Bölüm 8

88 10 0
                                    


"Bütün gün ,beni neden takip ettiniz?"

"Bravo,fark ettin demek. Senin algılarını ölçmek için. On puan aldın.

İlk sınavın başarılı ,bakalım bundan sonrakilerde ne yapacaksın!"

"Bundan sonra derken,denize falan atmayacaksınız değil mi? Sizin yüzünüzden, sevdiğim insanlara tam iki kez, yalan söyledim.

Bu da hiç hoşuma gitmedi!"

Öyle bir kahkaha attı ki..geçen insanlar, gayri ihtiyari dönüp baktılar.

"Allah da seni güldürsün Şimal kızım. İlk sorun,hayır denize atmayacağım. Hasta olmanı istemeyiz değil mi?

Evet, bundan sonra bir çok kez, yalan söylemek zorunda kalabilirsin. Aslında, yalan demeyelim de, durumu saklama veya çarpıtma diyelim.Bizim işte bu gerekli."

"Sizin gerçek bir mesleğiniz var mı?"

"Tabi ki, ben avukatım ve bir bürom var. Daha çok şirketler için çalışırım, bu da,daha geniş çevre, daha çok bilgi demek." 

Konak metrosuna geldiğimizde, ayrılırken, "Beklenmedik bir anda ve yerde, tekrar karşılaşa biliriz,"dedi.

İçimden "ona ne şüphe," diye geçirdim.

Halka pınardan aktarma yapıp, diğer perona geçtim .Devamlı tetikte olmak beni yordu.

Dedi ya, *beklenmedik zaman* diye, şimdi bekle dur ne zaman ne olacak diye.

 İz bana  binip, Mavi şehir de indiğimde,kafam öyle doluydu ki, telefonumun çaldığını yeni fark ettim.

"Alo dayıcığım kusura bakma, üç kez daha aramışsın duymadım. Özür dilerim."

"Çok meraklandım be kızım, yine açmasaydın polise gidecektim."

"Dayım bak, kendimi affettirmek için,bir önerim var. Hadi ,Ege parka gel, sana şöyle güzel bir döner ısmarlayayım.

Çok acıktım, sonra da, Mavi Bahçede birer kadeh şarap içeriz.Daha doğrusu sen şarap içersin ben ev yapımı limonata."

"Kışın limonata olur mu, şaşkın kızım. Tamam beni Ege parkta bekle,hem üşümezsin. Sahi sen neredesin şimdi. Akıl mı bıraktın ya!"

"İz ban dan indim,eve geliyordum. Yakınım yani."

Dayımın, gönlünü almanın verdiği rahatlık  ile, hızlı adımlarla Ege parka doğru yürüdüm. Akşam çöktüğünden hava daha bir ayaza dönmüştü.

Akşamımız da, gündüzüm gibi güzel geçti. Gülmekten yanaklarım kasılmıştı.

Suavi dayım, öyle eğlenceli, öyle muzip bir adam ki. Çocuk ruhu bozulmadan kalan, ender insanlardan.

Tatilimin bir haftası hızla tükendi. İki gün yağmur yüzünden dışarı çıkamadım. Bu sabah hava nispeten daha sıcak ve rüzgar kesilmiş.

Dayıma bir not yazıp, sahilde koşuya çıktım.

Deniz havası, her zaman beni sakinleştirir. Planım, Yunuslara kadar koşmak ve yürüyerek geri dönmek olduğu için, dönüşte kendimize kumru ve gevrek almayı kafama yazdım.

Sabahın altısı olduğu için, işe giden sayısı az, sahil tenha, benim gibi spor aşığı üç beş kişi daha var o kadar.

Yunuslara yaklaştığımda,arkamda duyduğum acı bir fren sesiyle kendimi sesin ters yönüne attım.

Yanımdan, hızla geçen motosikletliye  okkalı bir küfür savurdum. Yaya yolunda motosiklet! İzmir de pek rastlanan bir durum olmadığı için, benim gibi diğer insanlarda söylenmeye başladı.

"Ah.. hanımefendi, iyi misiniz? Ben sizden daha çok korktum. Deli gibi geliyordu size seslendim ama duymadınız.

Valla  tebrikler, refleksleriniz harika,ben olsam çoktan ezilmiştim!"

"Teşekkürler,dalmışım ondan,ne sizi, ne de arkama gelene kadar, motorun sesini duymadım. Plakasını alabildiniz mi acaba!?"

"Hiç aklıma gelmedi. Öyle heyecanlandım ki. Zaten kafasındaki kask ve giysilerden cinsiyetini bile seçemedim. Tam bir profesyonel gibiydi!"

Kadının bu sözleri ile kafamdaki ampul yandı! *deneme iki* 

İyi de,kaçamasaydım ne olacaktı? Bu düşünce beni huzursuz etti. Tüm şevkim kırıldı.

 Bende çarşıya kadar koşup, gevrek ve kumruları aldıktan sonra Mavi şehir dolmuşuyla eve döndüm.



BEN UYURKEN NELER OLMUŞ bittiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin