"Ben kıyafetlerimi çıkarmadan uyuyamam ki."
"Yok artık!"
Tamam onu kendime yakın buluyordum. Beni kurtarması annesini kaybetmesi aramızda duygusal bir bağ oluşturmuştu. Ama bu kadar da değil.
Benim yatağımda yatacak üstelikte çıplak!!
Buna tabi ki de izin veremezdim.
Şiddetle ona döndüm. Bana yavrusunu kaybetmiş deve kuşu gibi melül melül bakıyordu.
"Buna izin vereceğimi düşünmüyorsun herhalde??"
"Belki!"diye cevap verdi. Daha sonra sinsi sinsi gülümseyip
"Ya o herifler sana tekrar musallat olursa ve ben, beni yatağına yatırmadığın için sana kızgın olursam, yardım etmezsem nolucak?"dedi.
"Bak ya yüzsüze. Bi de beni tehdit ediyo. İyi madem yat ama sadece bir gün."
Daha ben sözümü bitirmeden o çoktan tişörtünü çıkarmıştı. Yerden aldığım yastığı tekrar ona fırlattım. Yastığı havada yakaladı ve hızlıca yere attı kafamı tutup yüzükoyun ensemden yatağa çekti. Sonra da tam dudağımın üzerine gelip konuşmaya başladı.
"Ştt.. Cici kız ben sert adamımdır. Haraketlerine dikkat et!"dedi ve anlamlandıramadığım bir şekilde dudağıma hızlıca bir öpücük bıraktı.
Ben şaşkınca olduğum yerde kaldım. Ama o çoktan yorganın içine girmişti. Hemen toparlanıp kalktım. "Bu ne şimdi?"
Gülerek yüzüme bakıyordu. "Niye gülüyorsun???
Sana güvenmiyorum. Madem yatağımda yatmak istiyosun, yat o zaman ben şurdaki kanepedeyim bir ihtiyacın olursa seslen" dedim. Ve yan tarafta duran kanepeye geçtim.Dur geçme ben geçerim gibisinden sözler bekliyordum. Fakat öyle olmadı. Döndü arkasını ve uykuya daldı. Yani ben öyle sandım.
Ben de döndüm arkamı ve yattım ama uyuyamıyordum. Saat 4 30 civarlarında bir ses işittim. Hemen Kağan a döndüm. Elini yine saçlarının arasında gezdirerek "Ben susadım yaa" dedi.
Çocuk gibi...
Sert adammışmış...
Ha hayt gülelim...Tek gözümü kapatarak uyuyormuş süsü verdikten sonra "Çocuk musun sen ya?"diye çıkıştım. O ise bana aldırış etmeden saçlarını karıştırmaya devam ediyordu.
Neyse yerimden kalktım ve mutfağa gittim. Bir koca bardak su doldurup geldim. "Bir sorun yoksa ben yatıyorum." dedim.
"Aslına bakarsan bir sorun daha var."arkamı döndüm ve tıslayarak "Yine ne var??"dedim.
"Ne olucak şu senin pembe şirin abajurun beni uyutmuyor ki. Ben karanlığı severim."dedi.
"Hayatta olmaz o sönerse de ben uyuyamam. Benim karanlık fobim var."diye çıkıştım.
"Ya saçmalama söndürelim şunu sen de benim yanıma gel bak hiç korkmazsın."dedi. Ne kadar ısrar etsem de bir türlü kabul ettiremedim. Mecbur yanında yatacaktım.
"Ama şartlarım var sakın uzaklaşma uyurken kolun sürekli değsin bana. Yanımda olduğunu bileyim. Yoksa ağlarım bak. Ha bir de ben yatağa girmeden ışığı söndüreme sakın!"dedim. Beni gülerek dinleyen Kağan
"Peki küçük bebek sen yatağa gir ben öyle kapatcam."
Neyse ki bir noktada anlaşabilmiştik. Yatağa girdim ve Kağan a el işaretiyle ışığı kapatmasını söyledim. O ışığı kapatırken ben de gözlerimi kapattım.
Yavaşça gelip yanıma yattı. Gözlerimi açtığımda ortalık zifiri karanlıktı. Elimi usulca Kağan ın koluna uzattım ve sıkıca tuttum. Güzelce yerine yerleşti. Yatağım fazla geniş değildi. Bu yüzden dip dibeydik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİN İÇİN
ChickLitBirazdan başıma gelecek onca şeyden habersiz gittikçe derinleşen karanlık yolda yürüyorum... Ve bir kaç kahkaha sesi duyuyorum, bir kaç erkek sesi. Yaklaşıyorlar yavaş yavaş...