BEN KİMİM??

8.5K 322 35
                                    

Ben Alisya...

(dedim ve gülümseyerek kapıyı kapattı.)

Annem ben çok küçükken ölmüş. Yüzünü bile hatırlayamıyorum...

Babam çok ünlü bi iş adamı olduğu için sürekli şehir değiştirmek zorunda kalıyorduk.

Babam maddi olarak beni hiç eksik bırakmazdı. Ama manevi olarak bana hiç yardımcı olmazdı. Hiç anne sesi, anne şefkati bilmeyen bir kızın ruhundaki o boşluğu sadece babası doldurabilirdi öyle değil mi? Ama babam bana hiç destek olmazdı.

Sanırım o eksiği her zaman parayla doldurabileceğini sanıyordu. Bu yüzden sürekli çalışırdı. Bazen günlerce eve gelmezdi. Bir ay boyunca...

Ama beni sevdiğini adım gibi biliyordum. Bu da ona karşı nefret beslememi engelliyordu.

Babamın sürekli yurt dışında olması yüzünden çok serbest bir şekilde büyüdüm. İstediğim her şeyi her zaman elde edebildim.

Uzun süre evde yanlız kalıyordum. Yanlız yaşıyorum da denilebilirdi. Ama ben yanlız olmayı hiç sevmezdim ve karanlıktan çok korkardım. Bu yüzden sabaha kadar odamın ışığını yanık bırakırdım.

Babama bu durumdan yakınarak bir kaç milyon kez telefon etmiştim. O da çözüm olarak bana bakıcı gönderiyordu. Bakıcı mı??

Bebek miyim ben? Tabi ki de kabul etmiyor bakıcıyı eve almıyordum.

Ama şu aralar gerçekten bir bakıcıya ihtiyacım olabilirdi. Yo yo benim gerçekten bir bakıcıya ihtiyacım vardı.

Hemen masanın üzerinde duran telefonuma uzandım ve babamı aradım. Ona başımdan geçenleri anlatsam muhtemelen o çocuklara dava açar ve süründürdü.

Ben de öyle istemiyor muydum zaten? Ama yine de olanları ona anlatmadım bileğimi inciltiğimi ve bir kaç gün okula gitmeyeceğimi söyledim.

Sadece bunun için bile bana bir saat dil dökmüştü. Ona gerçekleri anlatsam kim bilir neler yapardı?

Neyse ki bana bir bakıcı daha gönderecekti. Böylece yanlız kalmıycaktım.

Ara ara gördüğüm kabuslar son olayın da etkisiyle iyice artmıştı. Ufak kestirmelerimden bile kan ter içinde uyanır olmuştum. Gözlerimi her kapattığımda o pislik yine üzerime çullanıyordu.
Uyumaya korkar olmuştum. Ama uyumassam da çok sıkılıyordum.

Zaten berbat olan hayatım o herif yüzünden iyice yaşanmaz bir hâl almıştı. Babam yeni okuluma çoktan kayıt yaptırmıştı. Ama ben bir haftadır evden dışarı çıkamıyordum.

Gece olmuştu. Saat 12'yi geçmişti. Babamın İngiltere'den getirdiği o sıkıcı filmlerden birini izliyordum.

Karnım fena hâlde açtı. Ama topuğum da ilk gün ki kadar acıyordu. Mutfakta bir sürü yemek vardı. Ama ayağımın üstüne basamıyordum. Babamın gönderdiği bakıcı yarın sabah gelecekti.

Tabi ben sabaha kadar açlıktan ölmezsem.

Dışarıda bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu. Belki uyursam açlığımı unuturum diye düşündüm.

Yastığımı hafif aşağı doğru kaydırdım ve televizyonu kumandadan kapattım. Işık açıkken de kapalıyken de uyuyamadığım için babam evdeki ışıkları ayarlanabilir yapmıştı. Işığı biraz kıstım ve loş ortamda uyumaya koyuldum.

Hiç uykum yoktu. Olsa bile uyuyabileceğimi sanmıyordum. Canım fena hâlde yanıyordu. Boynumu en son gördüğümde kıpkırmızıydı. Ama eminim şimdi morarmıştır...

SENİN İÇİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin