Don't Go

2.2K 175 133
                                    

Hoseok sıkıntıyla nefes verdi. Dur durak bilmeyen, poposundaki koca bezi de her yere sürükleyen "emekleyen facia" her yerdeydi.

Bulduğu alçak şeylere tutunarak yavaşça yükseliyor, elini uzattığı her şeyi karıştırıyor, sonra poposunu sallayarak Hoseok'tan takdir bekliyordu.

Her şey bu kadar kolay olmamıştı tabi ki.

Onu aldığı günler huysuzdu bebek. Yalnız yetişkin bir insanın bilincinin el vereceği ölçüde tavır koymuştu babasına. Özellikle de geceleri.

Hoseok onu uyuttuktan sonra uyumak için yanına yattığında sıkıntı yoktu ancak sarılırsa anında uyanıyordu.

Sonra işin yoksa bebeği sakinleştir.

Yavaş yavaş affetmişti ama, ikna olmuştu artık onu bırakmayacağına.

Namjoon ile yeniden konuşmaya başlayalı ise bir hafta olmuştu.
Namjoon "bu velet olmasa, yüzüne bakmam senin." dese de biliyordu Hoseok, arkadaşlık öyle kolay silinmiyordu.

Bir de Elkie vardı tabi. Hala deli gibi didişseler de aralarındaki elektriğin ikisi de farkındaydı ve akıma ilk kapılanın hangisi olacağı henüz meçhuldü.

Kız sık sık geliyor, Hoseok Jun'la başa çıkamıyorsa severek Jun'un iplerini eline alıyordu.

Jun her yönden mükemmel bir bebekti. Herkese kendini sevdirmiş, Hoseok'u ise deli gibi kendine bağlamıştı.

Babasının kredi kartlarını tekrardan açmasıyla derin nefes almıştı Hoseok. Sanki oğluyla geçireceği zamanlar yetmezmiş gibiydi. O yüzden işe gitmek zulümdü. Ama babası yine kartlarını aktifleştirmişti.

"Yah velet! Her şeyi dağıttın zaten. Yeter."

Arkasına baktı. Poposunu salladı. Dudakları titremişti. Ağlayacak gibi bir hal aldıktan sonra bastı çığlığı.
"Oh! Hayır Jun,hayır. Özür dilerim bebeğim!"

Hoseok bebeği kucakladı. O sırada çalan kapıya koşturdu.

"Elkie! Hoşgeldin."

Jun kıza uzandı. Hoseok memnuniyetle Jun'u Elkie'ye bırakırken kızı içeri aldı.

"Bıkmış gibisin?"

"İnsan hayatından nası bıkar? Sadece beni biraz yoruyor o kadar."

"İntikam alıyor bence."

"İntikam için fazla küçük değil mi? Seni kinci velet!"

Bebek masumca bakıyordu.
"Ah sakın Hoseok. Biliyorsun sadece masum taklidi yapıyor. Hoseok, hayır, Ho- Ah."

Hoseok çoktan bebeği kucaklamıştı bile. Elkie onaylamaz bir bakış attı.
"Sana her istediğini böyle yaptırabileceği mesajını verdiğin için kutlarım."

"Sen bana böyle baksan senin de her istediğini yaparım Elkie, iş bakışta bitiyor."

Elkie bir kahkaha attıktan sonra kendini koltuğa attı.

O sırada koltukta hışırdayan şeyi eline aldı.

"Bu ne böyl- Hadi ama Hoseok! Fisher Price'dan ne sipariş ettin de sana 3000$'a mal oldu?! Hoseok bu ne?! Hoseok bu fiş gerçek mi? Hoseok konuşup yürüyebilen gerçek altın kaplamalı ayıyı alırken ne düşünüyordun??!"

"Şey... Hepsi Jun için."

"Fisher Price'dan kendine bir şey alman saçma olur zaten onu görebiliyorum ama aldıkların çok saçma!"

"Hepsi gerekli onların!"

"Ah evet eminim 300$ olan müzik çalan biberonu almasan Jun eksik bir çocukluk geçirecekti."

Oh!Baby || Jung Hoseok ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin