İntikam Yeminleri

2.1K 68 3
                                    

İzmir'e geleli 7 koca yılı geride bıraktık. Ülkemizden zorla gönderilip yerleştiğimiz güzel şehir İzmir. Burada kurmaya çalıştığımız hayat zorlu geçti. Annemin sadece hemşirelikten kazandığı para evi geçindirmeye zar zor yetiyordu, bize de genelde annemin gururunu incitmemeye çalışarak, Miralaylığa yükselen ikinci babam Tevfik Amca baktı. Bu 7 yılda çok şey değişti. Hepimiz büyüdük, büyümesine de huzurlu halimizden eser kalmadı. Babamın şehit düştüğüne inanmayan bir annem, hastalıklarla boğuşan bir babaannem, nerede olduğunu çoğu zaman bilemediğimiz Ali Kemal ve kendini süse, zengin bir koca bulmaya ayıran bir Yıldız.

Bana gelince, babamın yolunda gitmeye and içtim, vatanına sadakatini,sevgisini yaymaya çalıştım, çalışıyorum... Benimle aynı yolda yürüyen yoldaşlar edindim. Bu yoldaşlarla, millete vatanseverliği aşılamaya öncülük etmeye karar verdik. Birileri bunu yapmalıydı. Daha çok insana ulaşacağımızı düşünerek bir gazete kurduk. Belki el altından dağıtıyorduk gazetemizi lakin yanımızda olan insanların olduğunu da biliyorduk....

Vatanseverliğine güvendiğim abim gibi sevdiğim Hasan Tahsin'le birlikte çalışıyordum. Bundan büyük gurur ve mutluluk olamazdı. Kalemini o kadar güzel kullanıyordu ki, en bayrak sevgisini unutmuş insana bile, tekrar vatan aşkını aşılabilirdi. En çok güvendiğim insandı bu adam.

Yunanlıların İzmir'e ayak basacağını haberini aldığımızda herkes gibi bizde oraya gitmeye karar verdik. Kordon, hınca hınc doluydu. Kalabalığın içinden denizden süzülen Yunan bayraklı gemilerin yaklaşmasını izlemek çok ağır geliyordu. "Bir şeyler yapmalıyız" ama ne diye düşünürken, Hasan Tahsin limana yanaşan gemiye tabancasını doğrulttuğunu gördüm ve ardından iki el ateş ettiğini. Kalabalıkta çığlıklar yükselirken birden Yunan üniformasıyla gençten bir çocuk, elindeki silahla Hasan Tahsin'i vurdu. Hemde gözünü hiç kırpmadan, onun için normal bir olaymış gibi... Bu askeri hafızama aldım ve onu bir daha unutmamaya yemin ettim. Gün gelecek Hasan Tahsin'in öcünü alacağım! Hasan abi de toprağında rahat uyuyacak.

Hasan Tahsin'in hareketsiz bedeni içimi çok acıttı. Ağlamamalıydım, o bir şehitti. Vatanı için, ölmeyi göze almış cesur bir adamdı. O benim abimdi. Şehitler için gözyaşı dökülmezdi. Düşmana karşı hele ki o askere karşı öfkemin artması vücudumun her yerinde intikam sinyalleri veriyordu. Hasan abinin ölü bedeninin yanından bir hamlede kalktım. Biliyordum komutanları bu ölümle övünecek, konuşma yapacak ama hiç bir zaman bu gencecik abimin Hasan Tahsin'in adını bilmeyecekti.

Toplanma yerlerinde düzenledikleri şenlik gittikçe kalabalıklaşıyordu. Hasan Abi'nin soğuk bedeninin yanından aldığım tabancayı gizlice pardesümün içine soktum. İntikamı alınmalıydı ve bunu yapan kişi ben olmalıydım. Kalabalığın arasına girdim. Komutanın yanında, katil duruyordu. Hangisini vuracağıma karar veremiyordum lakin yine de tabancayı kaldırdığım sırada Ali Kemal'in yanıma gelmesiyle duraksadım.

"Ne yapıyorsun sen?"

"Hasan Tahsin vuruldu. Bben de.."

"Sende onun intikamını mı alacaksın? Ver şunu bana!"

Ali Kemal bir hamlede elimden silahı aldı. O sırada fark edildik. Korkmaya başladım. Lakin tabanca benim elimde değil, abimdeydi. Benim yüzümden ona ceza vereceklerdi.

"Sisilah benim, onun bi"

"Saçmalama! Beni korumaya çalışıyor. Onun suçu yok"

"Elindeki silahi hemen yere at ve ellerini basinin üstüne koy! Erler tutuklayin!"
Bu sözleri söyleyen kişi yine o katildi. Yine karşıma çıkmıştı, öfkem, abime olan üzüntünün önüne geçmişti. Gözlerimin dolmasına engel olamadan ona bakıyordum. Benim gibi oda, benim yüzümü unutmamalıydı. Çünkü sonu benim elimden olacaktı. Oda gözlerini ayırmadan bana bakıyor, sanki beni hatırlamaya çalışıyor gibiydi. Her yerde bu askeri görmek zorunda kalmamak, öfkemi alevlendiriyordu. Yüzümü buruşturup Ali Kemal'e döndüm. İki asker Ali Kemal'i alıp gittiler.

"Ali Kemal'e ne yapacaklardı.ü? Sadece tutuklu mu kalacaktı, yoksa onu infaz mı edecekler. "Bu düşünceler içimi kemiriyor. Bu vicdanla nasıl yaşarım. Hasan Tahsin'den sonra bir abimi daha kaybedemem, hem de benim yüzümden. Gözlerimden süzülen yaşları kimse görmemeliydi. Ama buna engel olamıyordum. Ara sokakları kullanarak ilerlemeye koyuldum.Artık ağlıyordum, bana bakan insanlardan bunu gizlemeye çalışıyordum ama yapamıyordum. Arkamdan bir ses...

"Hilal, annecim ne oldu?"

Anneme sarıldım ve sadece abimi götürdüklerini söyleyebildim. Birlikte tekrar Kordon'a döndük. Döndüğümüzde Ali Kemal'in gözleri bağlı bir şekilde infazı bekleniyordu. Kalabalığı yarıp buna engel olmak için annemle öne atıldığımda infazı yapan kişiyi gördüm...

Baba....

YARIM  (HiLeon)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin