HUZUR EVİNDE BİR GÜN

13 3 5
                                    

Öncelikle hepinize merhabalar ponçiklerimmm. Bölümü bıkmadan usanmadan ZeyNep049342 biricik meleğimi ithaf ediyorum. Neyse size iyi okumalar.
*****************************
Gecenin bilmem kaçıydı. Ben ise yatağın ortasına beyaz tavşanlı pijamalarımı giyip, ağlamaktan gözlerim şişmiş ve dudaklarım kızarmış şekilde oturuyordum.

Birden kapı açıldı. Hassiktir. Korkumdan gür bir çığlık atıp,yataktan neredeyse kafam duvara gelecek şekilde 2,5 metre sıçradım amq. Kim bu beni korkudan altıma sıçırtan şahıs. Yatağımın hemen yanında bulunan mini dolabın 1.çekmecesine elimi attım ve orta boy el fenerin dokunduğumu anladığımda ise sırıtıp beni buracıkta korkudan altıma sıçırtan şahısa çevirdim ve fenerin ışığını açtım.

Karşımda sadece altında siyah bir şort giymiş ve saçları dağılmış (yalnız saçları dağınık iken daha tatlı idi.)  bi adet Göktuğ ile karşılaştım. Bana gözlerindeki pişmanlıkla bakıyordu. Ben ise sadece gözlerine derince ve duygu dolu bakışlarımı yönelttim. Onu affetmeyecektim. Yani bir veya iki günlüğüne. O buna dayanamadı ve   yatağa doğru yaklaşmaya başladı. Yatağa girip kalın ve rahat olan beyaz yorganı üstüne çekti.

Beni beklenmedik bir anda belimden tutunca dudaklarımdan istemsizce bir çığlık kaçmıştı ama ben o çığlığı durdurabilmiştim. Beni yanına çekip kafamı göğsüme koydu. Kollarımı da tuttu ve sıcacık yorganı benim de üstüme örttü.

Ben ona öylece bakıyordum. O ise kulağıma eğildi ve şunları dedi:

"Sevdiğim kadın da bana küserse ben daha fazla yaşayamam ki. Sensiz o şirket bomboş oldu yine." Dedikten sonra sağ elimi kalbinin üstüne koyarak şunları fısıldadı:

"Bu  kalp duruncaya kadar sen benimsin. Ve sonsuza kadar da öyle kalacak. Sadece benimsin. Seni elimden kaybedersem yaşama anlamını da yitirmiş olurum ve ben de intihar ederim." Dedi. Bunları dedikten sonra o da,ben de daha fazla dayanamayarak ikimiz de uykunun kollarına kendimize teslim ettik.
***********************************
Sabahleyin yanımdaki Göktuğ yoktu. Bugün huzur evine Nazlı ile gidecektim. Dün ona mesaj attım ve Savaş da ona katılması şartıyla gelebileceğini söyledi.  Ben de kabul ettim. Bu arada çişim geldi mk. Banyoya girip rutinciklerimi yerine getirdim. İçeri girdim ve dolabının karşısına geçtim. Dolabın önünde iki kış mevsimini bitirdikten sonra şunları giymekten karar verdim. Bugünler son iyi güneşli günlermiş. Hava tahminleri öyle diyor en azından. Seçtiğim kıyafetleri aldım.

Bence oldukça hoş bir kombindi. Üstüme siyah güzel bir hırka geçirdikten sonra hazırdım.  Makyaj masamın karşısına geçtim ve bordo  ruj,hafif kuyruklu bir eyeliner çektikten sonra saçlarımı düzleştirdim. Çift kolye,üç eklem yüzüğü ile de hazırdım.Çantanın içine telefonumu,kulaklığımı,anahtarı  ve biraz para koyduktan sonra merdivenlerden aşağı inmeye başladım. Göktuğ ortalıklarda yoktu.

Omuz silktim. Karnımdan guruldamalar (Yazar notu: Az kalsın Van depremi oluyor zannettim amq.) gelince mutfağa yöneldim. Buzdolabında bir not ve donatılmış bir masa ile karşılaştım. Hayal mi görüyorum diye kendimi çimdikledim bile. Moraracak amq. Neyse. Masaya göz attım. Patates kızartması,kızartılmış sosis,simit ve poğaça gibi yiyecekler vardı. (Çatlak yazar notu: Yazarken ağzımın suyu akıyordu mq.) Notu elime alıp okudum.

"Meleğim ben şirkete gidiyorum. Savaş bana  bugün huzurevine gideceğini söyledi. Kahvaltıyı yapıp çık. Hizmetçiler gelir öğle ikiye doğru.  Sana da günün sonunda kendimi affetirebilmek için büyük bir hediye var." Ay acaba hediyesi neydi??

Kahvaltımı ettim ve Nazlı'yı aradım. İki sokak ötede Doğa Kafede  (Öyle bir yer yok. Yazar sallamasyon yaptı çaktırmayın sjsjsj.) beklediğini söyledi.

Defne Ve HayatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin