24.BÖLÜM : FİNAL SAVAŞI

925 36 0
                                    

    Saçlarımın uçlarına kadar kahverengi olması içimde hem aydınlığı hemde alevi taşımamdan dolayıydı. Hırsımı belli edip Perseus a ''Sanırım şimdi gerçekten hazırım '' bana bakıp başını salladı , göğsünü şişirip ufak bir sırıtma ile odadan ayrıldı. Aynaya baktığımda gözlerimde o hırsı gerçekten görüyordum , içimde o korkusuzluğu o mücadeleci yarı tanrıçayı görüyordum. Bu hoşuma gidiyordu. Aynadaki yansımam bir anda son derece ağır bir şekilde hareket ediyordu ama ben normaldim. Birden arkamda Kronosun sesini duydum '' Hazırmısın küçük fare , seni ezmek için geliyorum ve senden önce şu prensin icabına bakacağım ''

-Ona zarar veremeyeceksin , çünkü seni yeryüzünden silerken artık o kutuda bile olmayacaksın.!!

-Bak sen ilk defa konuşmanda bir merhamet hissetmedim , haklıymışsın ama hala yeterince değil Savaş alanında görüşürüz fare...

Herşey eski hızına kavuşunca tapınaktaki ler bir anda odaya girdiler ''Yüce Erica bizde seninle Kronosa karşı koymak istiyorum ne olursun bunu bize değer gör ''onlara baktığımda bana tapıyorlardı ama tapmamaları lazımdı bunu çok gereksiz buldum ve cevabım ağzımdan bunlar döküldü ''Ama ölürsünüz !?''  onlardaki sadık kalp atışı beni derinden etkilemişti. 

''Eğer bu savaşı kaybederseniz hepimiz ölmüş olacağız , en azından kazanarak ölürüz'' bileğimdeki yılanı kılıca dönüştürüm , ilk başta sağ omuzuna sonra sol omuzuna hafifçe dokundurdum. Bana bakıp yüzünün parlamasını izledikten sonra hepsi odadan çıktılar ve bende aynaya bir tane dokunduktan sonra ayna Karla nın olduğu yeri gösterdi. ''Erica ne ol... Saçların ne oldu sana??'' 

-Uzun hikaye senden bir şeyler isteyeceğim , ( Karla başını çok hafif döndürdü) oradaki doğaüstü insanları gösteren kitabı ve Mysia yı alıp buraya gel , Savaşa gidiyoruz. - Şeytanı gülümsemesi suratında belirdi ve parmağını şıklatmasıyla elinde siyah  deri kapaklı kitap belirdi ve ayna birden kapkara oldu. Ben hemen gidip kıyafetimden şeytan taşını aldım ve büyülü kelimeleri fısıldayıp onu havaya fırlattım , havada bir anda yok olurken sanki dolap bana sesleniyordu. Onu açmam gerektiğini hissettim ve gidip altın kulplarından kendime doğru çektim açar açmaz. Gümüşten bir zırh gördüm. Zorda olsa onu üzerime geçirmeyi başardım. 

Bir anda kolye boynumda beliriverdi ışık içinden çıkarak , homurdanmaya başladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir anda kolye boynumda beliriverdi ışık içinden çıkarak , homurdanmaya başladı. 

''KIZIM...

-ANNE! SENİ TEKRAR GÖREBİLDİM YAŞASIN 

-ÜZERİNDEKİ ZIRHI BEN VERDİM SANA , O ZIRH HEPAİSTOS TARAFINDAN LAVLARIN İÇİNDE DÖVÜLÜP SAF IŞIKLA GÜÇLENDİRİLDİ . NE OLURSA OLSUN ASLA PES ETMİYECEĞİNİ BİLİYORDUM ÇÜNKÜ SEN YARI TANRIÇASIN BU YOLCULUK BOYUNCA SENDEN BEKLEMEDİĞİM HİÇ BİRŞEY YAPMADIN SENİ SEVİYORUM .

-SAĞOL ANNE BELKİDE BU SAVAŞTA YANINA GELECEĞİM HİÇ BELLİ OLMAZ. 

- GELMEYECEKSİN BUNU BİLİYORUM... - Dedi ve ışık kolyenin içine dolup tekrar odaya karıştı. 

...

Karla gelmişti Mysia da öyle  , odada kitabı incelerken gül yaprakları odada minik bir yağmura dönüştü. Kısa süren yağmurun arasından çıkan kişi herkesi şaşırtmıştı. Afrolisa idi her zaman beklediğimizden daha yıpranmış görünüyordu. Mysia koşarak onun yanına gitti ''Afrolisa ne oldu sana ?? 

-K-kronos benim uygarlığıma gelip yaktı yıktı , askerlerimi kendi askeri yaptı ve kendi hakimiyetine aldı.- Kaşlarımı çattım ve onun üzerine güzel birşeyler verdim. Şuanda 1 kişi hariç. Perseus, Mysia , Karla , Afrolisa ile savaşa tamamen hazırdım küçük birşey dışında. Kitabı alıp tapınağın meydanına gittik. Kitap bana nasıl doğaüstü insanları buraya çağırmak için bir girdap yaratmak için yazılmış bir kitap. Meydanın ortasına kitabı yerleştirdim ve on adım geriye çıkıp yüksek sesle kelimeleri söyledim ''Mælre siratsa koran varamaz'' gökyüzü siyaha büründü ve şimşekler gökyüzünde belirdi. Bu beni azıcık ürkütmüştü ve birden 7 adet yıldırım kitabın etrafına düştü . O yıldırımdan 5 erkek 2 kız çıktı. ''HEY!! NEREYE GELDİK BİZ BÖYLE BE?''

-Burası hayatınız kurtulmadan önce göreceğiniz tek yer , tabi yardım ederseniz  , öncelikle isimlerinizi belirtin. - ''Kylie , Amanda , Derek , Tarrant , Rex , Liam , Jack '' isimlerini belirtir belirtmez birisi o soruyu sordu.''Hayatımız kurtulmadan önce derken? Bizi öldürecekmisiniz?'' 

-Hayır! Kronos öldürecek , HERKESİ. Hepinizin doğaya hükmedebildiğini biliyorum , ve bizimle beraber Kronos a karşı savaşmayı teklif ediyorum. Ve not Hayır dememe hakkınız var . 

-Kronos , yıkımın efendisi olan Kronos mu , onun kaçtığını duymuştum , masumiyet tanrıçasının kızının onu serbest bıraktığını duymuştum. - Doğruydu yalan değil  ama yalnış kısımlarda var. '' Evet doğru o kız benim , ama onu serbest bırakmadım yani kısmen bıraktım ama yalnışlıkla oldu , eğer Esilya elime atlamasaydı düşmicekti ve kırılmayacaktı. 

-Sen o musun? Ama saçların...

-Şuan ben yalnızca yarı tanrıça değilim , aynı zamanda alevin gücünü içinde tuttuğuum için saçların sarıdan bakır kahverengi oldu. - Başını salladıktan sonra, erkeklerden en uzun boylu olanı dedi ki ''Tamam kabul ediyoruz , hepimiz kabul ediyoruz'''dedikten sonra kudretli bir ses tonuyla konuşmaya başladım. ''O zaman siz toplayabildiğiniz bütün insanları buraya getirin , tabiki güçlerinizi kullanarak , Karla sende Afrolisa ya bir zırh ver 1.boyuta dönüyoruz . 

-Tamamdır. - Bir anda gökyüzünde kırmızı bir şimşek çaktı ve kapkara bulutlar gökyüzünü kapladı. ''Ve acele etsek iyi olur!!'' genç çocuklar ellerini birleştirdikren sonra , gözleri tamamen beyaza büründü ve birden kayboldular. Bir süre sonra Afrolisa zırhını takmış ve gelmişti , ama zırhının üzerinde dikkatimi çeken şey annesinin Hephaistos tarafından lavda dövülen göğüslüktü. Öyle kudretli bir aksesuardır ki Zeus u bile baştan çıkarabilir. 

1. boyuta vardığımızda , Karla nın evi darmadağındı. ''KARLA!!'' Karla bir anda duvarın dibinde belirerek beni azıcık ürpertti. Eve dağınık bir savaş alanı havası verip , iblislerin dikkatini dağıtmış.  Mysi boynunda benim kolyemle Karlanın yanında belirdi. ''Şimdi acele etmemiz lazım , Kronos şu anda Kara Toprak alanına ilerliyor!'' başımı salladım ve şeytan taşı ile Kara toprak alanı için bir geçit açıp oraya ışınlandık. İşte beklenen an gelmişti...

---SAVAŞ----

             Üzeri hırpalanmış kıyafetleri ile Prens in bedeni saçları yüzünü kapatacak şekilde duruyordu. Ama kesinlikle içindeki Kronostu, başını kaldırdığında bakışlarından kim olduğunu anladım ve yanımdaki kişilerle kısa bir göz teması kurduktan sonra yüksek sesle Kronos a seslendim. ''YALNIZ MI SAVAŞMAYI PLANLIYORSUN?'' 

- Evet kesinlikle , ben ve ordum yalnız savaşacağım!- Kısa kahkahası arazide yankılandıktan sonra kararmış ellerini iki yana açtı, başını olabildikçe geriye sarkıtıp yavaştan ellerini aşağıya indiriyordu. Arka tarafından simsiyah bir duman arazinin kendi tarafını kapladı. Ve ondan yaklaşık 20 metre gerisindeki ağaçların yaprakları kararıp yok oldu. Dumanlar ağaçlarla bütünleştikten sonra aynı anda yerden bir kaç tane çıktı ve takip edemiyeceğim bir hızda arazinin karanlık tarafı bir sürü iblisle doldu. ''Peki sen Erica bu kadar kişiyle mi savaşacaksın?'' başımı iki yana olumsuz şekilde salladım. Gökyüzündeki kudretli bulutların bir anda beyazlaması ile birlikte , yere 7 yıldırım düştü. Ve aynı kişiler yanımda belirdi bende ellerimi toprağa doğrultarak bir alev topu fırlattım. Topraktan alev ve kaya melezi bir yaratık ordusu ortaya çıktığında Kronos şaşırmıştı bende onu kışkırtarak büyük savaşın başlamasını sağlayacaktım. ''Korkma Kronos elbet sende kazanma hissini tadarsın , oww pardon yalnış teselli verdim..!'' 

-Henüz son kozlarım gelmedi daha. - İblis ordusunun arasından , Babam - Elsiya ve Ares in belirmesiyle ''SALDIRIN!!!'' komutunu verdim ve alev kayaları koşmaya başladı...

TANRIÇANIN KIZI (DEGISTIRILIYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin