8.Fırsat

418 45 6
                                    

Kelime Sayısı:893

8 Bölüm

Fırsat

               Elminar çetesi bir saat içerisinde toplanmış ve akşam olmadan kasabayı terk etmeye başlamışlardı. Keskin sadece olan biteni uzaktan yetinmekle kaldı. Çete üyeleri sandığı araştırmadıkları için seviniyordu ama elinde sonunda gerçeği öğreneceklerdi ve daha dikkatli olacaklar hatta araştırma bile yapacaklardı. Onları yolda ya geçmeliydi daha farklı yoldan giderek onlarla karşılaşmamaya bakmalıydı. Bir saat bekledikten sonra kasabaya giriş yaptı, çete kasabayı yağlamamıştı bazı evler ateşe verilmişti. Keskin kasaba da daha fazla kalmadan yoluna devam etti. Çetenin kasabada işe yarar demir edecek eşya ve para bırakmadığına emindi. Bırakmış oldukları ise değersiz şeylerdi. Yol ileride ikiye ayrılıyordu geniş yol çetenin devam ettiği yoldu. Dar yol ise fikri yoktu, dağa doğru dolambaçlı yükseliyordu. Kendisine macera aramıyordu fakat onların yavaş gideceği düşüncesi ile hareket etmeliydi. Yol kaybolmadığına göre halen kullanılan bir yoldu. O yolu tercih etti ve dar yolda dolambaçları takip ederek yol aldı. Atının üzerindeydi çok fazla yokuş yoktu, ağaçlar bayıra rağmen halen varlıklarını gösteriyordu. Ufak dağın etrafından dolandığında dağın iki parça olduğunu görmüştü. Bir parçası uçurumda kalmış diğeri ile bir bütün oluşturuyordu. İki kaya parçasının arasından yol gidiyordu. Yolu geçtiğinde sağında kalan taş yığınları boyunca ilerledi ve ses durduğunda atını durdurdu.

                Atının boynunu sıvazladı, hiçbir şey söylemeden atından yavaşça indi ilerlemeye başladı. Sırtını verdiği taşlar bittiğinde içinde dört beş evin olduğu bir kamp görmüştü. Meydana sekiz kişi çıkarılmıştı. Elminar çetesinden birkaç kişi meydana zorla çıkartılmış dizlerinin üzerine çökmeye zorlanmış insanların başındalardı. Keskin evlere baktı, evlerin henüz ikisinin kapısı açıktı, içeriden sesler geliyordu. Evlerin içini araştırıyorlardı. Keskin onların yol tarafına bakmadığından emin olduğunda çömelerek hızlıca hareket etti, ince gövdeli ağaca kadar hareket edip biraz önünde ki taşa sığındı. Dikkatlerini üzerine çekmemişti. Haydutların dikkatleri kamp halkındaydı. Yerinden ayrılıp en yakın evin duvarına sırtını dayadı, sesleri dinledi sırtını dayadığı evden ses gelmiyordu. Duvardan ayrılıp yere çömelerek ilerledi ve köşeyi dönüp evlerin arkasına geçmişti. Arkada taşların üzerine kurulmuş kazan gördü. Onu geçtikten sonra ikinci eve gelmişti. İki ev arasında mesafe yoktu, ikisinin arasından geçerken arada ki boşluktan meydanı gözetlemeyi unutmamıştı. Meydan gördüğü gibiydi, insanlar tedirginlerdi. Haydutlar gülüyorlardı sadece. İçeride ki adamın homurdandığını görmüştü. Bu evler diğerlerine göre çok küçüktü. Arkalarında pencere yoktu evin kapısının yanında pencere vardı. Keskin evin diğer tarafını dolaştı meydanları haydutların tam arkasındaydı, birkaç köylü onu görmüştü. O sus işareti yaparak açık kapıdan içeriye girdi. Sırtında ki kısa kılıcını kınından çekti. Kılıcının kını keçeden yapıldığı için ses çıkarmıyordu. İçeriye girdiğinde iki haydut olduğunu görmüştü birisi girişteki odada iken diğeri yatakların olduğu yerde idi. Ayağa kalktı ve ilerledi sırtı dönüp olan haydudun ağzından yakaladı ve kılıcı boğazının önüne aldığı gibi kesti. Haydut ses çıkarmaya çalıştı fakat boğazı o kadar hızlı kesilmişti gözleri çabucak kararmıştı. Keskin onu yavaşça yere bıraktı. İçeriyi odaya geçti adam yatakları didik didik ararken bir eli ile adamın ağzını tutup diğer elinde ki kılıcı adamın arkasından kalbine sokup çıkarmıştı.

