Selaaaööööömmmmm yine ben geldimmmmBu kitabı iki yıldır yazıyorum ve açıkçası eski bir kitap olduğu için mi ya da ülkemizde pek bilinmediği için mi ya da wattpad dünyasında birbirinin kopyası olan kitaplardan olmadığı için mi bilmiyorum ama Gregor kitabı pek ilgi görmüyordu ki bir Gregor hayranı olarak bu beni bir hayli üzüyordu. Kitabı yayımdan kaldırdım. Sonra dedim ki boşver yazmaya devam et gitsin. Kimse okumasa da sen yazdığın şey için mutluluk duyarsın dedim tekrardan düzenleyerek yazamaya başladım. Amacım vote veya yorum alıp ünlü olmak değildi. Sadece okumayı, yazmayı sevdiğim için ve Gregor'un sonunun kötü bitiğini düşündüğüm için ayrıca burası özgür bir platformdu o yüzden bununla başlamak istedim. Suzan abla kadar iyi yazamasam da en azından denemek benim için gerçekten de gurur verici ve iyi bir deneyimdi.
Merak etmeyin bırakmadım hala yazıyorum:DDDD
Fazla kişi değiliz böyle bir konuşmayı yapmam saçmada olabilir. Lakin yorum yaptığınız zaman içim bir mutlu oluyor. Bu yazıyı yazma amacım size teşekkür etmek. Destekleriniz için hepinize teşekkür ederim.
Anam konuşmayı fazla uzatmışım. Bu demek oluyor ki bu bölüm iki bin kelime olur şans dileyin. Dilediniz güzel şimdi okumaya başlayabilirsiniz. Buraya kadar okumuş olanlarınız içinde sağ olun ben üşenirdim valla.
Hadi okuyun gidiyorum bennnn
Bölüm 6 Gelecek Elinde Neleri Tutuyor?
Soğuk ve sessiz mağarada ilerlerlerken Gregor hala kendi hayal alemindeydi. Zap'in dedikleri aklına yakın dostu Ares'i getirmiş ve maalesef ki bir daha aklından çıkarmamıştı.
Ares'in onu kurtardığı gün hiçbir şeyin aynı olmayacağını biliyordu. Olmamıştı da zaten. O kadar şey yaşamış o kadar çok şey görmüşlerdi, ancak hepsinden sağ çıkabilmeyi de bilmişlerdi. En azından Gregor bilmişti. Üstünden aylar, yıllar geçmişti ama Gregor Ares'in öldüğü zamanı çok iyi hatırlıyordu.
Nasıl unutabilirdi ki zaten?
İnsan can dostunun gözlerinin önünde ölmesini nasıl atlatabilirdi?
Dün gibi gözlerinin önündeydi. Elinden çıkmayan kanlı pençesi, Felaket'in ve Ares'in birbirlerine karışmış kanı... Beyaz sıçan bedenini öldürmeyi beceremesede ruhunu öldürmüştü ve Gregor ruhunun yerine bedeninin ölmesini tercih ederdi. Bu Ares'in savaşı değildi ancak Ares, dostu ve bağı olan Gregor 'u hiçbir zaman yalnız bırakmamıştı.
Gregor derin bir iç çekti. Dostunu çok özlemişti. Düşüncelerinden Pusilli sayesinde çıktı.
"Savaşçı iyi misin?"diye sordu küçük yarasa. Gregor gülümsedi.
"İyiyim."
İyi değildi.
"Emin misin?" diye sordu küçük yarasa sanki iyi olmadığını bilirmişcesine. Gregor durdu ardından yarasaya döndü.
"Eminim."
Değildi.
Küçük yarasa bu cevaptan sonra bir şey demedi. Yinede yürürlerken Gregor'a bakmaya devam etti. Gregor ise kendisine atılan bakışlardan rahatsızdı. Kendini rahatlatmak ve biraz olsun Ares'i düşünmemek için aklındaki soruları sormaya karar verdi.
"Evet Pusilli hatırlarsan bir anlaşma yaptık." dedi Gregor Pusilli'ye dönmüştü. Pusilli ise kafasını eğdi ve derin bir iç çekti.
"Anlaşma anlaşmadır."
"Sen gittikten sonra annemin dediklerine göre sonunda barış ortamı sağlanmış ama kısa bir süreliğine." dedi Pusilli.
"Biliyorum ben California'dan taşınmadan önce sizinle mektuplaşırdım. Tabi taşınınca sizinle iletişimimi kesmek zorunda kaldım. Ama ben gittiğimde hala barış ortamı vardı."dedi Gregor. Pusilli ise kafasını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GREGOR -İNTİKAM KEHANETİ-
FanficGregor'un yeraltına inmesinin üzerinden tamı tamına 6 yıl geçmişti. 6 yıl boyunca ne hiçbir yeraltlıdan haber gelmiş, ne de Gregor yeraltına inmeye cesaret edebilmişti. Ta ki sıcak bir yaz gününe kadar... Wattpad Türkiye de yeraltı günlükleri seris...