BÖLÜM 14 - Ufacık Öfkecik-

473 25 25
                                    

Ben geldimmmmmmm

Biliyorum geç geldim. Tatil olduğu için vaktim olduğunu düşünmüştüm... Yanılmışım. Evde duramadım ölcem kaç gündür eve giremedim.Kusura bakmayın.

Fazla uzatmayım da okuyun.

İyi okumlar:D

Bölüm 14 Ufacık Öfkecik;

"Gregor! Bekle!"

Minik yarasa ne kadar yol koştuklarını bilmiyordu. Tek bildiği daha fazla devam edemeyecek kadar yorulmuş olmasıydı. Derin bir nefes aldı. Savaşçı gerçekten de hızlı koşuyordu! Nerissa'nın söylediklerinden sonra savaşçı delirmiş, Kimseyi takmadan altın perdeden, ardından da saraydan hızla çıkıp koşmaya başlamıştı. Onlarda el mahkum savaşçının peşinden gitmek zorunda kalmışlardı ve minik yarasa artık pençelerini hissedemiyordu. Koşmaktan perişan olmuştu. Doğru düzgün nefes alamıyordu.

Sonunda Gregor yavaşladığında Pusilli kendisini düşmemek için zor tuttu. Ancak geldikleri yeri görünce ne kadar yorgun olsa da şaşırabilecek zaman bulmuştu. Yerüstlü neden buraya gelmek istemişti ki? Savaşçının bayıldığında yerleştirildiği konuk odalarının bulunduğu kısımdaydılar. Bu konuk odaları olur da yerüstünden herhangi biri yeraltına düşerse diye inşa edilmişti. Yerüstlüler fazla gelmediğinden bu kısım genelikle ıssız olurdu. Bu yüzden fazla yeraltlı görmemişlerdi. Ama minik yarasa anlamıyordu. Savaşçı uyumak mı istiyordu? Bu yüzden mi burdalardı? İyide uyumak istese böyle yapmazdı ki. Birden kendisinin günlerdir uyumadığını hatırladı. Ah keşke savaşçı uyumak için burada olsaydı! O da bir köşeye kıvrılır hayaller alemine dalardı ve kesinlikle günlerce çıkmazdı.

Geniş koridorlarda hızla yürürlerken konuk odalarını geride bıraktılar. Ara sıra önlerine tek tük yeraltlılar çıktı -küçük yarasa şaşırmadı değil- ama onlarda onlarla ilgilenmedi. Büyük ihtimalle yapacakları çok iş olmalıydı. Yoksa minik yarasa, savaşçıyı gördüklerinde selam vermeden gitmeyeceklerinden emindi.

Gregor büyük, baya büyük, devasa bir taş kapının önünde durdu. Minik yarasa tekrardan nefesini düzenlemeye çabaladı. Gerçekten koşmaya ne gerek vardı! Diğerlerine baktığında onlarında kendisiyle aynı durumda olduğunu gördü. Hazzard duvara yaslanmış, ellerini göğüsüne koymuş, kendi kendine söyleniyordu. Nerissa çok daha kötüydü. Tir tir titriyor, her an bayılabilirmiş veya kendinden geçebilirmiş gibi görünüyordu. Hepsi ölmek üzereydi. Savaşçı hariç. O çoktan taş kapının ağır kolunu indirmiş, yana doğru açmaya başlamıştı. Küçük yarasa yardım ederdi. Ama ağır kapıyı ittirmek bir yana ayakta zar zor duruyordu.

"Neden burada olduğumuzu söyleyecek misin artık?" diye sordu düzensiz nefeslerinin altından Hazzard. Gregor ise hiç oralı olmadı.Kapıyı açtı ve bir hışım içeri girdi tabi diğerleri de onu takip etmişti.

Pusilli odayı gördüğünde şok içinde kalmıştı. Burası bir silah deposuydu. Bu belliydi. Ama kendisinin bildiği kadarıyla silah deposu sarayın öbür kısmında kalmalıydı. Ancak burası saraydan uzak olan kaleydi. Burası büyük ihtimalle annesinin ona söz ettiği gizli depo olmalıydı. Yerini sadece yetkili kişiler bilirdi. Canı herkesten gizli kalmasını istemişti. Ancak Gregor burayı nasıl bilebilirdi? Maalesef bunları sormak için fırsat bulamadı. Savaşçı, en yakındaki silahların arasından bir kılıç çıkardı ve girdiği gibi aynı hızla çıktı.

"Yemin ederim onu öldüreceğim!" diye haykırdı Hazzard durduğu yerde tepinerek. Ama oda savaşçının peşinden hızla koştu. Minik yarasa ve Nerissa da isteseler de istemeseler de koşmak zorunda kaldılar. Hepsi de savaşçının o kadar sinirle ve o kadar yolu sadece bir kılıç almak için koşmasının nedenini merak ediyordu. Küçük yarasa içinden yalvarmaya bile başlamıştı.

GREGOR -İNTİKAM KEHANETİ-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin