YİNE Mİ??

6.7K 509 17
                                    

Korku dolu gözlerle bir sağa bir sola baktım. Yine aynı şeyleri yaşarsam bunu kaldıramazdım. Hem bu sefer etrafta bana yardım edecek kimse de yoktu. Gözlerim yine doldu. Ve Bora'ya döndüm.

Sevgi dolu gözlerle bana bakıyordu. Şu an bu durumda olmasak bana aşık olduğunu falan düşünürdüm.

Kapıda beliren gölgeyle gözlerimi kapıya yönelttim. Kapıda biri sarışın diğeri esmer iki erkek omuzlarını kapıya dayamış, ellerini pantolonun cebine atmışlardı. Ve müzhipçe bana bakıp gülümsüyorlardı.

Onları öyle görünce gözümdeki yaşa engel olamadım. Elimi titreyerek yukarı kaldırdım. Ve hafifçe omzuna dokundum. Onu kaba kuvvetle kendimden uzaklaştıramayacağımı biliyordum. Elimi omzundan aşağı doğru sürterek indirdim ve ağzımın üzerindeki eline hafifçe dokundum.

Elimi eline değdirince gözlerini kapattı ve derin bir nefes alıp verdi. Onu bu hareketimle tahrik etmiş olamazdım herhalde. Yalvarır gözlerle ona bakıyordum. Elini biraz hafifletti.

Napıyordu bu aptal bana ne yapmaya çalışıyordu? "Şimdi elimi çekeceğim, eğer bağırırsan senin için hiç iyi olmaz."dedi. Tamam anlamında başımı salladım. Elini ağzımdan uzaklaştırdı. Ben de bedenini iterek kendimden uzaklaştırdım. Ve yanağımdaki soğuk gözyaşımı hırkamın koluyla sildim.

"Sen git ben tek başıma hallederim."dedim. Sesli bir şekilde güldü.

"Olur mu öyle şey arkadaşım? Ben de yardım edicem bu ikimizin suçu tüm suçu sana yükleyemem yakışmaz bana." Dedi gülerek. Gözlerimi devirdim. "Ama savunmasız bir kıza saldırmak sana yakışıyor öyle mi?" Dedim. Yüzündeki gülümseme bir anda silindi.

"Bunu tekrar etmemi istemiyorsan kapa çeneni!" Diye gürledi. " Belki de seni polise şikayet etmeliydim ya da babama söylesem o her şeyi hallederdi."dedim elimdeki bir kaç kitabı daha rafa yerleştirirken.

Nerden gelmişti bu deli cesareti bana?

"Peki neden söylemedin babana, neden şikayet etmedin beni?"dedi üzerime doğru yürüyerek.

Doğru niye şikayet etmemiştim onu...
Kağan onu şikayet etmemem konusunda beni uyarmıştı. Onu neden dinliyordum ki?

"Bu seni ilgilendirmez." Dedim ve elime birkaç kitap daha alıp raflara yöneldim. Tam önümde durdu elimdeki kitapları aldı ve masaya geri koydu. "Madem bu durum seni rahatsız etmedi o zaman kaldığımız yerden devam edelim." Dedi gülerek ve üzerime doğru yürümeye başladı.

Koridorun başında tüm koridoru izleyen bir kamera vardı. Koridora çıkarsam müdür beni görebilirdi. "Yaklaşma!"diye bağırdıktan sonra kapıya döndüm.

Ama kapıdaki iki çocuğu görmemle tüm umutlarım yıkılmış gibi hissettim. Bu iki dev asla kapıdan çıkmama izin vermezdi. Hemen arkamı döndüm. Bora bana doğru yaklaşıyordu ve kapıdakilere işaret etti. O ikisi içeri girdiler ve kapıyı kapattılar.

Heyecan ve korkudan ne yapacağımı şaşırmıştım. Elim ağıma dolaştı ve tökezledim. Geri geri ilerlerken masaya çarptım. Üzerime doğru iyice yaklaştı ve iki yanımdan ellerini masaya koydu. Nefesini alnımda hissediyorum. O kadar yakındı ki konuşmak için dudaklarını hareket ettirse değecek gibiydi. Kalbim güçlü güçlü çarpıyordu.

Sesli bir şekilde yutkundu. Boğazındaki şişlik yutkunmasıyla hareket etti. Bir erkekte izlemeyi en çok sevdiğim şeydi bu. Adını bilmediğim bu şey her neyse her erkekte vardı. Ve çok güzel görünüyordü. Ona bu kadar yakınken bu zevki kaçıramazdım. Yutkunmasıyla gözlerim hemen boğazına indi.

Dudaklarını alnıma değdirdi ve geri çekildi. Kolumdan tuttu ve çıkışa doğru çekti. Kütüphanenin iki çıkışı vardı ve ayrıca içerde yırtık kitapların saklandığı bir oda daha vardı. "Napıyorsun bırak kolumu!"diye bağırdığımda durdu arkasını döndü ve kapıda bekleyen iki deve "Siz kütüphaneyi halledin sonra da kimseye görünmeden okuldan çıkın. Eğer müdür bizi sorarsa bitirip çıktılar dersiniz."dedi.

