiç acı hissetmemişti. Açıkçası bunu çok garipsedi. Ama ne düşünebileceği ne de bu tuhaf durumu çözebilecek vakti yoktu. Hızla etrafına bakındı ancak kimseyi göremedi.
"Gregor buraya!" kafasını çevirdi, sesin geldiği yönü hesapladı ve hızla sese doğru yürüdü.
Ona seslenen Hazzard idi. Diğerleriyle birlikte sarayın beyaz, görkemli duvarının karanlık bir köşesine sinmiş, kurtarma görevine gidecek olan ekibi izliyordu. Kurtarma ekibi resmiyette on dört kişiydi. Luxa, Aurora'nın sırtında, Nike'ın biniş takımlarını düzelten Howard'la konuşuyordu. Temp de onların yanında Gregor'un tanımadığı bir hamam böceğiyle yan yana duruyordu. Penelope yanında duran bir ateş böceğiyle derin bir tartışmaya girmiş gözüküyordu ve Dia ile Crystal, Karina ve Nahya ile bir köşede gruplaşmış, çok eğleniyor gibi gözüküyorlardı.
"Onlar çocukluk arkadaşı." dedi Carissa Gregor'un dörtlü gruba baktığını anlayarak. "Birbirleri için yapmayacakları bir şey yok."
Gregor dörtlü grubu biraz daha izledi. Gerçekten de yakın görünüyorlardı. "Aslında Penelope ile de çocukluktan beri tanışıyorlar ama son günlerde pek konuşmuyorlar." diye devam etti Carissa. Gregor kaşlarını kaldırdı.
"Sen bunu nereden biliyorsun? Sana bir şey dedi mi? Yani Penelope? " diye sordu merakla. Nedense son zamanda bu sıçanla ilgilenir olmuştu. Carissa umursamaz bir edayla konuştu.
"Ah hayır bana bir şey demedi sadece tahmin." dedi gülümseyerek. Gregor bir şey demedi ve gruba bakmaya devam etti. Kesin değil, diye düşündü. İyi de neden? Aralarının soğuk olduğu epey belli görünüyordu. Gregor belli bir çıkarım yapamadı ve bu konuyu boş verdi. Sıçanla tanışmıyorlardı. Dolayısıyla onun yalnız olması Gregor'u etkilemezdi. Hem yalnız olacağı ne malumdu? Kurtarma ekibi fazla kişi gibi görünüyordu. Sahi kaç kişilerdi?
"Neden bu kadar fazlalar? Bu tehlikeli değil mi? Babamı kurtarmaya gittiğimizde veya fareleri ararken bu kadar büyük bir ekip kurmamıştık." dedi Gregor. Babasını anmasıyla dolan gözlerini kimseye fark etmeden kırpıştırdı. Şuan da gerçekten yeri değildi. "Hem biz de onları takip ediyor olacağız açığa çıkma ihtimalimiz çok fazla." Sıçan gözlerini gruptan ayırdı ve Gregor'a çevirdi.
"Aslında büyük olması senin dediğin gibi tehlikeli ama tenebrislerin inine üç beş kişi gönderemezler. Hem Rodtah Kanyonundan gidecekler ne kadar fazla kişi olurlarsa olsunlar kimse onları fark edemez. " dedi Carissa. " Bu yüzden rahat takip edebileceğiz." Gregor anladım dercesine salladı kafasını. Sıçan tekrardan pür dikkat grubu izlemeye koyuldu.
"O orada ne halt ediyor!" diye haykırdı Pusilli aniden. Bu dediğiyle herkes başını küçük yarasanın baktığı yere çevirdi. Hybris ve yanında duran siyah renkli bir yarasa, diğerlerine en uzak olan noktada konuşuyorlardı. Gregor yarasayı tanıdı. Avarita'ydı bu. Pusilli'nin kardeşi. Gregor sinirle nefesini bıraktı. Bir bu iki ahmak eksikti!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GREGOR -İNTİKAM KEHANETİ-
FanfictionGregor'un yeraltına inmesinin üzerinden tamı tamına 6 yıl geçmişti. 6 yıl boyunca ne hiçbir yeraltlıdan haber gelmiş, ne de Gregor yeraltına inmeye cesaret edebilmişti. Ta ki sıcak bir yaz gününe kadar... Wattpad Türkiye de yeraltı günlükleri seris...