Y

4.4K 457 212
                                    

İyi okumalar canlarım, fazla vmin yok ama umarım beğenirsiniz.

Taehyung'un hastaneden çıkışının üzerinden henüz iki gün geçmişti ve Jimin'in ısrarları ile onun evinde kalıyordu. Çift kişilik yatağın sol tarafını sahiplenmişti ve Jimin'in kalbindeki yeri de çoktan dolmuştu. Jimin, yazdıklarını kontrol edip yeni betimlemeler eklerken Taehyung, tüm berelerini Jimin'in evine getirmiş, onları renklerine göre diziyordu. Kapı zili çaldığında ikisi de işini yarım bırakmadı çünkü agresif Yoongi tüm gıcıklığı ile evi işgal ediyordu.

Yoongi, söylene söylene koltuğundan kalkıp kapıyı açarken karşısındaki insanı görmeyi beklemiyordu.

Jungkook, yanağı mosmor olmuş bir şekilde önünde dikiliyordu.

"Oo reşit bey gelmiş," dedi Yoongi, çocuğun dövülmüş olduğunu fark etmeden önce. "geç içeri."

Jungkook, dudaklarını kıvırarak içeri girerken mutsuz ve halsiz hissediyordu. Saniyeler sonra yaralı yanağında sıcak bir el hissetti ve donakaldı.

Yoongi, onu sertçe tutarken kendine hakim olamayıp sendelemişti. Jungkook onun kemikli kollarından kurtulmak için çırpınırken "Bırak," dedi ve dişlerinin arasından akan kanı da saklayamadı. "Taehyung Hyung'a bu gece gelmeyeceğimi söyleyip gideceğim. Telefonlarıma bakmıyor."

Yoongi'nin gözleri kararırken çocuğu kolundan tuttuğu gibi kendi odasına sürükledi ve kapıyı üzerine kilitledi. Jungkook, omuzlarını düşürerek karşısındaki adama bakarken neden kalbinin hızlanmaya başladığını anlamıyordu.

"Hiçbir yere gitmiyorsun." dedi Yoongi, emir verircesine. "Sana pansuman yapacağım ve neler olduğunu anlatacaksın."

"Hayır," dedi Jungkook, şımarıkça davranırken. "sen kim oluyorsun ki?"

"Seni düşünen bir abi." diye cevapladı Yoongi ama bir an için abi kelimesi onun bile midesini bulandırmıştı. Jungkook'u kesinlikle kardeşi olarak görmüyordu.

Jungkook, sinirle tıslarken Yoongi'nin getirdiği sağlık malzemelerine bakıp iç çekti. Bu adam karşısında küçük düşmekten nefret ediyordu. Yoongi, sakin bir şekilde Jungkook'un dizlerinin dibine oturup tentürdiyot ile çocuğun patlamış kaşını silmeye başladı. El hareketleri bir ninni kadar yatıştırıcı ve sakindi yine de Jungkook, dudaklarını dişlerken inlemek zorunda kaldı.

Acıdan mı yoksa karşısında ona bir karış uzaklıkta pansuman yapan adamın seksiliğinden mi çözemiyordu. Yalnızca yandığını hissediyordu. Sanki bedeni kızan bir yağa atılmış, çırpınıyordu. Bir an için Yoongi'nin altında kıvranmak istedi fakat yanağındaki morluğa krem sürmeye başlayan soğuk parmakların etkisiyle gerçek dünyaya döndü.

"Neler olduğunu anlat, hadi." derken Yoongi'nin sesi olduğundan daha kalın çıkıyordu. Jungkook asi rolünü bir kenara bırakıp çaresizliğini gözler önüne sunarak konuşmaya başladı.

"Ben," dedi Jungkook, cesaret kırıntılarını sonuna kadar kullanırken. "dayak yedim."

Yoongi, yara bandını da yapıştırıp geri çekilirken "O anlaşılıyor." dedi ve genç adamın terli saçlarını karıştırdı.

Jungkook, derin nefesler aldığında "Okuldakiler erkeklerden hoşlandığımı öğrendi ve pek iyi karşılanmadı." dedi ve odanın içi birden sessizliğin doğası ile doldu. Yoongi, onu izlediği yerde donup kalmıştı ve dudakları aralanmıştı.

Şaşkınlıkla "Homoseksüel misin?" diye sordu.

Jungkook kafasıyla yavaşça onaylarken utancından yeni toprağa düşmüş bir domates kadar kızarmıştı. Birden aklına gelen fikirle yüzünü buruştururken tereddüt ile konuştu.

"Yalnız kalmaktan hoşlanmayabilirsin," dedi ve yataktan kalkarken kapıyı gösterdi. "en iyisi eve gideyim ben."

Yoongi, genç adamın bileğinden tutup çekerken "Gitme." dedi. Şuan bunu neden dediğini bile bilmiyordu.

"Benimle uyuyabilirsin."

Jungkook'un gözleri sebepsizce dolarken karşısındaki ince, minik adama sıkıca sarıldı. Kolları, kollarını sararken odanın kokusunun menekşe dolduğunu hissediyordu. Parmaklarının altındaki ten çok tanıdıktı ve harikulâde hissettiriyordu.

Bu ikiliyi, kulaklarını kapıya dayamış bir şekilde dinleyen diğer iki şapşal aşık birbirlerine kıkırdarken onlarda sarıldı ve alınlarını rastgele birleştirdi.

"Jimin," diye mırıldandı Taehyung, nefesleri gelgit oluştururken. "evlenelim."

Jimin kahkahalarla gülerken Yoongi'nin odasından uzaklaşmıştı ve kendisiyle beraber deli sevgilisini de sürüklemişti.

"Hollanda'ya gitmemiz gerek." dedi Jimin, kolları hala Taehyung'un beline sarılıydı ama başı, onun omzuna düşmüştü.

Taehyung heyecanlanırken "Gidelim!" dedi ve sanki tüm ömrünü Park Jimin'e emanet etmiş gibi gülümsedi.

Jimin, ona hayran hayran bakarken Taehyung'un saksofon çalmaktan nasırlaşan parmak uçlarını tek tek öptü ve arka cebindeki telefonunu çıkarıp tuş kilidini açtı. Hızlı hareketlerle havayolları sitesine girerken Taehyung, sevgilisinin ne yaptığının farkında değildi. Hepsinin bir şakadan ibaret olduğunu zannediyordu.

Dakikalar sonra salondaki kırmızı koltukta omuz omuza otururken Jimin bilet işlerini halletmiş ve Hollanda'daki devlet dairesine mail atmıştı. Sinsi bir şekilde gülümserken Taehyung'un lavanta kokan saçlarına sıcacık bir öpücük kondurdu.

"Bavulunu topla," dedi ve genç adamın elleriyle kendi ellerini kenetlendirdi. "evleniyoruz."

Taehyung ışık hızında Jimin'e dönerken ufak bir çığlığı ağzından kaçırdı. Saniyeler sonra da dudaklarını müstakbel kocasına emanet etti.

Sanki tüm ömrünü emanet ediyormuş gibi.

----------

Evlendiricem ulan
Böyle fluff hikaye daha önce görülmedi...
Angst yaptım mı çok ağlatıyorum mutlu yapınca da ipler elimden kaçıyor djdkjd
Fazla yoonkook vardı, beğenmeyenlerden özür dilerim...

Her neyse moralim acayip bozuktu aslında belli etmesem de çünkü ben de İzmir'deyim ve...iyi hissetmiyorum sadece.
Allah rahmet eylesin.

Yorum istiyorum, çünkü hikayenin bitmesine çok az kaldı, sizi seviyorum♡

saxophone :: vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin