16.İki Şehir Arası

281 30 7
                                    

Kelime Sayısı:1052

16 Bölüm

İki Şehir Arası

                       Şehrin dışında bulunan geç adam tarafından ahıra bırakılan Korkusuz Keskin tarafından alınmayı bekliyordu. Vali ona iyi at vermesine rağmen kendisi ile uzun mazisi olan Korkusuz kimliği belirsiz kişilere bırakma niyetinde değildi. Vali tarafından verilen atı teslim edip kendi atını almak için şehrin dışına çıkacaktı. Bunu yapmadan önce Vali'nin verdiği atı Katip'e verip yürüyerek atına gitmek istedi. Atı son derce duygusaldı başka bir ata bindiğini öğrenirse üzüleceğini ve Keskin'e kızacağını iyi biliyordu. Onu üzmeye ve sinirlendirmek istemiyordu. O korkusuzu tek başına alırken Kâtip ise de kadın savaşçıya Korkusuz ile Keskin'in hikâyesini Keskinden duyduğu kadarını anlatıyordu. Kadın savaşçı ilişkiyi tuhaf bulmuştu. Kâtip elini uzanarak ''Benim adım Nagraf'' dedi. Gerçek ismi bu değildi fakat onu artık kullanamazdı. Keskin'in bir daha kendi ismini kullanamayacak olması gibi. Keskin içeriye girmeden onları çağırdı, Kadın savaşçı atı ile ileriye atıldı. Katip onun peşinden gitti. ''Benim adım Emilia'' dedi. Nagraf sonunda hem ismini kullanmış hem de onun ismini öğrenmişti. Emilia'nın görevi Nagraf'a göz kulak olmak onu tehlikelerden uzak tutmaktı. Şehrin kapılarından dışarıya çıktıklarında diğer kapılara yönelmek için genişten aldılar. En önce Keskin yanında Emilia ve ikisinin arkasında Nagraf atını sürüyordu. Emilia ona bakarak. ''Adımı sormadın?'' dedi. Keskin gülümsedi ''Sormayı unuttum beni tanıyorsun zaten'' dedi. Emilia ''Benim adım Emilia'' dedi. Keskin cevap vermedi. Emilia onun önüne geçti ve atını daha hızlı sürmeye başladı. Keskin biraz yavaşlarken Nagraf atını hızlandırıp onun yanına geldi. ''Neden böyle kadını seçtin ki? Üstelik kalıcı olarak'' Dedi. Keskin ''Senin için seçtim seni sürekli koruyamam birine ihtiyacın vardı'' dedi. O sırada Nagraf atını sağa çevirip geriye düşen Emilia yer açtı. Kadın ikisinin arasına gelmişti, bakışlarını Keskin'e yöneltmişti. Keskin ''Şehre kaç günde ulaşırız?'' dedi. Emilia ''Bu geceyi ormanda geçirirsek yarın sabaha şehrin duvarlarına ulaşmış olacağız. Hava kararana kadar hızlıca yol almamız gerek'' dedi.

                    Keskin onun dediklerine itiraz etmedi sabah şehrin kapılarına dayanacaksa pek bir sorun yoktu. Nagraf ise biraz daha yavaşlamaya başlamıştı, geri dönüp dönmemek arasında kalmıştı. Geceyi yolda geçirmek fikrine katılmıyordu. Anlatılan hikâyeler vardı, duydukları hiç biri iyiye işaret etmiyordu. İki şehrin arasında geceyi dışarıda geçiren insan sayısı yoktu. Kadının konuyu bilmemesine şaşırdı. Belki de onları uyarmalıydı ve geri dönmeliydi. Atını sürüp geriye düştüğü zamanlar geride bırakmış ve Keskin ile yan yana gelmişti. ''Gece konaklamak çok tehlikeli buralarda, dört asırlık Vodin Vuraka bu iki şehrin arasında dolaşıyor, gece konaklayanları avlıyor. Bu güne kadar iki şehrin arasında konaklayıp da geri şehre geri dönen olmadı. Bir an önce oraya varalım ya da geri dönmeliyiz'' dedi. Keskin hızlanıp Emilia'nın yanına geldi. ''Vodin Vuraka'' dedi. Emilia ''Onu biliyorum kırmızı kurdele ile bağlanmış ormana ulaşırken Vodin bizi rahatsız edemez o yüzden durmadan ilerlemeliyiz ileride biraz tempoyu düşürürüz oraya vardık mı sorun olmayacaktır.'' Dedi.

...

             Akşam olmak üzereydi, atlarından inmişlerdi. Atlarını zorlamışlardı onlarından atlarının da dinlenmeye ihtiyaçları vardı. Yola çıkarken sadece iki günlük erzak almışlardı. Yolda durduklarından Keskin kendi yaralarına bakabilecek zamanı elde edecekti. Nagraf son derece tedirgindi, içinde yine kötü isler dolaşırken ölüm korkusunun bedenini sarmıştı. Kırmızı kurdeleyi olan ormana ulaşmamışlardı. Gözleri onu yanılmıyorsa etrafta kırmızı kurdeleyi bağlanmış ağaç yoktu. ''Ulaşamadık değil mi?'' dedi. Emilia ''Ulaşamadık'' yine yanıtladı. Nagraf ''Vodin Vuraka peşimize düşecek'' dedi. Emilia ''Ateş yakmalıyız karanlık iyice çöktüğünde yolumuzu kaybedebiliriz'' dedi. O sırada ormandan tuhaf sesler gelmeye başlamıştı. Nagraf ellerini başlarına ''Öleceğiz'' dedi. Emilia atından inip ağaca bağladı. ''Atlar yoruldu ve giderek orman gidecek karanlıklaşıyor bir yakacak odun bulayım dizde oturun dinlenin'' dedi ve Emilia kısa sürede ortadan kaybolurken Keskin atından atlamış ve atını ağaca bağlamıştı. Bakışlarını Nagraf'a yöneltti ve inmesini işaret etti. Diretti ve başını sallayarak olumsuz cevap verdi. İnmeyi düşünmüyordu. Atının yönünü çevirmeden önce etrafına baktı. Yeterince mesafe yol almıştı, gitmek ile dönmek arasında kalmıştı. Kafa karışıklığın zamandı değildi eli ile kafasını kaşıdı birkaç kez vurdu. Düşünmek istiyor bir an önce karara varıp sonuca ulaşmak niyetindeydi. Keskin yerde ki kuru odunu birkaç metre ileriye attı, etraftan kuru odun ve ateşin etrafını kaplayabilecek taşları topluyordu.

''Atını bağla sende taş topla bu gece buradayız'' dedi. Cevap vermek istemedi ve atını çevirdi, Keskine sırtını dönerken onun sesli gülüşü kulağına gelmişti. Atını çevirip ona baktı. Keskin gülmeye devam ediyordu. ''Vodin Vuraka'dan korkuyorsun sen şimdi?'' dedi. Bozuk dili ile konuşuyordu. Gülmeyi bıraktı ciddileşti. ''Korkunun ecele faydası yok kâtip. Öleceksen bundan kurtulamazsın ve ölürsün. Alacak nefesin varsa ne olursa olsun almadan ölmezsin. Geri dönmeyi mi düşünüyorsun? Hadi dön! Gece bastırdığında yolunu nasıl bulacaksın? Kayboldun diyelim kendini koruyabilecek kadar güçlü müsün? Kılıcın var mı? Ya da Yay ve okun? Üzerinde silah olarak taşıyabileceğin hiçbir şeyin yok bir tehlike ile karşılaştın ve kaçacak durumda değilsin ne yapacaksın? Kollarını açıp ölümümü bekleyeceksin yoksa öleceğini bile bile koşacak mısın? Salaklık yapma burada taş topla. Gelirse göreceği de var demektir. Hem anlat bakalım bizde kendimizi ona göre hazırlarız'' dedi. Nagraf atından atladı atını bağladı. ''Öleceğiz'' dedi Keskin'in gözlerinin içine bakarak. ''Tamam ölelim ama anlat bakalım nasıl bir şey?'' dedi. Nagraf ''Kimse nasıl bir şey olduğunu bilmiyor bilen birileri var ama insanlara bile söylemekten korktular onu görenlerin pek azı hayatta kalabildi. Söylentilere göre dört asırdan beri yaşıyor ve giderek güçleniyor. Bildiğim her şey bu kadar'' dedi ve sözlerini bitirdi. Başını yere indirip tekrar kaldırdı çevrede dolaşan etrafı kontrol eden Keskin'e baktı. Kormamış gibi görünüyordu en azından öyle görünmek istiyordu. Kadın gideli birkaç dakika olmuştu ses seda yoktu. Onu çağırmak istemedi çünkü Vodin bu davete gelebilirdi. Keskin de bağırmadı. Nagraf ''Belki de çoktan ölmüştür'' dedi ve ''Bizde öleceğiz'' deyip sözlerini bitirdi. Keskin ''Seninle karşılaştığımızda beri aynı şeyi söylüyorsun öleceğiz. Öyle veya böyle öleceğiz katip kaçarı yok ha ölme şeklini beğenmeyebilirsin daha iyi bir yerde ölmek isteyebilirsin ancak buna biz karar veremeyiz. Emilia gelince 10-15 dakika bekleyelim gelmez ise ölmüş kabul eder kampımızı kurmaya başlarız.'' Dedi.

''Ya Vodin onu öldürmüşse'' dediğinde ''Evet onu öldürdü'' diye yanıtlamıştı, Nagraf ayağa kalkarak arkasını döndüğünde yakın mesafeden gelen Emilia'nu görmüştü. Ses taklidi yapmaya çalışmış fakat başarılı olamamıştı buna rağmen Nagraf korkudan neredeyse ona inanacaktı. Keskin sesini çıkarmamıştı. Emilia yeterince otunu toplayıp Keskin tarafından ortalarına konulan taşların ortasına odunları koydu ve yakmak için belinde ki ufak çakmak taşını kullandı. Birkaç çakışta, kuru ağaçlar kıvılcım almış Emilia kıvılcımın büyümesi için üflemeye başlamıştı. Ateşi yakılacak gibi görünüyordu. Keskin ile Nagraf onun ateşi yakıp yakamayacağına pür dikkat bakıyorlardı. Ne olduğu belirsiz varlık bir anda unutulmuş kadının varlığı sohbetin değişmesine yol açmıştı. Emilia ateş konusunda başarılı olurken ''Bu gece dikkatli olmalıyız Vodin yaktığımız ateşi görecektir'' dediğinde Nagraf'ın beti bezi atmış başı dönmeye başlamıştı. Keskin ''Nöbetleşe uyuyalım'' dedi. Emilia ''İlk nöbeti kim alıyor?'' deyince Nagraf ''Ben alıyorum tabiki''

Keskin[Bitti]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin