Bunu söylediğime inanamıyordum , henüz hiçbirşeyimiz yoktu. Bir tek tanrı mızrağı vardı ve oda Karlanın yanında eminim bu konuda bir cevabı olacaktı ama ne..? Üzerine bir gömlek geçirdi ve bir hışımla geldi.''Sana tek bir soru soracağım...Ne ile saldırmayı planlıyorsun?'' kekelemeye başladım , ''Şeyle umm...'' ben galiba bu sefer aceleci davranmıştım. Gözleriyle boynuma hayali çizikler attı beni aşağılıyordu ama bunun karşısında ona diyebileceğim herhangi bir cevap yoktu. Gözleri gözlerime , kokusu kokuma sürterken dediği kelimlelere her saniye biraz daha yerin dibine batıyordum. ''Bak tamam biz öyle normal ve güçsüz insanlar değiliz ama Kronos için iki tane yorgun yarı tanrı yetmez ve ateşe ateşle karşılık vermemiz lazım.Bu kabilede yüzü aşkın savaşçı yetişiyor eğer Alevi ikna edebilirsek bize yardım eder ama yetmez. Daha fazlasına ihityacımız var.'' bu kadar büyük bir karmaşa nasıl daha az karmaşık olabilir . Yüzümü ellerinin arasında tuttu , ellerinin sıcaklığı yanağımda hissetiğimde daha çok paniğe kapıldım . Kendimi geriye çektim ve ''Tamam , bu akşam Alevle konuşacağım ve en geç yarın buradan ayrılacağız! DERHAL!!'' sesim ilk defa bu sert tona ulaşmıştı , bunun iyimi yoksa kötümü olduğunu bilmiyordum. Odadan çıkarken kapının kapanmasını engelledim ve son bir defa ona o kızgın bakışımı attım.
...
Akşamın ilerleyen saatleri geçmek bilmedi . Bütün herkes den sakladığım o tedirginliğimi farketmemeleri için etrafa sahte sırıtmalar yolluyordum. Bir parmağımla oynarken Perseus omuzuma dokundu ''Biraz daha iyi davranırmısın , şuanda kendini belli ediyorsun'' diye kulağıma fısıldadı. Ona bir bakış attım ve başımın 'evet' dercesine süzülmesini sağladım. Bir anda duvardaki saatlerden o ses yükseldi , herkes bir anda ayağa kalkıp ellerini karnında birleştirdi. Bende onlardan bakıp aynısını yaptığımda bazılarının gözleri bana çevrildi. Ve hepimizin ortasında toplandığı yerde , bir ateş püskürdü ve içinden çıkan insan bedeni Alevdi. Sesi bütün odada yankılandı ''Ey! Kutsal Ruhlar ben geldim''. O şuanda bana bakıyordu , bende göz ucuyla ona bakıyordum. Ellerini iki tarafa açarak '' Beni Erica ve Perseus ile yalnız bırakın '' oda tekrar aynı hızda boşaldı ve aynı yerde aynı şekilde duruyordum.
''Evet Erica seni dinliyorum...'' başımı kaldırıp saçlarımı , arka tarafa savurdum . ''Biliyorsun! Kronos ile büyük bir savaş içerisindeyiz , o her saniye sevdiklerimi ele geçirip yıpratıyor. Senden tek istediğim...
-Bir ordu istiyorsun ... Pekala verebilirim ama... sadece tek bir şartla!
-Şart?
-Kronos un ruhunu bana getireceksin!
-Kronosun ruhu... - Burada başımla Perseus a baktım , gözlerini bastırarak kırptı. Benim tekrardan avuçlarımın terlemesi ve kalbimin hızlanması ne söyleyeceğimi bilememden dolayı idi. Avuçlarımı eteklerime silip '' T-t-tamam onun ruhunu sana getireceğim'' derken yere bakıyordum sert tavrıyla ''Yüzüme bakarak söyle!'' aynı cümleyi vurgulayarak yüzüne bakarak söyledim. O dakikada parmaklarından çıkan bir alev topunu benim göğsüme fırlattı. Alev göğsümden içeriye girdi ve kalbimin yerinden çıkacak derecede sancısı başladı. Yere düştüm göğsümün içinde resmen bir yangın vardı , durdu durdu ve bir anda saplandı. Çığlıklarım heryere yayılırken bir yanık kokusu burnuma geldi ama nereden geldiğini göremeyecek kadar acı çekiyordum. Sonra... bir anda ağrılar durdu ve içimde hala duran sıcaklığı hissettim. Hafiften doğrulduğumda Alev gitmişti ve bunun üzerinden tam 3 saat geçmişti. Perseus bana bakarken sanki farklı birine bakıyormuş gibi bakıyordu ''Ne oldu?'' eliyle arkamda duran aynayı gösterdi. Ayağa kalktım ve sadece saçlarıma kadar kapsayan aynaya baktım . Bu... inanılmazdı!!
Saçlarım, tamamen değişime uğramıştı. O altın sarısı parıldayan saçlarımın yerini kahverengiden bakıra çalan bir saç rengi kaplamıştı. Aynada sanki başka birisini görüyordum.Zihnimde muhteşem bir ses yankılandı. ''Artık senin kalbinde Alevin güçlerinden bir parça var , saçların artık bu renk olacak ve o istediğin ordu ne zaman istersen yanında belirecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TANRIÇANIN KIZI (DEGISTIRILIYOR)
FantasyFANTASTİK #2 Bir insanin döktüğü her gözyaşı , bir mutluluğun bitmesi demekti. Sakın ve köle gibi yaşadığım hayatı bir ışık değiştirdi. Ormanda duyduğum tek bir haber beni benden uzaklaştırdı. TANRIÇA SERİSİ 1.KİTAP