                     Ses çıkarmadan dışarıya çıktı. İnsanların başında ki haydutlar birbirleri ile konuşuyordu. Keskin onlara çömelerek yaklaştı, onların yakınına gelince ayağa kalktı kaması ve kısa kılıcını aynı anda boğazlarına dayayarak ikisini de yere serdi. Adamların bir tanesi ölmeden önce yardım demişti. İçeride ki adam dışarıya çıkmış, Keski elinde ki kısa kılıcı adama fırlattığında kılıç adamın göğüs boşluğuna gelmişti. Adam elinde ki kılıcı düşürüp iki eli ile bedenine saplanan kılıcı tuttu ağzından kan gelerek yavaşça yere dizlerinin üzerine çöktü ve omzunun üzerine devrildi. İçeride ki diğer adam kapının önüne geldiğinde Keskin elinde ki kama ile ona doğru yürüdü. Adam yerde ki arkadaşının ve diğer haydutların öldüğünü görünce kılıcını çekti ve bağırarak Keskin'e doğru koşmaya başladı. İkisi birbirine yaklaştığında adam kılıcını yukarıdan aşağıya doğru indirmişti. Keskin gelen kılıçtan kaçıp adam ile yan yana gelmiş Keskin kamasını adamın gırtlağına sokup yana doğru çekip çıkarmıştı. Adam bir eli ile boğazını tutarken kanı durdurmaya çalışıyordu. Ölmeden önce bir kez daha kılıcını savururken kılıç elinden fırlamıştı, yere hızlı düştü birkaç saniyelik yerde can çekişmesinden sonra öldü. Kamp halkı ayağa kalkmıştı Keskin'in yanına toplanmışlardı. Ona hiç de şüpheci yaklaşmamışlardı, teşekkür etmişlerdi. Bazıları cebinde ki demir kesesini ona uzattı. Keskin almam demedi teşekkür edip keseleri aldı. Birkaç tebrik ve övgüden sonra Keskin sadede geleceğini umuyordu. ''Buraların yabancısıyım ve yaralıyım iyi bir doktor ve kâtip nerede bulabilirim? Elinizde bu çevreyi gösteren harita var mı?'' diye sordu. Orta yaşlı birisi

''Yabancı olduğun belli fakat haritayı ne yapacaksın. Geldiğin gibi gittiğinde kasabayı geçip geniş yolu al seni bir sonra ki kasabaya ulaştıracak. '' dedi. Keskin ''Kasaba alev altında haydutların sayısı oldukça fazla başka yoldan gitmek istiyorum. '' dedi. Başka genç birisi kalabalıktan sıyrılıp Keskine yakınlaşmıştı. ''Ben seni kestirmeden götürebilirim. Kâtib'i bilmiyorum ama ileride Hover şehri var orada kendine doktor bulabilirsin'' dedi. Keskin ''Kafa kâğıdım yok yolda pusuya düşürüldüm.'' Dedi. Genç adam biraz düşündü. ''Şehirde tanıdığım birisi var seni şehre sokabilirim ama şehirde tek başına kalırsın kâtip ve doktoru Hover şehrinde bulabilirsin. '' dedi. Keskin ''Gidelim o halde'' dedi. Genç adam ''Haydutların atlarından bir tanesini alıp geliyorum. Akşama kalamayız yollar tehlikeli oluyor'' dedi ve kalabalığın arasından ayrılırken Keskin parmaklarını ağzına sokup ıslığını çaldı. Sesi duyan Korkusuz harekete geçmiş koşarak Keskin'in yanına yakın mesafede durmuştu. At gelince insanlar kenara çekilmişti. Keski atının üzerine binip genç adamı beklemeye başladı. Genç adam haydutların atlarından bir tanesinin üzerine binip Keskin'in yanına geldi. ''Ne kadar yolumuz var?'' diye sordu. Genç adam ''Birkaç saat içerisinde oraya varırız. Sonrası sana kalmış içeriye sokarım ama askerler kafa kâğıdının olmadığını öğrenirse yapabileceğim bir şey yok. Benim görevim seni içeriye sokmak. İçeri de sana yardım edemem'' dedi. Keskin ''Sen beni şehrin içerisine sok gerisini ben hallederim merak etme''

Keskin[Bitti]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin