Bölüm 43

71 8 1
                                    


Hayatımın en mutlu günleri Cihanın yanında uyandığım günler. Kibar, yakışıklı,düşünceli ve sevgi dolu. Onu kaybedersem, nasıl yaşarım bilemiyorum.

"Cihan,ben sensiz yaşayamam,biliyorsun değil mi? Sana yalvarıyorum, benden bıkıp da gittiğin gün, gitmeden önce beni buram dan vur. 

Senden söz istiyorum.*Yine iki kaşımın ortasını gösterdim*

"Sevgilim, bende senden, bir daha bu şekilde konuşmayacağına dair söz istiyorum.Ben seninim sonsuza kadar."

"Sonsuza kadar,"dedim.

Kara kız olarak İzmir'e döndüğümde, en çok yengem dalga geçti. Sedat kaptanla, seneye  yine buluşmak üzere sözleştik.

Yeni bir arkadaşım daha olduğu için çok sevindim.

İlk iş olarak, bir kısım eşyalarımı Cihanın, Bayraklıdaki evine taşıdık. Pardon,ev demek yanlış olur,mini sarayına.

İki devasa gökdelenin ilkinin en üst katındaki daire, sadece Cihana ait, neredeyse, üç yüz metre kare, sadece yatak odası, *içindeki jakuzili banyo hariç * benim evimin toplamı büyüklükte.

Giriş hemen salona açılıyor. Mutfak ortadan, siyah granit mermer bir tezgahla ayrılıyor.

Balkondan, tüm İzmir'i kucaklaya bilirsiniz. Bunun haricinde bir çalışma odası ve konuk odası var. Tuvalet,duş ve çamaşır odasını söylemiyorum.

"Heyyy, evi görünce beni unuttun, küçük hanım. Hadi odamıza gidelim, eşyalarını yerleştir.

Sevgilim, ben seyahatteyken de burada kalmanı istiyorum. Daha güvenli, hem geldiğimde seni yatakta bulmak beni çok mutlu eder."

"Sanırım bunu konuştuk. İstersen, bir kez daha üzerinden geçelim. Sen yokken, ben burada kalamam, sensizliği kaldıramam ve evimi özlerim ve işime daha yakın ve sen gelince ben kendi evimde, sana her türlü ikramda bulunurum."

"Söz mü, her türlü hizmeti isterim!"

"Seve seve ve daha fazlası. İçimdeki fahişeyi çıkarttın bir kere, artık istemesen de, buna katlanacaksın."

Güldüğü zaman, yanaklarındaki çukurda uyumak istiyorum.

"Seni küçük cadı, her zaman beni güldürmeyi başarıyorsun. Sen benim tatlı fahişemsin,yalnızca benim.

Gel buraya, bak, boynun benim, dudakların benim. Şimdi şu tişörtu çıkaralım, bu ellerime uygun yuvarlaklar benim ve burası, yalnız benim."

Tüm bunları yaparken, kondurduğu öpücükler yüzünden bacaklarım titremeye başladı ve ağzımda kaçan inlemeler onu daha da coşturdu.

Yemekten önce duş alıp saçlarımı gelişi güzel tepemde topladım. Pamuklu şortumu ve üzerine büstiyerimi giyip salona geldiğimde, Cihan yoktu.

"Cihan,"ses yok.

"Heyyy neredesin, daha ilk günden beni eve mi kilitledin!?"

Tam telefonumu elime aldım ki.. arkamdan sessizce gelip kollarını belime doladı. Saçlarıma ve ensem kondurduğu öpücükle inleyince güldü.

"Seni obur şey, daha mı diyorsun. Tamam, önce karnını doyuralım. Açlıktan bayılmanı istemem. Sonra sana çığlık attıracağım söz."

Elimden tutup terasa çıktığımda, nefesim kesildi!

"Bunları hangi ara yaptın! Bu..bu.. şahane bir sofra ve şahane bir gün batımı. Teşekkür ederim."

"Sofra tamam da, gün batımını ben yapmadım, o Tanrının bize armağanı."

"Teşekkür ederim. Her şey için, benden bıkmadan, peşimden kovaladığın için ve beni çok mutlu ettiğin için."

"Şimal, ben seni çok sevdim ve tanıdıkça daha çok seviyorum. Hayatımda hiç kimseyi, hiç bir şeyi ,seni sevdiğim kadar sevmedim.

Seni çooook ,çok seviyorum meleğim. Sonsuza kadar. İnan sevgilim sensizliğin düşüncesi bile beni öldürüyor.

Beni sakın bırakma, ölüm bizi ayırsa bile."

"Cihan, aşkım, ben seni asla bırakmam,söz veriyorum ölüm bizi ayırsa bile sonsuza kadar. Seni sevmek bu hayatta başıma gelen en harika şey.

Senin, sevginin yoğunluğu canımı acıtıyor. Sensiz nasıl hayatta kalırım bilemiyorum. Benim için bizim için kendine dikkat et. Özellikle araba kullanırken."




BEN UYURKEN NELER OLMUŞ bittiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin