Bir de ne göreyim??...
Gözlerinden alev püskürterek bize doğru gelen Bora...
Hemen elimi Kağan ın kolundan çektim. İkimiz de donup kalmış, Bora nın bize yaklaşmasını bekliyorduk.
Kağan omuzumdan tuttu ve "Git!"deyip hafifçe itti. Ben gözlerimi Bora dan ayırmadan geri doğru yavaş yavaş ilerlemeye başladım.
Bora bir ara bana bakıp, sonra yine ölümcül bakışlarını Kağan a çevirmişti. Ayağının üzerine gayet rahat bir şekilde basıyordu.
Hızlı adımlarla Kağan ın yanına geldi gerilip bir yumruk geçirdi. Ağzımdan çıkan çığlığa engel olamadım. İlerlemeyi bıraktım. Aksine küçük adımlarla onlara doğru yaklaşıyordum.
Etraf bir anda kalabalıklaştı. Ama kimse müdahale etmiyor film gibi izliyordu.
Bora gerilip bi tane daha geçirince Kağan dengesini sağlamayıp yere düştü. Bir çığlık daha bastıktan sonra kavgayı izleyenlere dönüp
"Ya ayırsanıza.. Bi şey yapın.. Görmüyor musunuz??" Diye bağırdım.
Kimseden çıt çıkmıyor herkes donup kalmış tek bir hareket bile yapmıyordu. Kalabalığın arasından gözlerim Carlos a ilişti..
Ellerini cebine atmış olup biteni izliyor, Bora nın her yumruğunda gözlerini kısıp yüzünü buruşturuyordu. Onun da bu halden hoşlanmadığı kesindi ama neden müdahale etmiyordu??
Hızla yanına koştum. Kolundan tuttum ve salladım"Bi şeyler yapsana birbirlerini öldürmelerini mi bekliyorsun?"
Gözlerini onların üzerinden çekmeden kafasını hafif bana doğru çevirdi. "Ben bi şey yapamam kurallar bunu gerektiriyor."
"Ne kuralı yaa! Öldürecek Kağanı ayırsana şunları!" Kolunu sıkıca tutmuş var gücümle sallıyordum..
Ama tepki vermiyordu.
"Ya bi şey yapsana!"..."Peki o zaman ben yaparım."diye fısıldayıp kolunu bıraktım ve kavgaya doğru yöneldim.
Kolumu sıkıca tuttu ve beni kendine çekti. Yüzümü ona döndüğümde hala kavgayı izliyordu.
"Ya ayır şunları ya da bırak kolumu."diye bağırdım.Beni ciddiye almıyordu ve kolumu git gide daha da fazla sıkmaya başladı. Kolumu kurtarmak için sol elimi kaldırdım ama diğeri gibi o elimde artık Carlos tarafından esir alınmıştı.
Okulun bahçesinde iki kişi öldüresiye dövüşüyordu ama çıt çıkmadığı için öğretmenler ne olduğunu anlamıyordu.
Carlos tan kurtardığım elimle gözüme iliştirdiğim taşı öğretmenler odasının camına firlattım.
Büyük bir gürültüyle kırılan cam Bora nın duraklamasına neden oldu.
Az sonra camdan dışarı uzanan kafayla herkes fısıldaşmaya başladı. Edebiyat öğretmenimiz Şehmus Hoca...
Adı bile duyulduğunda okulu titreten bu öğretmen kaşlarını çatmış masmavi gözlerini Bora ve Kağan a yöneltmişti.
Hoca ya rağmen yumruğunu tekrar havaya kaldıran Bora sinirle soluğunu vererek Kağan ı yakasından tutup kaldırdı. Sonra da dalga geçercesine Kağan ın yakasındaki tozu silkeledi. Ve ellerini cebine atıp ıslık söyleye söyleye kalabalığın arasında kayboldu.
Yerden doğrulmak için hareketlenen Kağan iki kez sendeleyip tekrar yere düşünce hemen yanına koştum ve kolunun altına girerek onu doğrulttum.
Zil çalmış herkes son derse giriyordu. Kağan sağ elinin baş parmağını dudağının kenarına götürüp kanayan yere bastırdı.
Şuan sadece kırmızı görünen gözü onu eve götürene kadar önce mavileşti sonra yeşerdi ve daha sonra da patlıcan gibi morardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİN İÇİN
ChickLitBirazdan başıma gelecek onca şeyden habersiz gittikçe derinleşen karanlık yolda yürüyorum... Ve bir kaç kahkaha sesi duyuyorum, bir kaç erkek sesi. Yaklaşıyorlar yavaş yavaş...