17.Bazeno Şehri

297 29 8
                                    

Kelime Sayısı:1105

17 Bölüm

Bazeno Şehri

                     Gece karanlığı iyice çökmüştü. İlk nöbeti Nagraf almıştı, Keskin ve Emilia karşılıklı ateşi ortalarına alarak uyumuşlardı. Nagraf eline geçirdiği çubuğu yere sokup elleri ile tutunup başını yaslamıştı. Ateş gittikçe sönerken uyku Nagraf'ın üzerine çökmüştü, çok fazla ağırlık vardı üzerinde gözlerini açıp kapıyor arasına etrafına bakıyordu gelen giden var mı diye. Çekirge sesleri dışında başka sesler yoktur, ara sıra rüzgar seslere dağıl oluyor yaprak sesleri duyuluyor ve uğultular yükseliyordu. Başında neler döndüğün farkında değildi. Küçük çakallar başının etrafında dönüp onu uyutmaya çalışıyorlardı. Nagraf'ın korkusu çok büyüktü ve bu korku onu ayık tutmaya yetiyordu fakat küçük çakallar başında dönüyorken gözleri kapanmaya başlamıştı. Başını kaldırmayı bile düşünmüyordu. Başını kaldırırsa elli ile çakalları başından kovabilir ve uykusunu anında bozabilirdi. Çakallar büyülüydü fakat fiziksel olarak büyü üzerinden atılabiliyordu çoğu büyünün aksine. Bir büyüyü durdurmak için onu fiziksel olarak kesebilmek mümkündü fakat bunu iyi bilen kişi olmak zordu. Çok kitap okunmalı veya efsunlu eşyalara sahip olmak gerekirdi.

                     Gözlerini açamaz duruma geldiğinde uykuya dalmıştı. Ateş söndükçe çemberin daraldığının bir kişi dışında kimse bilmiyordu. Karanlığın içerisinde görülen gözler vardı sayıları artmaya başlamıştı. İçinde ki kötü his artmaya başladıkça Keskin gözlerini açmıştı, ateş iyice azalmıştı bu iyiye işaret dirdi. Üzerine attığı örtünün içinden elini Keskin olarak adlandırdığı kılıcına attı. Keçeli kınından çıkarsan ses çıkarmamıştı. Üzerinde ki battaniyeti atar atmak ayağa kalktı üzerine gelen çakalın kafasını gövdesinden ayırdı. Kafa yerde yuvarlanıp Emilia çarpmıştı. O uyandığında hızlıca Keskinin yaptığını yapıp kılıcı çekmişti etrafına bakıyordu. Keskin ikinci çakal saldırıya geçtiğinde ayaklarının üzerinde dönüp kılıcını savuruyor ve aşağıya eğildiğinde çakalı gövdesinin yarısını kesmişti. Belinde ki kamayı çıkartıp birazdan Nagraf'ın üzerine atlamayı yeltenen çakalın gözüne isabet ettirdi. Nagraf uyanmış elinde ki çubuğu topraktan çıkarmıştı. Ayaktaydı büyülü çakallar yere düşerken toz haline gelip kayboldular. Çakallardan iki tanesi karanlığın içerisinden çıkıp Nagraf'a saldırmaya kalkıştılar Emilia araya girip bir tanesini kafasını kesmişti fakat diğerini elinden kaçırdı. Nagraftan daha öndeydi çakal hızlı Nagraf'a doğru gitti ve üzerine atadı. Nagrag odun parçası ile kendisini korumuş yere düşmüştü. Çakalın ağzında odun parçası vardı. Nagraf onu kendisinden uzak tutmaya çalışırken Keskin'in kılıcı çakalın ensesinden girip boğazından çıktı. Keskin kılıcını çektiğinde Nagraf çakalı üzerinden attı. ''Sağ ol'' dedi. Keskin ''Uyumamanı söylemiştim ama suç sende değil bende büyü ile uyutmuşlar seni'' dedi. Nagraf büyü 'mü?'' diye sordu. O ayağa kalmaya uğraşırken Keskin onun üzerine bastı. ''Yerde kal Nagraf senin için daha iyi açık hedef olma her zaman çakallara karşı bu kadar şanslı olmazsın emin ol'' dedi. Nagraf onun sözünü dinledi ve ayağa kalkmadı. Bu sefer içini ölüm korkusu kaplamıştı. Etrafında karanlığın içerisinde bir çok göz vardı, saymayı unutmuştu onları görünce Emilia bir tarafta Keskin diğer tarafta üzerlerine akın akın gelen çakalları öldürürken Nagraf yerde sürünerek bulduğu ağaç dallarını ateşin içine attı.

                     Ateş sönmeye devam ettikçe avantaj çakallara geçtiğinin farkına varmıştı. Büyülü hayvanlar olmasına rağmen ateş korkuları halen devam ediyordu. Nagraf olayları anlamakta güçlük çekiyordu. Daha önce büyülü çakallar ne karşılaşmış ne de görmüştü. Ateş yeni atılan ağaç dalları ile yeniden artmaya başladıkça etrafta ki çakallar azalmaya başlamıştı. Emilia son öldürdüğü çakaldan sonra kılıcı yerde tutuyordu, yara almamıştı fakat yorulmuştu nefes alıp vermesini düzenlemeye başlamıştı. Üzerine gelecek olurlarsa acımadan öldürmeye devam edecekti. Göz ucu ile Nagraf'a baktı, ateşi attırmaya çalışıyordu. Keskin ise seri hareketleri ile etrafında leş yığınları oluşturmuştu. Birkaç dakika sonra çakallar geriye çekildiğinde üçü de ateşin başına gelmişti. Keskin kılıcını onların derisi ile temizledikten sonra Emilia bakmıştı. ''Ona göz kulak olman gerekiyordu.'' Dedi. Emilia ''Özür dilerim efendim'' dedi. Keskin ''Bu benim için bir şey ifade etmez. Deri yüzmesini bilir misin?'' diye sordu. Emilia ''Evet'' dedi. Keskin yerde yatan çakalları gösterdi. ''Şunlardan on tanesinin derisini istiyorum. İleride işe yarayacak.'' Dedi. Keskin yattığı yere otururken Nagraf nöbet tuttuğu yere geçerken. Keskin ''Nöbeti ben dev alıyorum'' dedi. Nagraf ''Bunlarla bile başa zor çıkıyoruz ya Vodin gelse idi ne olacaktı?'' diye sordu. Keskin karanlığın içine bakmadan ateşe bakarak sol kolunu kaldırdı. ''Orada! İçimde ki kötü his geçmedi. Orada buraya gelen güçten çok daha fazlası var. Bizi izliyor harekete geçmedi. '' dedi. Nagraf onun gösterdiği yere baktı karanlıktan hiçbir şey göremiyordu. Keskin nasıl görebildiğini merak etti. Normal birisi olmadığını anlamıştı belki kara büyüde uzmanlaşmıştı. Emilia da oraya bakmıştı Keskin konuşurken bir şey görünmüyordu karanlıkta. Nagraf ''Vodin oradaysa niye saldırmıyor'' dedi. Keskin ''Bilmiyorum istersen yürüyerek kendisine sorabilirsin. Sormak ister misin?'' diye sordu. Nagraf cevap bile vermek istemiyordu. Uyumaya geçmek için yerini hazırlamaya başlamıştı.

...

                  Gündüz olduğunda her şeyi görebiliyorlardı. Yerde on beşe yakın çakal leşi vardı. Kısa sürede toparlanıp yola çıkmışlardı. Nöbet sırası hiç Emilia geçmemiş bütün geceyi Keskin ayık geçirmek zorunda kalmıştı. Ormanın içinden devam ettikleri yol bittiğinde ovaya gelmişlerdi. Ağaçlar kesilmiş yerde ki yeşillik, yabani otlar, taş ve kayalardan başka bir şey yoktu. Tepeye doğru atı sürerken birkaç dakikada tepenin en üst noktasına çıktıklarında şehir görünmüştü. İki tepe daha aşıp şehrin önüne geleceklerdi. Keskin'e şehir Hoverden büyük gelmişti. Hover'i yöneten bir kişi var iken Bazeno'yu yönetenlerden dört kişiden birisi olmuştu. Dört başkan ve bir vali tarafından yönetiliyordu. Dört başkan Vali'ye bağlıydı. Her başkanın elde ettiği gelir Valiye aktarılıyordu. Bir kısmı başkan ve yönettiği bölgeye bırakılıyordu.

             Tepenin üzerinde şehri süzmeyi kestiklerinde yola devam ettiler. Surları oldukça yüksekti açık ovaya kurulmuştu bu da şehrin en büyük dez avantajı idi. Keskin ilk bakışta şehrin oldukça kötü yere kurulduğunu anlamıştı. Bazı tepelerden şehrin her tarafı görülemese de büyük bir kısmı görülmekteydi. Açık alanla surları oldukça kuvvetli tutmaları gerekti. İkinci tepeyi aştıklarında önlerinde geniş ve uzun düzlük vardı. Atını önce Emilia durdurmuştu. Keskin ve Nagraf biraz daha geç durmuştu. Emilia onlara atlarını durdurması gerektiğinden hiç bahsetmemişti. Emilia ''burada durmamız gerek birazdan bir grup asker gelecek'' dedi. Keskin duruma şaşırmadı her tarafı açık şehirde oldukça olağan güvenlik uygulamasıydı. Şehrin kapıları açıldığında atlı birlikler dışarıya çıkmaya başladı. Yirmi'ye yakın atlı birlik onların yanına gelip onları çevirdi. Nagraf diğerlerinden biraz geride duruyor en önde Keskin yarım at boyu arkasında Emilia duruyordu. Aralarından bir tanesi ''Kafa kâğıdı'' dedi. Herkes kafa kâğıdını çıkartarak askere uzattı. Asker ilk Kafa kâğıdı olarak Keskinkini görünce ve Keskin ona yazılı belgeyi uzatınca başka soru sormasına gerek görmemişti. Kafa kâğıtları ve belgeyi yerine teslim edip ''Beni takip edin efendim. Şehrimize hoş geldiniz umarım beğenirsiniz'' dedi. Başlangıçta ki o sert tonundan hiçbir şey kalmamıştı. Bir anda yumuşamıştı.

                Şehirden içeriyegirerken askerlerin gözleri üzerindeydi. Diğer askerler atlarını ahırabırakırken asker atından inmedi. ''Sizidirek konağa götürmem istendi o yüzden beni takip edin yerleştikten sonra şehrizamanla tanırsınız ısınacağını umuyorum dedi. surlara en yakın yoldan asker onları götürmeye başladı, atını koşturmada tempolu götürüyordu. Bir dakikaboyunca o yoldan ilerledikten sonra içeriye geniş olan caddeye girdi. Burası birkaçev sonra ufak surlar ile örtülmüştü. Kapının önüne geldi. Asker kapıyı tıkladıve geriye dönüp ''Benim burada görevim bitti. '' dedi ve arkasını dönüp oradanuzaklaştı. Keskin iç çekip ''işte başlıyoruz'' dedi ve kapılar yavaşçaaralanmaya başlamıştı.

Keskin[Bitti]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin