Havalimanına indiklerinde yedi adamda garip bir şekilde kutsanmış hissediyordu. Yavaş adımlarla Amsterdam'ın sokaklarını gezerken Jimin, Taehyung'u kollarının arasına almıştı. Hepsinin yüzünde kimsede görülmeyen bir mutluluk ifadesi vardı ve dışarıdan sadece turist gibi görünseler de aslında amaçları gezmek veya dolaşmak değildi. Daha önemli bir sebepleri vardı.
Evlenmek gibi.
Nehirin yanındaki caddede yürürken Seokjin, sevgilisinin kolundan çıkıp Yoongi ile bir metre mesafeli yürüyen Jungkook'un yanına gidip omzunu omzuna vurdu.
"Pati." dedi elini uzatırken. Jungkook kaşlarını çatarak abisine baktı ama uyum sağlamaktan başka elinden bir şey gelmedi.
Jungkook elini Seokjin'in eline koyarken gülümsedi ve Yoongi'den tarafa bakmadı. Hem utanıyor hem de eğleniyordu. Seokjin, Namjoon ile birlikte gülerken elini tekrar uzattı ve "Kafa." dedi. Jungkook, başını abisinin eline vururken Hoseok da onların kahkaha tufanına katılmıştı.
Yoongi onu izlerken Jungkook'un saçlarını karıştırdı ve kulağına eğildi.
"Böyle bir yönünde var, öyle mi?"
Jungkook kafasını çevirip kızaran yanaklarıyla Yoongi ile göz göze geldi ama aldırmadan onu onaylayarak abilerinin peşinden ilerledi. Bir el, tişörtünün etek kısmından tutup geriye çekerken neredeyse düşüyordu.
"Ne yapıyorsun?" diye sordu Yoongi'ye ve gittikçe uzaklaşan arkadaşlarına baktı.
"Seni kıskanıyorum." dedi Yoongi, kaşlarını kaldırıp göz kırptığında.
"Pislik!"
Jungkook bağırdığında kendini zorlukla adamdan kurtarmıştı. Yoongi onun uzaklaşmasına izin vermeden koluna girdi ve siyah saçlarını çocuğun geniş omuzlarına yaslayıp birlikte yürümelerini sağladı.
"Onlarla takılmak istemiyorum," dedi gayet normal bir şekilde. "seninle şehri gezelim."
Jungkook, kolundaki ellerin etkisiyle kalbinin atış hızının artmasına şaşırken "Tamam." diyebildi ve Namjoon'a bir mesaj bırakıp akşama otele döneceklerini söyledi.
Akşama otele döneceklerinden pek emin değildi.
~
"Hayır," diye çığırdı Taehyung. "bu yaptığınız tamamen saçmalık."
Seokjin gülerken kafasını iki yana salladı ve açıklama yapmaya çalıştı.
"Nikahtan önce çiftler yalnız kalmaz," dedi ve Namjoon'a bakış atarak kıkırdadı. "ayrı ayrı yatacaksınız."
"Kim demiş?" diye diklendi Jimin. Tüyleri diken dike olmuş, sinirinden yerinde duramıyordu.
"Biz dedik." dedi Namjoon ve Jimin'n kolundan tutup sürükleye sürükleye Taehyung'un odasından çıkardı.
"Büyüklerinizi dinlemelisiniz." dedi tekrar koridorda yürürken Jimin'e. "Bizden önce evlenmeniz Seokjin'in moralini yeterince bozdu. Daha fazla kargaşa çıkarmayın."
"Ah hyung," dedi Jimin ve odasının kapısının önünde dikilirken devam etti. "bu gece Taehyung'u Hoseok ile yalnız bırakmanız hiç hoş olmadı. Sinirimi yarın akşam kardeşinizden çıkaracağım."
Namjoon gözlerini devirirken alt perdeden sert bir küfür etti ve Jimin'i odasında bıraktı. Seokjin'i bulup dünyanın felsefe geçmişi hakkında bir şeyler anlatıp bilim-kurgu belgeseli izletmeliydi yoksa evlilik... onlar için bir tabu olarak kalmaya devam edecekti.
Yoongi, pis bir sırıtışla Jungkook'un önüne birayı koyduğunda suratındaki ifadeyi en güzel anlar sergisine eklemek istedi. Karşısındaki çocuk için bir bina inşa etmek istiyordu ama zavallıca projeler çizmekten fazlasını yapamıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
saxophone :: vmin
FanfictionPark Jimin, yuvarlak okuma gözlüklerini düzeltti ve karşı komşusunun kırmak istediği kapısını açmasını bekledi. Kapıyı elindeki saksofonuyla açan genç adam, karşısındaki tanımadığı komşusuna bakıp o cümleyi söyledi. "Sanırım yanlış geldiniz, buras...