"Jimin," diye mırıldandı Taehyung. Deri koltukta rahatsızca oturuyordu ve beş dakikada bir kıpırdanıyordu. "sırf ben istedim diye yaptırmak zorunda değilsin."
Jimin, elindeki taslak kağıdına bakarken kafasını kaldırıp gözlerini Taehyung'a çevirdi ve "Ben de istiyorum," dedi ve dudaklarını dizinin dibinde oturan sevgilisinin alnına kondurdu. "yanımda olmadığında bile seni tenimde hissetmek istiyorum."
Taehyung minnettarca gülümserken Dean'in koltuğunun yanına gitti ve deri koltuğa tamamen yayıldı. Sol kolunun iç kısmını dövmeci adama uzatırken hem heyecanlı hem de meraklıydı. Tam olarak istediği gibi olmasını bekliyordu. Dean, Seul'un ünlü dövmecilerinden olduğundan Taehyung çok şüpheli değildi ama yine de her şeyin mükemmel olmasını isterdi. Çünkü konu, Park Jimin'di.
Dirseğinin iç kısmına yapılacak bir yıldız işaretinin içine Jimin'in portresi çizilecekti ve yapılırken yüzü çizilen adam onun sağ elini tutuyor olacaktı. Acımayacağından adı kadar emindi. Jimin'in dövmesi ise, tıpkı Taehyung'un yaptırdığı gibi sol kolunun dirseğinin içinde bir dünya taslağı, dünyanın içinde ufak bir Taehyung portresi olacaktı. Çizgi romanlardaki yüzlere benzemesini, ikisi özellikle istemişti çünkü eğer kendilerine gerçekten çok benzerse bu durum birbirlerini özledikleri zamanlar için zor olabilirdi.
İğnenin tenine girdiğini hissettiğinde gözleri acıyla kapandı ama birden yumuşak eller, sağ elini kapladı ve Jimin'in sıcak dudakları, Taehyung'un bronz, ışıldayan parmaklarında gezindi. Jimin, iğnenin işleyen sesini duydukça uzun parmakları sakince öpüyor ve "Seninleyim." diyordu.
"Her zaman seninle kalacağım."
Zorlu ve öpücüklerle dolu bir yirmi dakikadan sonra dövme sonlanmış ve pis kandan arındırılmıştı. Dean, gülümseyerek eserine bakarken koruyucu kremini sürüp geri kalan tüpü Taehyung'a tutuşturdu.
"Jimin ile birlikte bu kremi bir hafta boyunca kullanmalısınız. Yoksa dövme, zamanla aşınacaktır."
"Peki," diyerek kafasını sallayan Taehyung, az önce oturduğu yerde Jimin'i gördü ve boştaki koluna tutunarak ona bakmaya başladı.
Dean, dövmeyi yapacağı yere odaklanırken "Başlıyorum," dedi ve Jimin'in boynundaki damarlar gittikçe belirginleşmeye başladı. Siyah boya, Jimin narin tenini kızartırken Jimin dudaklarını ısırarak kendini dizginlemeye çalıştı fakat bu şey onu çok acıtmıştı.
Taehyung, sevgilisinin saçlarını okşayarak onu rahatlatmaya çalışıyordu ama Jimin, acıdan dolayı sürekli hareket ediyordu ve Dean'in dikkatini bozuyordu. Kan ter içinde geçen üç dakika sonunda Dean, makinesini kenara bırakıp kafa salladı ve "Yapamıyorum," diye yakındı. "Jimin çok fazla hareket ediyorsun. İşaretleri kaçırıyorum."
Jimin'in terli yüzü solgunlaşırken acıyan koluna baktı ve utançtan Taehyung'a bile dönemedi. Taehyung, Jimin'in utandığını görünce savsak gülümseyişini dünyaya sundu ve elini onun omzuna koyarak "Hey," dedi sakin bir sesle. Boya değiştirmeye diğer odaya giden Dean onları duymuyordu.
"Jimin, dayanabilirsin. Yanındayım."
Jimin, dolu gözlerle ona bakarken kafasını hafifçe aşağı yukarı salladı ve "Biliyorum," dedi ve alnını Taehyung'un alnına yaslarken devam etti. "ama çok acıyor."
Dean, odaya tekrar girdiğinde birbirine fısıldayan çifte baktı, "İkinci kısma başlıyorum," dedi ve Taehyung'a sorarcasına kaşlarını kaldırdı. "Jimin, hazır mısın?"
Taehyung, Jimin bilinmezlik kuyusu içinde kaybolurken dudaklarını onun kulağına değdirdi ve "Bana güven." dedi.
İğne son kez, ince tene acı uygularken Jimin sızlanacak gibi oldu ve Taehyung o an, elindeki her şeyi ortaya koydu.
Dudaklarını Jimin'in dudaklarına bastırdı ve yoğun duygu selini Jimin'in ruhuna göndermeye çalıştı. Bedensel olarak acıya boğulsa da ruhu sanki bir yandan bulutlar içinde kutsanıyordu. Beceriksiz pembeler, vakit kaybetmemeye çalışarak kalın dudakları döverken ikisi de kör olmuş gibi hissediyordu.
Çok yoğun bir ışık hüzmesine bakarken gözlerinin bunu kabul edememesi ve sanki, karanlığa mahkum edilmiş gibi hissediyorlardı. Yaptıkları her hareket, attıkları her adım günah olsa da ikisi de çoktan şeytan ile geri dönülmez bir anlaşma imzalamıştı.
Anlaşmanın adı; aşktı.
Ve kesinlikle yanacaklardı.
Ateş daha şimdiden onları kucaklamış ve kendi çocuğuymuş gibi yakın davranmıştı. Kaçış için çok geç, bağışlanmak için fazla günahkàrlardı.
İkisinin sol kolunda da birer portre tamamlandığında şeytan hınzırca gülümsedi ve şöyle düşündü;
Yasak bir aşk, yine kendisini galip eylemişti.
----------
sizi seviyorum, yorumlarınızı da
yoonkook'u bu hikayeye eklemek istiyordum ama bundan sonra tamamen vmin'e ve bromance'e odaklanacağım için o çifti farklı bir kurguda (daddy!yoongi ve student!kookie) yazacağım, şimdiden ufak spoiler vereyim dedim yeni gelecek hikayeyi >.<
her neyse, şimdi soruyorum acaba istediğiniz başka bir ship var mıdır kkk
(yoonkook, ve vampire!yoonmin gelecek ileride bir de catboy!vmin one-shot gelecek arkadaşımız isteği üzerine! Saranghae:*)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
saxophone :: vmin
FanfictionPark Jimin, yuvarlak okuma gözlüklerini düzeltti ve karşı komşusunun kırmak istediği kapısını açmasını bekledi. Kapıyı elindeki saksofonuyla açan genç adam, karşısındaki tanımadığı komşusuna bakıp o cümleyi söyledi. "Sanırım yanlış geldiniz, buras...