KARANLIK

9.7K 294 54
                                    

Gözlerimi açtığımda rahat bir yataktaydım. Tüm bunlar bir rüya olabilir mi diye düşünüyordum. Ama hayır burası benim evim değildi.

Topuklarımda tarifsiz bir acı vardı. Gözlerimi tamamen açamıyordum. Kolumu dahi kaldıracak gücüm yoktu. Sadece boş tavana bakıyodum.

...

"İyi misin?" Dedi yine o tanıdık ses. Bir an duraksadım. Ve gözlerimi yatağın başında bana bakan o çocuğa çevirdim.

"Yo hayır hayır" diye feryat edip hemen ağlamaya başladım. Bu arada da hemen toparlanıp ayağa kalktım. Ama topuklarım yüzünden ayakta duramadım. Tam bu sırada yine bana sarıldı ve düşmekten kurtardı. Oturdum. Hemen ellerini üzerimden çektim. Ve ayaklarıma baktım.

Tabi ya o lanet heriften kurtulmak için ayaklarımı yere çok sert vurmuştum. Ve şimdi de çok canım yanıyordu. Bir bezle topuklarım ve ayak bileğim  sarılmıştı. Ama topuğum kanamış ve bez parçası kıpkırmızı olmuştu. Ellerim titreyerek topuğuma deydiğinde daha fazla ağlamaya başladım. "Bırak lütfen eve gideyim" dedim hıçkırarak.

"Sakin ol sana zarar vermeyeceğim "dedi. Elini topuğuma doğru uzattı. Tam elini deydirecekken hafifçe koluna dokundum. Doğru beni kurtaran oydu ama bu ona güvenmem için yeterli değildi. "Canım çok yanıyor Lütfen bırak"dedim.
Bir süre sessiz kaldı. Ve elini çekti. Bense ellerimle kanayan ayağıma usul usul dokunuyordum.

"Eve gitmek istiyorum"diye seslendim yine hıçkırıklarımın arasından. "Buna izin veremem" dedi. "Lütfen... Lütfen bırakta gideyim." Derken hâlâ ağlıyordum.

Yanıma oturdu. Ve iyice yaklaştı. O yaklaştıkça ben de geri çekiliyordum. "Önce seni bi konuda uyarmalıyım daha sonra istersen ben bırakırım seni evine"dedi. Bende yaşlı kirpiklerimin altından meraklı gözlerle ona baktım.

"Bak eğer bunu polise falan anlatırsan peşini asla bırakmazlar. Senin iyiliğin için söylüyorum. Seni şimdi kurtarmış olabilirim ama bir dahaki sefere onları durduramam biz de takım kuralı budur. Kimse kimsenin işine müdahele etmez. Sadece bu seferlik sana yardım ettim. Sen de uzatma ve bu konu burda kapansın. Sana zarar gelmedi. Korkma! "dedi.

"Kimseye söylemem lütfen sadece eve gitmek istiyorum" dedim yine ağlayarak.

"Peki ama bu durumun ciddiyetini bilmelisin "dedi.
Ben de tamam anlamında başımı salladım. Başka çarem de yoktu zaten.

"Seni evine bırakmamı ister misin??" Diye sordu. "Ben giderim." dedim. Ve ayağa kalkmak için yeltendim ama yine sersemledim ayaklarım çok acıyordu.

"Hadi inat etme sana zarar vermek istesem bunu dün gece yapardım." Dedi ve elini uzattı.

Sanırım başka çarem yoktu. Ama elini de tutmıycaktım. Uzattığı elinin bileğini sıkıca kavradım ve ondan destek alarak ayağa kalktım.

Daha sonra paltomu giydim. Ve o da sıkıca belime sarıldı. Dışarı çıktık. Kapının önünde çok güzel ve bir o kadar da pahalı duran siyah arabanın yanına doğru yöneldi. Arabaya geldi ve kapıyı açtı. Dikkatlice içine oturdum.Ve o da kemerimi taktı. Daha sonra kapayı kapattı ve sürücü koltuğuna geçti.

Gidene kadar tek kelime etmedim. O bi ara adımı ve kaç yaşında olduğumu sordu. Ama ona cevap vermek istemediğimden duymamış gibi yaptım. Sadece yolu tarif ediyordum.

Evinin önüne geldiğimizi hiç fark etmedim. "Burası mı??" Diye sorunca ona doğru baktım. Niyeyse içimden hâlâ ağlamak geliyordu. "Evet" dedim. Başını hafif öne doğru eğdi ve arabanın camından eve doğru baktı.

"Ne kadar büyük bir ev baban bir milyoner mi yoksa? "Dedi

"Lütfen beni indirir misin artık?"diye çıkıştım. Bundan pek memnun olmayarak derin bir iç çekti.

Ona karşı samimi olmamı mı bekliyordu anlamadım. Sonuçta tüm bunlar yaşanmadan önce müdahale edebilirdi. Beni o pisliğin elinden daha önce kurtarabilirdi.

Arabadan indi ve kapıyı açtı. Kemerimi çıkardım ve yeniden bileğini sıkıca tuttum. Onun da desteğiyle araban çıktım ve evin kapısını açtım. Hâlâ bileğini sıkıca tutuyordum ve içeri doğru bir adım attım. Daha sonra ona yöneldim.

Önce içeri doğru baktı sonra da bana...

Girebilir miyim der gibi bakıyordu. Bu davranışına şaşırmıştım.Biraz durduktan sonra bende girebilirsin anlamında hafif tebessüm ettim.

Bu çocuktan ne kadar nefret ediyor olsam da yakışıklı ve kibar olduğunu inkâr edemezdim. Çünkü eminim başka bir erkek olsa hiç tereddüt etmeden direk dalardı içeri.

Anahtarımı yerine bıraktıktan sonra paltomu asmak için yöneldim. Ama ne göreyim. Boynum morluklar içinde kalmıştı, makyajım akımış, gözlerim şişmişti ve çok çirkin görünüyordum.

Elimi boynuma götürdüm. Kötü göründüğü kadar acıyordu da. O sırada yanımdaki çocukta aynaya baktı. Çok kötü görünüyorum diye geçirdim içimden...

Sanki bunu duymuş gibi "Dert etme hâlâ çok güzelsin" dedi.

Ne diyordu bu ?? Hemen bileğini bıraktım ve "Artık gidebilirsin"dedim. O sırada da bir adım attım. Lanet olsun hâlâ topuklarımın üstüne basamıyordum. Sanırım bir daha topuklu ayakkabı giymiycektim.

Düşmemek için tekrardan koluna yapıştım. Ve ona bir bakış attım...

O ise gülümsemişti. Şizofren!!
Şimdi de acı çekmemden zevk mı alıyordu bu??

Gülümsemesine karşın kaşlarımı çattım ve kızgın bir bakış attım bunu anlamış olacak ki o da hemen başını eğdi.

İçeri geçtik ve büyük koltuğa oturdum. O da yanıma oturdu. Sessizce onu izliyordum. El hareketleri saçını düzeltişi sanki heyecanlı gibiydi. Ama bana doğru hiç bakmıyordu. Belki bu yüzden onu dikkatlice izleyebilmiştim. İtiraf etmeliyim ki çok yakışıklıydı.

 İtiraf etmeliyim ki çok yakışıklıydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir süre sessiz kaldık. Daha sonra "Yanlız yaşamıyorsundur herhalde?"deyip bana baktı.

"Hayır babamla yaşıyorum." dedim.

"O şimdi burda mı ?"dedi evin içine göz gezdirirken

"Hayır yurt dışında" dedim.

"Ya annen?" İşte beklediğim soruyu sormuştu. Annem...

"Annemi ben çok küçükken kaybettik." Dedim. Bir an duraksadı. "Peki sen yanlız başına idare edebilir misin?"diye bir soru daha sordu.

Ona yanımda kalmasını falan söylememi bekliyordu herhalde...

"Tabi ki ben hallerim teşekkürler" dedim.
Sıkılmıştım onunla sohbet etmek istemiyordum. Ona doğru döndüm ve tekrar "Ben her şeyi hallederim" dedim gitmesi istiyordum.

"Anladım" dedi derin bir iç çekerek...

Kapıya doğru yöneldi ve tam kapıdan çıkarken "Hah az kalsın unutuyordum.  Bir şey daha sorabilir miyim?" Dedi. Ben de sor anlamında başımı salladım.

"Acaba sakıncası yoksa adını öğrenebilir miyim? " Dedi.

Sanırım o iyi biriydi. Bana yardım ediyordu. Ona bu kadar sert davranmamalıydım ya da belki az bile yapıyordum ama bu sorusuna karşılık sadece

Gülümsedim...

SENİN İÇİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin