Bölüm 14

75 10 0
                                    


LONDRA:

"Dediğiniz gibi yapmaya çalıştım, ama bu sefer başaramadım. Haftaya yeniden deneyeceğim. Türkler bu işi çok sıkı tutuyor. Emirlerinizi bekliyorum."

"Beceremezsen, ne olacağını biliyorsun değil mi? Seni buldular kimliğin ortaya çıktı,hoşça kal evlat."

"Hayır, durun kapatmayın,bir şans daha lü.....

OSLO: ( Bir saat sonra)

"Şahin, takip ediliyorum. Nereye gitmeliyim? Bir süreliğine ara vermem gerekiyor."

"Cehenneme gidebilirsin evlat."

Dünya televizyonları, aynı anda şu haberi geçiyor.

"Bu gün, bir saat arayla , Londra nın kuzeyinde bulunan, banliyölerden birindeki, telefon kulübesinde şiddetli bir patlama meydana geldi. Telefonda konuşan kişi öldü.

Çevreden geçen iki kişide ağır yaralı. Oslo'nun en işlek caddelerinden birindeki telefon kulübesinde de, bir saat sonra aynı şiddette bir patlama oldu.

Telefon kulübesindeki kişi öldü ve çok sayıda yaralı var. Henüz olayı üstlenen olmadı. Yetkililer, araştırmaları bitirdikten sonra, daha açıklayıcı bilgi vereceklerini belirttiler.

Acaba bir tesadüf mü? Yoksa,planlı mı?  Tüm gözler, yetkililerin yapacağı açıklamalarda."

BUDAPEŞTE:

"Her şey istediğim gibi gidiyor. Aferin evlat. Bu olay, onları bir süre oyalar. Hemde hainlere, beceriksizlere bir ders olur.

Şimdi işlerimizi daha rahat yapabiliriz."

"Şahin,Türkiye'deki kuryeden, hala ses çıkmadı,ne yapalım. Gidip onunda icabına bakalım mı?"

"Hayır, onu bırakın, yakında tüm isteklerimizi yapmak zorunda olacak. Hemde güle oynaya gönüllü olarak."

"Ama satın alamadık onu, nasıl olacak!?  Adam zaten çok zengin,bize yardım etmez."

"Buna mecbur olacak. Biraz sabır ve zaman. Sabır siz gençler de, zaman da biz yaşlılarda yok. Ama olsun, sonuca er yada, geç ulaşacağız.

Kendi imparatorluğumuzu kurduğumuzda, önümüzde hiç bir devlet duramayacak."

İSVİÇRE:(Alplerde bir kulübe)

"Ne yaptın girebildin mi hesaplara?"

"Dur arkadaşım, öyle kolay olsa herkes yapar."

"Üç gündür, tıkılıp kaldık buraya sıkıldım artık!"

"Hadi, sen bir kahve daha yap. O kadar çok kombinasyon denedim ki..beynim zonkluyor. Ama başaracağım. Biraz sabır."

İZMİR:

"Günaydın reis, sizi özledim."

"Ne yani, yine mi iğneni batırıyorsun!? Şunun şurasında bir buçuk saat geciktim. Evdeki hesap çarşıya uymuyor ne yapalım."

"Sizin hesaplarda, bir hayli kabarıkmış anlaşılan! Sadece çok heyecanlıyım! ondan yani."

Çeşme otobanına girene kadar hiç konuşmadık. Ben kulaklığımı takıp,müzik dinleyerek yolu seyretmeye koyuldum.

Buraları çok özlemişim. Urla sapağına yaklaştığımızda, istemsizce bir titreme başladı.

Ellerimi bacaklarımı durduramıyorum,tüm vücudum, titremeye başladığında reisin beni izlediğini görüp "Du, dur, durur musunuz, kus..kusacağım galiba."

Emniyet şeridine geçip, duran reis, hemen benim tarafıma dolanıp, kapıyı açtı ve beni aşağı indirdi.

Temiz hava ve reisin uzattığı sudan aldığım, yudumlar sakinleşmemi sağladı.

"Özür dilerim. İlk defa başıma geliyor. Eminim bir daha olmaz. Geç kalacağız galiba!"

"Önemli değil. Gideceğimiz saati belirtmemiştim zaten. Özürlük bir durum yok ortada. Seni anlıyorum. İyiysen gidelim."

"Teşekkür ederim iyiyim."

Karaburun'a saptıktan, iki kilometre sonra, bir köy yoluna girdik. Biraz tedirgin oldum, burası ıssız ve denizden uzaktı.

Yan gözle reise baktığımda, tüm dikkatini yola vermişti. Yirmi, yirmi beş dakika daha gittikten sonra,geri döndük. Şaşkındım! "Yolumu şaşırdınız?"

"Yoo  geziyoruz,"dedi. Son derece sakin bir şekilde. Sustum,tüm dikkatimi yola vermek için kulaklığımı çıkardım.

Bir ara, yüzüne baktığımda,bıyık altından güldüğünü görüp, "Yoksa yine sınavda mıyım?"

"Evet güven, aferin, bundan da iyi not aldın. Huzursuz olman güzel, bunu belli etmemeye çalışman daha güzel.

İnan,seni tanımayan biri huzursuzluğunu anlayamaz."

Geri dönüp, Çeşmeye girdik, sakin bir koyun hemen üzerinde, şahane, üç katlı yapıyı gördüm.

Sanki, hemen kapısından bizi karşılamaya çıkan kahyası ve önünde dört atlı faytonu ile eve gelen konukların karşılayan bir malikaneydi.

"Otel burası mı!?" Şaşkınlığım son radde deydi!

"Evet, burası bir arkadaşım butik oteli. Son derece elit konukları olur. Her hizmet birinci sınıftır. Seni biraz zorlayabilirler ama alışırsın."

"Ben burada bir ömür yaşarım. Pardon çalışırım, hem de hiç şikayet etmem. Şu manzara bile yeter."




BEN UYURKEN NELER OLMUŞ bittiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin