16. Mazi Kendini Unutturmaz!

1.5K 116 49
                                    


                           》》》》》》》ÖNCEKİ BÖLÜMDEN《《《《《《《

Omuzuna hızla çarpıp yanindan geçerken yanıma hızla gelen görevliyi elimle savuşturdum. Hızli ve atik bir şekilde girdiğim mekandan aynı hızda ve atiklikte çıkarken kendimden bir kez daha nefret ediyordum. Ne kadar aptal ve gereksiz bir insandım, ne kadar da boş. Derince bir nefes alıp uzun ve bir kaç adımlık merdivenlerden indim. Kendime hakim olamayıp son hız adımlarımk savururken ardımdan uzatılan bir elin önce kolumu sonra tüm bedneimi sarsarak döndürmesiyle duraksayarak döndüm. Plana göre döner dönmez suratına tokadı geçirmeyi plandığım Bora'ya karşın Erez'in gözlerimin içerisine bakıyor olması beni anlık olarak şoka sok uştu açıkcası. Tokat atmak yerine öylece kalmıştım sadece.

Gözlerimin içine daha yakından bakarak bana doğru eğilmesiyle kolumdan daha net bir tutuşla sıkarak,
"Eski sevgiline böyle davranman ne kadar adil?"dedi fısıldayarak. "Ya da şöyle mi demeliyim sevgiline karşı böyle davranman ne kadar adil?"dedi kafasıni hafif yana çevirerek.

                                                     ♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧

Hayaller her zaman umudun kapısıdır. Eğer hayaliniz varsa umuda aralamışsınızdır geleceğinizi. Mutluluğa karşı kaptana emir vermişsinizdir ; yelkenleri indir! Dünya da ki çoğu insan mutluluğu aşk olarak nitelendirse de siz her yönüyle aralamışsınızdır o kapıyı kapanmamak üzere. Ufak tefek sıkıntılarınız olsa da gülümsersiniz işte aptal aptal. Seversiniz sevilirsiniz, gülümsersiniz gülümsetilirsiniz, sarılırsınız sarmalanırsınız. Kısacası imkansız denilecek kadar bağlanırsınız bu dengesiz dünyaya. Gülümsemenizle, haykışırınızla hatta yürüyüşünüzle bile dudak uçuklatırsınız.

Ama öyle bir gün gelir ki umutlarınıza, hayallerinize, gülümsemelerinize karşılık kimse acımaz size. Herkes açtığınız kapıya bir tekme vurur gelip geçerken. Yapmamalarını dilersiniz düzeleceğine inanırsınız fakat maalesef daha da kabuslaşır herşey. Umursamazlar kırılan kaybolan parçalarınızı. Sebebi ise artık hiç birinin menfaatine ortak olamayacak kadar yok olmuş olmanızdır. Sesinizin eskisi kadar çıkmayacağıdır, çıkamayacağıdır. Yanağınızda ki kasların eskisi kadar açılıp genişleyemeyeceğindendir. Sözün özü hepsi iyi gününüzün efendisidir. İyi gününü süsleyen bir obje sadece.

Bir yıl kadar önce. Sadece bir yıl kadar önce gelistirdim ben bu teoriyi minik ömrümde. Temmuzdu aylardan. Canımın diğer kısmını toprağa gömdüğüm günlerimdeydim. Bir kısmım boş ve eksikti yani. Eskisi gibi gülümseyemiyor, haykıramıyordum. Tek yaptığım ve yapabildiğim günlerce boş duvarla sohbet etmekti. Umutlarıma açtığım kapımın tekme yediği günlerdi hiç unutmam. Sürekli olarak sevgi ve ilgi beklediklerimin bırakıp beni umursamadıkları bir dilim. Kalbimdekileri dilime dolayamadan gözlerime verdiğim günlerdi.

Hergün dolu dolu duyguların içinde sızlanırken kaybetmiştim çoğu insanı. Babannemi toprağa verdiğim gün. Herkesten destek almam gerekirken ben daha da kötu olarak iyi günümde yanımda durabilen çürük elmaları seçmiştim tek tek kasadan. Yanımda kalan insan sayısı tek tek azalıyordu işte dedim ya. Bora'yı da o günlerde çürük olarak nitelendirip atmıştım çöpe. Canımın yandığında gözlerime bakamayacak kadar umursamaz ve aldırmaz olmuştu aşkla baktığım adam. Kalbimi tereddüt etmeden parçalara ayırarak kapıma bir kaç tekmede o atmıştı lanet olası pislik.

Ben ne mi yaptım peki? Kapımı kesinlikle kapatmadım. Her zaman sonuna kadar açık kaldı o kapı. Umursamadım aptal insanları. Aksine çürük elmaları seçebildiğime dair güç verdim kendime. Sonuçta bir daha ki acımda aynı şeyleri hissetmeyeceğime emin olmuştum güçlü kalmaya çaba sarf eden bedenimle. Korkmadan eledim hepsini. Tek tek...

Babamın Kampı - Ölü Çocuk |Final|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin