Korku ya da heyecan anında Vücudun yapabildikleri insanı şaşırtır. Önce irkilir, göz kapakları açılır kapanır, baş öne eğilir. Omuzların dış kenarları kasılır. Gövdenin tamamı öne doğru eğilirken, karın düzleşir ve dizler bükülür. İrkilmeden sonra sıra renge gelir. Burun beyazlaşır. Aynı zamanda yüzde beyazlaşır. Bunu soğuk ter izler. Kalp atışı hızlanır, ağız kurur, panikleyen beyin ne olduğunu yavaş yavaş kaydetmeye başlar. Görüntü belleğe yerleşir. Birkaç şansız insan için sonuç ölümcül olur. İlkel korku sistemi adı verilen bu bilinçsiz tepki vücudun tehlike alarmıdır. İnsanın daha ne olduğunu anlamadan eğilmesini, atlamasını veya donup kalmasını sağlar. Sonra iki karşı tepkiyi meydana getirir. Kork, kaç, panik veya kork, savaş, öfke........
Beyin, tehlikeye evrim sürecinde programlandığı güçler doğrultusunda tepki verir. Beyindeki yapılar ve devreler tarih öncesi ilkel atalarımızdan gelir. Tehdide verilen tepki tamamen iç güdüseldir.. Çoğunlukla da istem dışıdır.Profesörün söylediği şu sözler bir anda kulağımda yankılandı. Geçen sene kalp krizi ve ani ölümlerin artışıyla birlikte okul müdürümüzün ısrarı ve çabasıyla bu konu hakkında bizi bilgilendirmişlerdi.
Şuan yüzüm gerçekten bu renklere bürünüyor olabilir miydi?? Çünkü fazlasıyla korku halindeydim.
Kağan ın bana seslenmesine kadar da donup kalmıştım.
Kapının önünde sırtını duvara dayayıp, beni bekleyen Bora bir anda bakışlarını bana çevirince soğuk terin sırtımdan akıdığını hissettim.
Hemen kapıyı açtım ve çıkmak için dışarı adım attım. Ama Kağan kolumu tutup beni içeri çekti. Endişeli bakışlarımı ona yöneltirken soru sorarcasına bakıyordum. "Bekle "diye fısıldadı ve hızla el frenini çekti.
Sokağın ortasında arabayı durdurmuş kapıyı açmıştım. Bir ayağım dışardaydı. Çıkmaya hazırlanıyordum. Fakat kaskatı kesilen vücudum bunu yapmama izin vermediği gibi istem dışı hareketler sergiliyordu.
Hem dışarı çıksam ne yapıcaktım??
Koşup kaçmak...
Saçmalama ne kaçması çocuk musun??diye beni azarlayan duygusal yanım baya öfkelenmişti.Ne yani hiçbir şey olmamış gibi yanından geçip eve mi gidelim?hiddetle ayaklanan mantığım söylenerek üzerime yürüdü.
Zihnimdeki bu savaş beni çaresiz bırakıyordu. İçimdeki kız üstünü başını yırtıp bir köşe bağıra çığıra ağlarken dışımdaki kız gözlerini bi yere sabitlemiş saatlerdir aynı noktaya bakıyordu.
Ne yapacağımı nasıl hareket etmem gerektiğini bilmiyordum.
Bir anda kapının çarpmasıyla irkildim.Kağan arabadan çıkmış Bora ya doğru gidiyordu. Bora başını öne eğmiş bekliyordu. Bir anda kapı sesiyle başını kaldırdı. Şaşkınlığı yüzüne aniden yayılırken gözleri beni buldu. Elindeki çiçeği merdivene bırakıp ayağa kalktı. Kahverengi gözlerindeki altın rengi hareler alev alev parlıyordu.
Aralarında bir kaç kelimeden oluşan kısa bir diyalog geçti. Ve Bora nın gözleri yine beni buldu.
Kağan ı hızlı bir hareketle önünden çekti ve bana doğru yürümeye başladı. Kalp atışlarım tüm bedenimi sakır sakır titretirken bir hışımla arabadan indim ve tam zıt yönde hızlı adımlarla ilerlemeye başladım.
Arkamdan gelen sesler gittikçe yaklaşıyordu. Kaçamıycaksın diye fısıldayan mantığıma uyarak
Durdum..
Ama arkamı dönmedim. Derin derin nefes alıp kalp atışlarımı yavaşlatmaya çalışıyordum. Hiçbir şey söylemeden geldi ve tam önümde durdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİN İÇİN
ChickLitBirazdan başıma gelecek onca şeyden habersiz gittikçe derinleşen karanlık yolda yürüyorum... Ve bir kaç kahkaha sesi duyuyorum, bir kaç erkek sesi. Yaklaşıyorlar yavaş yavaş...