"Bi dakika ya noluyo ben hiçbir yere gelmiyorum."dedim kolumu ondan kurtararak. "Benimle geleceksin!"diye bağırdı ve tekrar kolumu tuttu. "Bağırırım."dedim kararlı gibi görünmeye çalışarak. "Bağır o zaman! Tabi bağırabilirsen." Dedi ve elini tekrar ağzıma kapattı.

Belimden sıkıca tuttu. Uzun boyunun da avantajını kullanarak ayaklarımın yerle temasını kesti. Ayaklarımı hızlıca sallıyor ve çığlıklar atıyordum. Beni kolayca zaptedebiliyordu. Kapıyı açtı ve hemen kapının önünde duran arabaya doğru yürüdü.

Arabanın etrafını dolaştı ve sürücü koltuğunun yanındaki koltuğa beni itti. Hareket etmesine rağmen ağzımın üzerindeki elini bir an olsun hafifletmedi. Daha sonra üzerime doğru eğildi ve"Elimi çekiyorum. Bağırma!" Dedi. Yavaşça elini çekince bir çığlık attım. Bana doğru ölümcül bir bakış attı ve kapıyı kapatıp, kitledi.

Kapanan kapı hızlıca alnıma çarpmıştı. Elimi alnıma götürdüğümde kanadığını fark ettim. Sürücü koltuğunun kapısı açılınca hemen yanıma baktım. Yüzünde bir an acıma duygusu belirdi. Bir anlık bu duygu yerini öfkeye bıraktı. Hızlıca arabayı çalıştırdı. Arabanın her yeri siyah camla çevriliydi. Gözyaşlarım yanağımdan hızlı hızlı aşağı kayıyordu.

"Napıyorsun bırak beni!"diye bağırdım ve cama sertçe vurdum. Canım fena hâlde yanmıştı. "Kes sesini!"diye gürledi. "Nereye gidiyoruz?" Dedim ağlamaya devam ederek. "Sürpriz" dedi gözleri kıvrılan elbisemin altındaki bacağıma yönelirken. Hemen elbisemi düzelttim.

Gözyaşlarım iyice hızlandı. "Bırak lütfen! Ben sana ne yaptım? Ne istiyorsun benden?"dedim hıçkırarak.

Yavaşladı."Ben seni istiyorum." dedi ve ekledi. "Ben isteğimi alırım ya seve seve ya da zorla!"...

Sonra tekrar gaza bastı ve önüne döndü. "Durdur şu arabayı!"diye bağırdım ve omzuna sertçe vurdum. Kapı kolunu zorluyor ve çığlıklar atıyordum.

Aniden frene bastı. Bana doğru döndü ve...

"Geldik" dedi gülerek.

Hemen kapısını açtı ve dışarı çıktı. O araban inince arabaya bindiğim anda gözüme kestirdiğim küçük bıçağı cebime attım. Gelip kapımı açtı. Kolumdan tuttu ve arabadan çıkardı.

Çok saçma bir yere gelmiştik. Her yer ormandı. Arkamı dönüp eve baktım. Etrafı ağaçlarla çevriliydi. Bir ağaçta önünde olsa muhtemelen kimse evi fark etmezdi.

Bu eve girersem bana istediğini yapardı. Buraya girersem çıkamazdım.
Buraya kesinlikle girmemeliydim.

Etrafa göz gezdirdim. Kimsecikler yoktu. Bağırmaya başladım.

"İmdat! Biri bana yardım etsin. Yalvarırım biri bana yardım etsin. İmdat! Kimse yok mu?"

Ben bağırdıkça gülüyordu. " Seni burda kimse duymaz. Bak etrafına kimse yok. Sadece sen ve ben... Kimse sana yardım edemez."dedi ve kendine doğru çekmeye başladı. Ona aldırmadan bağırmaya devam ediyordum.

Beni kendine iyice yaklaştırınca yüzüne baktım ve sertçe bir tokat yapıştırdım. Sonra tekrar yüzüme baktı. Ve bir tokat daha...

Hiç tepki vermiyordu. Bana karşı gelmiyordu. Tam bir tokat daha atmak için elimi kaldırmıştım ki bileğimi sıkıca tuttu." Ve eve doğru yürümeye başladı.

Hem ağlıyor hem de bağırıyordum. Beni eve doğru çekiyordu. Ona ne kadar dirensem de işe yaramıyordu.

"Lütfen...
Lütfen bırak!"

Kapının önüne gelmiştik. Kapıda tam 4 tane demir kilit vardı.

Bu eve girersem beni kimse duymazdı.

Kapıyı açtı ve beni içeri itti. Daha sonra etrafa bakındı ve içeri girdi.

Ya bu kadar zor bi şey olmasa gerek okuduktan sonra sayfanın altındaki yıldıza basıverin😘

SENİN İÇİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin