36.Final II

206 16 7
                                    


36 Bölüm

Final II

Keskin adamın söylediğini düşünüp yüzüne bakmaya başladı. ''Ne kadar zaman?'' diye sordu. Adam ''Bir saat içinde bütün demiri elmasa dönüştürürüm. Ama önce saymam gerek sen saydın mı?'' diye sorduğunda Keskin ''Hayır ben saymadım'' dedi. Adam ''Ben hallederim sen otur bir yere'' dedi. Keskin adamın dediğine uydu ve oturdu. İçerdeki adamlar ona bakıyordu, o da etrafı inceliyordu oldukça sade görünüyordu. Duvara asılı olan demirler, elmaslar, altınlar, gümüşler vardı. Adam ortalığının sessizliğini bozmak hem de can sıkıntısını gidermek için yeni gelen adamı lafa tutmak istedi. Adam ''Şehir son zamanlarda çok hareketli önce Albay Vuarette'nin karısının yüzüğü ardından öldürülmesi hepsinin peş peşe gelmesi bir tuhaf aynı kişi yapmış olabilir de'' dediğinde Keskin lafını kesmişti.

''Öldürmek isteyen kişi ikisini de öldürürdü. Birini neden sağ bıraksın?'' diye sordu. Adam ''Suçu karısının üzerine atmak olmasın? Albay'ın nasıl öldüğü hakkında kimsenin fikri yok bu işte bir iş var ama tam olarak anlamış değilim. Hoş anlamış olsam da ucu bana değer diye kimseye söylemezdim. '' dedi.

...

Keskin bir çuval demiri bozdurmuş elmas yaptırmıştı. 35 elmas almış geriye kalan demirleri keseler yaptırmıştı. Artık sırtında taşıyacağı demir çuvalı yoktu. Belinde ki keseler ona fazlasıyla yeteceğini düşünmüştü. Kendisine çeki düzen vermiş kürklerinden kurtulmuştu artık ticaret erbabı gibi giyinip şehre geldiği yere gitmeye başlamıştı. Atını diğer tarafa aldırıp şehri terk etmeyi düşünüyordu. Şehirde ki giriş ve çıkışlar kısa süreliğine kapatılmıştı. Kıyafet değişikliğinden artık daha az şüphe çekiyordu. Kafa kâğıdı da vardı. Yine çok devriye olan veya askerlerin olduğu yerlerden geçmek istemiyor tenha yerler yerine kalabalığın fakat askerlerin daha az yoğunlukta olduğu yerleri tercih ediyordu. Han geldiğinde atı Keskin'i almıştı, onunda kucaklaştı boynunu sıvazladı, saçları ile oynadı. Hancıya istediğinden daha fazla para vererek atını aldı. Atına binmeden onu dışarıya çıkardı. Elinde belgeler vardı çok ilerlemeden asker onu durdurdular iki asker geldi. ''Nereye böyle atınla birlikte?'' diye sordu. Keskin ''Şehrin diğer tarafında ki hana gidiyorum giriş çıkış yasağından sonra dışarıya çıkacağım'' dedi. Askerler diğer askerlere işaret etmişlerdi. Onlarda geldiler Keskin'in etrafını sardılar. Komutan ''Sıkıntı var galiba'' dedi. Keskin kağıtları çıkarmaya başladı.

''Kafa kâğıdı, atı taşıma kâğıdı ve şehirden çıkış kağıdı.'' Dedi ve elindekilerin hepsini Komutana verdi. Komutan iyice kontrol etti. Tekrar kâğıdı ona verdi. Komutan ''Bir sorun yok devam edebilir'' dedi. Askerler şaşırmıştı. Komutan ''Kağıtların hepsi mühürlü ve Albay'ın ölümünden önce alınmış o yüzden bir şey yapamayız zaten'' dedi ve oradan ayrıldı, askerlerde dağıldı, Keskin atına binmeden yoluna devam ediyordu. Sokağa çıkma olay yaşandıktan birkaç saat sonra kalkmıştı fakat halen neredeyse her cadde ve sokakta devriye vardı. Askerler kontrolü sıkılaştırmıştı. Şehrin sonuna yaklaştıkça insanlar azalıyordu. Askerler artmıştı. Çıkış kapılarına geldiğinde yeniden durduruldu bir den fazla komutan ve asker vardı. Keskin yine kağıtları verdi. İki komutan kağıtlarını inceledi, dışarı çıkışlar fazla değildi, o geldiğinde birkaç kişi daha çıkıyordu. Mühürlenmiş kağıtlar ve Albay'ın ölümünden önce hazırlanmış ise dışarıya salıyorlardı. Keskin bütün kağıtlarını önceden ayarlamıştı hatta surlardan kaçmayı bile düşünmüştü fakat atını dışarıya çıkarmak kolay olmayacaktı ve üstelik tekrar geri dönüp onu dışarıya çıkarmak için geri dönecekti.

Birkaç dakika bekledikten sonra şehirden çıkışına bir engel kalmamış ve kapılar onun için açılmıştı. Şehirden dışarıya çıkarken ardına bile bakmamıştı, biraz uzaklaştıktan sonra atını bindi yavaşça onu sürmeye başladı. Şehirden uzaklaşır uzaklaşmaz atını daha hızlı kullanacaktı. Bir kulağı her zaman arkada idi. Yeni bir macera uzun bir süre yoktu. Elde ettiği elmaslar ile uzak topraklarda köye yerleşip sıradan bir hayat kurmayı planlıyordu. Gözden ne kadar uzak olursa onun için iyi sayılırdı. Peşindekiler asla onu bulamayacaktı. Köy hayatı ona göre değildi ama sürekli kaçmakta ona göre değildi. Daha önce atlattığı badireler yüzünden eski heyecanlı hayatına bir süre geri dönmeyi düşünmüyordu. Atını çevirip arkasına baktığında şehir artık uzaktaydı ve atını hızlıca sürmeye başlamıştı, havanın bulutlarla dolu olması yağmurun habercisi idi. ''Dinlenmemizin zamanı geldi değil mi Keskin?'' dedi atına. At ona cevap vermese de onun dediklerine hak veriyordu.


S.O.N

Keskin[Bitti]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin