Bölüm 48

75 10 1
                                    


Geceyi uykusuz ve ağlayarak geçirdim. Sabah ilk iş olarak, kuaföre gidip bunalım saçı yaptırdım, yani saçlarımı, olabilecek en kısa şekilde kestirip mavi siyaha boyattım.

İşe gittiğimde, tepkilerin bir kısmı olumlu bir kısmı olumsuz olsa da ne gam.

Artık salla gitsin hayatı yaşayacağım ve and içerim ki ,kimseyi sevmeyeceğim.

Bir hafta sonra, kendimi daha iyi hissediyordum. Dayımları arayıp, iyi olduğumu, en kısa zamanda onlara gideceğimi söyledim.

Canım yengem, sevinç çığlıkları eşliğinde beklediklerini söyledi.

Salonda gelen konukları karşılarken, birden gözüm sesi kısık televizyondaki görüntülere kaydı. Bir kaos ortamı vardı bir ara Cihanın resmini gördüm.

Hemen ofise gidip ,telefonumdan haberleri izlemeye başladım.

"Büyük bir patlamayla beraber yönetim katı hava uçtu,sayın izleyenler. Hanzade holdingin yönetim katında meydana gelen patlamayı henüz kimse üstlenmedi.

Son gelen haberler göre, toplantı odasında sadece Cihan Hanzade ve kuzeni,Ömür bulunmaktaymış."

Şimdi bu benim Cihanım mı? Acaba,kuzeni Ömür evet ..

"Şimal hanım ,Şimal hanım iyi misiniz, çabuk yardım edin, yatıralım, kafasını fena çarpmış."

"Off başım ağrıyor ne oldu?"

"Bayıldınız , Şimal hanım, kapının önünden geçerken, gürültüyü duyup kapıyı çaldım, cevap alamayınca içeri girdim başınızı masanın kenarına çarpmışsınız .Durunda şef temizlesin."

"Teşekkür ederim iyiyim. Ben hallederim ufak bir şey zaten."

Onları odadan çıkarıp internetten, olayın detaylarını öğrenmeye çalıştım.Benim Cihanım ölemez, olsun beni bırakmış olabilir,canımı çok yakmış olabilir, ama ölemez.

O Zeus'un oğlu ölmez.

Sabah ,ilk işim Cihanın şirketine gidip ,daha fazla bilgi almak olacaktı, ama nasıl?

Hemen, reisi arayıp, kısaca derdimi anlattım, bana ondan başkası yardım edemez.

Tabi, orada bir arkadaşımın çalıştığını ve onun için endişelendiğimi söyledim.Ona ulaşamadığımı da ekledim.Belki yutmadı ama soru da sormadı.

Bir saat sonra, beni arayıp, hazır olmamı ,gelip beni alacağını söyledi.

"Nereye gidiyoruz reis,arkadaşıma ulaşabildiniz mi?"

"Gidince öğrenirsin, şimdi kapat gözlerini dinlen."

Tuhaf, cevap da, reisin davranışları da. Eski Foça yoluna saptığımızda, iyice huzursuz olmaya başlamıştım, ama belli etmedim. 

Bağarasından, toprak yola girince,"Reis neler oluyor,"dedim. Sadece gülümsedi. "Az sabret göreceksin."

Hangar gibi ,bir yapının içine girip, kapılar kapanınca, reisin kapısını Alaattin'in cinine benzeyen sevimsiz ve korkunç bir adam açıp, hiç konuşmadan eliyle yol gösterdi.

Ben inmeyince gelip kolumdan çekerek dışarı çıkarttı.Hemen cırladım tabi. Reis gülerek bana bakıp,"Sağır ve dilsizdir seni duyamaz,"dedi.

Beni bir bölmeye itelediğinde bağırdım,"Reis bana bir açıklama yapın artık,"dedim.

Işığı açıp, "Etrafına bir bak bakalım, neler göreceksin,küçük kız,"dedi.

Bölmede sadece, bir sandalye ve üç duvarında, tavana kadar, gazetelerden kesilmiş, çeşitli resimler vardı. Bir kısmı takipte çekilmiş gibiydi.

Aman Tanrım duvarın biri, tamamiyle benim ve Cihanın resimleriyle doluydu. Yedi yaşımdan bu güne kadar olan tüm önemli olaylar resimlenmiş duvarı kaplıyordu.

İlk okuldan mezun oluşum müsamereler, 23 nisan şenlikleri. Annemin ve babamın elinden tutmuş kültür parkta gezerken.

Lise mezuniyetim, balo,annemlerin cenazesi, üniversite,mezuniyet. Cihanla mutlu günlerim.

Göz yaşlarımı silip diğer duvara baktığımda, yeni doğmuş bir bebek, anne ve babası mutlulukla bakıp gülümsüyor. Bebek emekliyor, yürüyor, parkta annesiyle birlikte, babasına sarılıyor.

Sonra küçük bir tabut, cenaze, minik bir mezar. Bu..Bu..reis, mezarın başımda ağlıyor, olamaz onun kızı. Ama benimle ne ilgisi var!


BEN UYURKEN NELER OLMUŞ bittiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin