Gone

2.1K 174 26
                                    

Hoseok rehberden istemeyerek numarayı çevirdiğinde, Jun iyice zıvanadan çıkmıştı.

"Ne var baş belası?"

"Elkie! Berbat durumdayım!"

"Hey, bebek sesi mi o?"

"Ağlıyor ve-"

"Seni duyamıyorum! Başka odaya geç!"

"Olmaz peşimden geliyor."

"O zaman kapıyı kapat, bunu da ben mi söyleyeyim?!"

"Elini kıstırırsam?"

"Dikkatli ol o zaman!"

"Bir saniye."

Başka bir odaya kaçan Hoseok irtibatı tekrar kurdu.

"Buradayım."

"Sorun ne?"

"Sorun Jun. Sürekli ağlıyor ve-"

"Jun kim?"

"Önemli olan bu mu sence?! Bir bebek!"

"Eee?"

"Tanıdığım,hayır yani bir bebeğin dilinden anlayabilecek tek tanıdığım kız sensin Elkie. Buraya gel ve ne yapabileceğine bir bak lütfen?"

"Konu sen olsaydın bir adım bile atmazdım ancak konu bir bebek olduğu için arkadaş buluşmamı iptal ediyorum. Yarım saate gelirim."

"Teşekkürler."

Hoseok telefonu kapattı.

Sabahtan beri yüksek ateşi olan çocuk huysuzluğun nirvanasıydı.

Sürekli Hoseok'un elini ağzına götürüyor ve mütemadiyen ağlıyordu.

Önce ayıcığını istemiş, Hoseok uzattığında ayıcığı döverek ağlamıştı.

Daha sonra takla atarak çığlık atmaya başlamıştı. Tanrım tam bir pandaydı!

Bunlar olduktan sonra kucak istemiş, Hoseok onu kucağına aldığında ise babasının göğsünü tekmeleyerek ağlamaya devam etmişti.

En sonunda pes eden Hoseok onu halının üzerinde kendi kaderine terk etmişti. Ağlayan çocuk halıda yuvarlanıyordu.

Kapı çalınca Hoseok hemen kapıya koştu.

Kapıyı açınca Elkie içeri girdi ve montunu çıkarıp astı.
"Dışarısı buz gibi. Camı kapat istersen."

Kızın üstünde dizlerinin altında biten yün bir elbise vardı. Uzun kollu, füme rengiydi.

Evi ezbere biliyormuş gibi kendisi için bir terlik alıp ağlayan bebeğe ilerledi.

"Ateşi var. Ölçtün mü?"

"Hayır." Hoseok ilgisiz babanın tekiydi.

"Ateş ölçeri getir."

Hoseok bebeğin çantasını karıştırdı. Neyse ki gizemli anne bir yere ateş ölçer sıkıştırmıştı.

Elkie önce bebeğin ateşine baktı. Sonra ağzını açıp içine baktı.
Gülümseyip Hoseok'a baktı.

"Bir şeyleri ısırmaya çalışıyor mu?"

"Parmaklarım sayılır mı?"

"Telaş yapılacak bir şey yok Hoseok. Sadece diş çıkarıyor. Bak!"

Hoseok hemen koşup bebeğin ağzını açan Elkie'ye baktı. Sonra bebeğin ağzına çevirdi gözlerini.

Gerçekten damağında, sol üst dişinin geldiğini belirten bir beyazlık vardı.

Hoseok birden çok duygulanmıştı. Neden bilinmez ancak Jun gözlerinin önünde bir büyüme belirtisi daha göstermişti ve bu adamı duygulandırmıştı.

Elkie'nin talimatıyla evde çocuklara uygun bir ateş şurubu bulduktan sonra, bebek sakinleşmiş, beşiğinde mayışmıştı. O uyuduktan sonra Hoseok salona, Elkie'nin yanına döndü.

Kendine ve kıza içecek bir şeyler verdi.

"Dökül bakalım Hoseok. Bebek kim?"

Hoseok iç çekti. "Onu daha yeni kapının önünde buldum. Annesi bir not ve bir çanta ile onu buraya bırakmış. Baştan çocuğun benim olduğuna inanmadım,annesini araştırdım,test yaptırdım. Annesini tespit ettik ama kadın ismini değiştirmiş olmalı ki ne bir bilgi var ne de bir aşinalık.

Ve annesini tespit eden test babayı da test etti. Bendim. Jun gerçekten benim oğlumdu. Ama onu göndereceğim."

"Ne?"

"Ben aile babası değilim Elkie. Jun'a hakettiği sevgi dolu yuvayı veremem. Düzensiz hayatımı bırakamam. İçkiden, hovardalıktan vazgeçemem. O yüzden ona bir aile bulacağım. Gerçekten onu sevecek, ona düzgün bir hayat verecek bir aile. Ve ona bir anne verebilecek bir aile."

Elkie iç çekti. "Seni çok tanımasam da hayatımda gördüğüm en berbat Babasın."

"Farkındayım. Ama başka şansım yok Elkie."

"Çevrem geniş. Ona aile bakarım. Jun gibi bir bebeği senin gibi alkolik ve kadın düşkünü birine bırakmayı istemem."

"Atladığın noktayı hatırlatayım, ben onun babasıyım."

"Bu berbat olduğun gerçeğini değiştirmez."

Hoseok elini sallayınca bardağındaki buzlar tıkırdadı. "Haklısın. Sen niye bara geldin? O ortamların insanı olmadığın bariz."

Elkie Hoseok'un konuyu değiştirmesine karşı çıkmadan cevapladı. "Değilim zaten. Sevgilim için gelmiştim. Ayrıldık."

"En doğrusunu yapmışsın. "

Kız elini alayla Hoseok'a salladı. "Ama ben senin için aynısını söyleyemeyeceğim."

Hoseok ona söylenenlere elbet kızıyordu. Ama öyle haksızdı ki bir yerde sesini çıkaramıyordu.

Bir süre konuşmadılar. Elkie ayaklandı.

"Ben artık gideyim. Ateşi aşırı yükselirse yine telefon et ya da direk hastaneye git beni ara oraya gelirim. Jun'a iyi bak."

Paltosunu giydi kız. Hoseok onun hafif yaşarmış gözlerini anlamlandıramadı.

Yavaşça kapıyı çekti Elkie. Hoseok ise düşünmeye koyuldu.

Bebek gittikçe kendine bağlanıyordu.

Son günlerde Hoseok'un göğsünde, kalp atışlarını dinleyerek uyuyordu. Sadece bu avutuyordu onu.

Birden, ağlayarak uyanan bebeği kucakladı. Onunla biraz ağladı. Saçlarını öptü. Ellerini sıktı. Sonra Namjoon'u aradı.

"Namjoon. Benim Hoseok. Gel al onu. Lütfen gel ve al."

Oh!Baby || Jung Hoseok ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin