Yüzüme vuran güneşin, tenimi ısıtan sıcaklığıyla gözlerimi açtım. Bu gün hava ne kadar da güzeldi. Dün geceki tartışmadan sonra odama çıkıp hemen uyumuştum. Benden sonra ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu. Acaba ne konuşmuşlardı? Albay Cevdet ne düşünmüştü? Üzülmüş müydü? Hiç sanmıyorum.
Ben bunları düşünürken Vasili'in bağırmasını işittim. Sabah, sabah ne oluyordu? Yoksa bizimle ilgili sorunları mı vardı? Türkler canını mı yakmıştı. İçimdeki heyecanı bastıramayarak, odadan çıktım.
"Sen kim oluyorsun da, benim emrim olmadan bir askerimi öldürüyorsun?"
"Hak etti.!"
"Hak etti oyle mi? Buna sen mi karar veriyorsun Teğmen?"
"Sizin de bu olayla ilgili bilginiz vardı. Lakin bir sey yapmamayi tercih ettiniz."
"Bir kaç asker, kizlarla gönül eğlendirdiler diye cezalandirilmasi mi gerekiyordu?"
"Peki ya siz söyleyin Komutanim, o gencecik kizlarin irzlarina geçmeleri cezasiz mi kalmaliydi?"
Duyduklarım beni şaşırtmıştı. Teğmen, o kıza tecavüz eden askeri cezalandırmış ve bundan zerre pişman olmamıştı. Üstelik babasının karşına geçip, ona kafa tutuyordu. Bu Teğmen'e ne olmuştu böyle... İçeride Vasili'in sesi yükselirken, Teğmen'in sesi gururlu bir şekilde çıkıyordu.
"Çik çabuk burdan, seni görmek istemiyorum. Bugün Albay Cevdet'le birlikte araziye çikacaksin!"
"Emredersiniz."
Kapı açılırken bir adım geri çıktım. Yüzünü bana dönen Teğmen şaşırmışa benziyordu.
"Küzük Hanim, sizin burda ne isiniz var?"
"Bağrışmaları duyunca, merak ettim."
"Belli oluyor, üzerinizdeki geceliği çikarmayi bile düşünmenizi engellemis. Hatta esarbinizi bile takmamissiniz"
"Ben şey..."
Sırıttı ve"Ben görmemis gibi yapacağim merak etmeyin." Gözlerinde muzur bir ifade vardı.
" Teşekkür ederim."
"Bunun icin tesekkür etmenise lüzüm yok."
"Ona değil, yani ben duydum ki... Siz..." Yüzündeki ifade değişerek yerini ciddiyet aldı.
"Ben doğru olani yaptim Küzük Hanim, simdi sizi kimse böyle görmeden üzerinizi değistirseniz iyi olacak." Selam verdi. Başımla karşılık verdim ve usulca yanımdan uzaklaştı.
Yerimden kıpırdayamıyordum. Yüzümde kocaman bir tebessüm belirdi. Sanki o kızın öcü alınmıştı. Artık yattığı yerde rahat uyuyabilirdi. Bu kadar çabuk beklemiyordum, hele ki Teğmen'den hiç...
***
Hastanede rutin olarak yaptığım yaralı kontrolünden sonra Andreas'ın yanına gittim. Dün kızın intiharından sonra onu hiç görmemiştim. Yanına gittiğimde,
"Kabul ediyorum, her seyi anlatacağim."
Her şeyden kastı, Menemen'e giden askerlerden biri olan Andreas, orada yaptıklarını bir yabancı gazeteye anlatacaktı. Buna Mehmet'le birlikte karar vermiştik. Yunanlıların kötü yüzünü gün yüzüne çıkarmak için. Lakin Andreas'ın tek bir isteği vardı. Onu İzmir'den çıkartmak. Bunun da mümkün olması için Atina'ya giden gemiye bindirebilmekti.O gemiye binebilmesi için Vasili'nin mührü gerekiyordu. Bunu da yalnız ben yapabilirdim. Çünkü onunla aynı evde yaşıyordum. Bu tehlikeli bir işti. Ama söz verilmişti bir kere. Bu güzel haberi verebilmem için Mehmet'i bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARIM (HiLeon)
FanfictionHerkes gibi benim de yakıştırdığım Hilal&Leon'dan esinlenerek kurgulanmıştır. İyi okumalar...