BÖLÜM 26 - Anlaşma-

514 25 38
                                    

Ben geldiğm.

Çok gerginim ve vaktim yok.

12 sınıfsanız hayat gerçekten zor. Ah yatağım, benim üzümlü kekim ldpdneoee neyse şaka bi yana ben geldim. Bu bölüm bir bitemedi. Hikaye de çok karıştı valla bazen aklımdakilari yazamıyacağımdan korkuyorum neyse yapçaz bi şekil kdosndosje

Anaaa fazla uzattım. Gideyim ben, iyi okumalar:D

"Tek yapman gereken parmağını şuradan geçirmek." dedi Gregor yumuşak bir sesle anlattığı kuralları sabırla tekrardan anlatırken. Her ne kadar sinir olmuş olsa da bunu dışarı yansıtmamaya çalışıyordu. Hızmalı kız sinirle homurdandı.

"Çok kolaydı sanki!" dedi söylenerek ve Gregor'un elindeki ipliği tekrardan kendi parmaklarına geçirmeye çalıştı. Ama en son denedikleri binlercesi gibi ip tekrardan eline dolandı ve parmaklarını sıkıştırdı. Başaramamıştı.

"Öf! Bıktım oynanıyorum! " diye mızmızlandı Karina ve parmaklarındaki ipleri söküp attı. Gregor gülerken kız iki kolunu bağlamış homurdanmakla meşguldü.

"Bunu oynamak isteyen sendin." dedi Gregor kızın attığı ipi alıp tekrardan parmaklarına geçirirken. Kız bu sefer daha yüksek bir sesle homurdandı.

"Bu kadar zor olacağını söylememiştin." dedi beş yaşında bir çocuk gibi davranmaya devam ederek. Gregor derin bir nefes aldı.

"Ne yapmamı istiyorsun? Oyunu baştan mı yazayım?" diye söylendi Gregor. "Kedi merdiveni böyle oynanır."

Karina tekrar ve tekrar homurdandı.

"Mızıkçılık yapmaya devam edecek misin?" diye sordu Gregor elindeki ipi davetkar bir şekilde sallayarak. Karina birkaç saniye ipe baktı.

"Bir kez daha." dedi büyük bir hevesle, ardından ipi parmaklarına dolamayı denedi. Bu davranışı Gregor'u güldürmüştü.

Gregor uyandıktan ve karıncayla konuşmalarından beri oldukça süre geçmişti. Hala hastaydı, ateşi vardı, sürekli terliyor, kusuyordu ve aslında parmağını kıpırdatamayacak kadar halsizdi. Bu yüzden ateşin başında, uyku tulumunun içinde sürekli pindikliyor ve nerdeyse hiç ayağa kalmıyordu. Olaylar iyice karışmaya - artık ne kadar daha karışabilirse- başlamıştı.

Öncelikle kendisinden beklenildiği gibi zehirlendikten sonra Howard, Gregor'un yüzüne hiç bakmayarak veya onu hiç tınlamayarak tedavisine başlamış ve Luxa da hiç gözüne gözükmemişti. Bu durum Gregor'un canını bir hayli sıkıyordu. Bir Howard'ın yaptığı - her ne kadar alışmış olsa da- aşağılık bir şeydi. İki kızın böyle bir durumda özür dilemesi gerekirdi. Ancak kız gözüne bile görünmeye cürret etmiyordu! Ve bazen kızın kendisinin durumuna sevindiğini bile düşünüyordu.

Ama Luxa'nın bilerek onu zehirlemeyeceğini biliyordu ve bu konuyla ilgili kızla özel olarak konuşmakta istemişti. Sonuçta yanlış anlamlara yol açmak istemezdi. Ama malum kız ortalarda olmadığı için konuşmayı bırak kızı görememişti ve her ne kadar büyük bir öfke hissetse de içinde bir yerlerde, ufakta olsa minicik bir özlem çırpınıyordu. Aptaldı, bunu biliyordu. Ama kalbi onca şeye rağmen hala heyecanla çarpıyorsa ne yapabilirdi ki?

Bu gelişmeler ışığında Karina yardım etmeyi kendisine görev bilerek savaşçıya kol kanat germişti. Yemek yemesine yardımcı oluyor, ilaçlarını o içiriyordu, sıkılmaması için elinden geleni yapıyor hatta ve hatta karıncayla bile konuşuyordu. - her ne kadar karınca ilgilenmesede-

Gregor kendisine gösterilen ilgiyi sevgiyle karşılıyor ve Karina'ya her seferinde minnettar oluyordu. Yeraltında ona iyi davranan fazla insan yoktu. Kızın bu ilgili tavırları kendisine çok iyi gelmişti.

GREGOR -İNTİKAM KEHANETİ-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin