YARIM (HiLeon)

Sıcak Temas

Burası çok soğuktu. Annemin verdiği şal pek işe yarıyor gibi değildi. Ona rağmen hala üşüyordum. Kalbim yangın yeriyken, vücudum üşüyordu. Ne kadar garip değil mi? Daha önce böyle bir durumda oldum mu? Hiç bilmiyorum. Belki de bu kadar soğukla karşılaşmadığım içindir. Ama ne zaman Teğmen'i düşünsem yahut karşımda görsem kalbimin hızla atmasına, iliklerime kadar sıcağı hissetmeme rağmen, şuan karşımda olmadığı için üşüyordum. Onun beni düşünme ihtimali bile ısınmama yetiyordu. Lakin kaldığım nezarete yaklaşan ayak seslerini işitince gelenin Teğmen olma ihtimaline karşı yine o hızlı atışa yenik düştüm. Gelen o değildi. Hem neden gelsindi?

Vasili yavaş yavaş yanıma yaklaştı. Etrafını inceliyordu. Niye sen geldin de oğlun...
"Nezarethaneler soğuk olur. Yemekleri çamur. Suyuda zehir gibi olur. Küçük hanım bende bir babayım. Bir çocuğun bunları yaşamasına yüreğim razı gelir mi." Bir çırpıda tane tane söylemişti. Ne yapmaya çalışıyordu? Bunu bilmediğimi mi? Korkutmaya çalıştığı belliydi. Ama ben yılmayacaktım. Yılmamalıydım...

Eliyle kapıdaki zabite işaret yaptı.  Zabit, elinde bir battaniyeyle içeri girdi. Vasili battaniyeyi alıp üzerimi örtmeye yeltendi lakin ben başka tarafa bakıp müsade etmedim. Gerek yoktu. Ondan gelecek bir yardımı bile istemiyordum. Hayatta en nefret ettiğim kişi o olabilirdi. Yanıma gelmesi ve konuşması bu fikrimden vazgeçeceğimi düşünüyorsa yanılıyordu.

"Eğer konuşursanız, üşümenize gerek kalmayacak." Dedi ve yan tabureye oturdu.
Bu adam beni ne sanıyordu? Gerçekten bilsem, her şeyi söyleyeceğimi mi düşünüyordu? Hürriyet için, vatan için ölmeye razı geleceğimi bilmiyor olamazdı. "Hangarın planını nerde buldunuz. Başınızda kim var. Bu işi size kim yaptırdı"

Hah! Gerçekten söyleyeceğimi düşünüyor... Artık buna bir son vermeliyim...Annemin verdiği şalı üzerimden attım ve dik oturdum. Artık içmde tutamayacaktım. Suskunluğumdan dolayı üzerime geliyordu. Buna müsade etmeyecektim...
"Siz konuşun komutan. O hangarda kaç tane top sakladınız? Sakladığınız toplarla Anadolu da nereyi istila edecektiniz?  Sizin işgalinizi durduracaksa dilerim her  gün hangar daha patlar."

Bunları bir çırpıda ve inanarak söylemiştim. Ülkemi, milletimi çok seviyordum. Onlara dil uzatacak ya da canını acıtacak bir durum mevzu bahis ise buna karşı çıktım bu zamana kadar, bu kodes beni yıldıramayacaktı...

"Diliniz bu vaziyette bile sivri.  Size hayran olmamak elde değil Hilal. Hakkınızı vermeliyim. Canınızın da mı kıymeti yok. Bu suçun cezası idam."
Korkutmaya çalışıyordu beni... Ölümle. Ne kadar komik olabiliyordu bu adam böyle... Hem hayran oldum diyor ama daha beni tanımıyordu. Ona güzel bir cevap vermeliydim. Belki de Teğmen gibi o da Edebiyattan anlayabilirdi. Belki de onların ezberletilmesi bir nevi görevdi. O halde...

"Din için, devlet için, can çekişen millet için azmi hayir mi olurmuş bu çürükten kafesi. Namık Kemal'i bilir misin?" Cevabını içtenlikle bekliyordum. Lütfen bilmesin... Babası gibi biri olmadığına bir kez daha inanayım. Sadece Edebiyat sevdiği için okuduğunu...

"Bu kadar edebiyat kafi. Hakikatlere gelelim."Zabite dönüp elini uzattı. Zabit elinde bir halatla içeri girdi.
"Bu urganı görüyor musunuz?  Şimdi size olacakları anlatayım. Bunu boynunuza göre ayarlayacağız... Boyunuz göre de tabi... Meydan da bir dar ağacı kurulacak.  Smyrni 'nin tam göbeğine. Herkes sizi görebilsin diye. Meydanı geçip, dar ağacına yürüyeceksiniz.  Anneniz, kız kardeşiniz, nineniz abiniz. Hepsi orada olacaklar. Hepsinin gözü önünde tırmanacaksınız dar ağcına. Urganı boynunuza geçirecek Cevdet. Annenizin yüreği bir ihtimal dayanır. Peki babaanneniz? Zavallı kadın... Derken son sözlerini soracağız. Beyhude bir vaaz vereceksin belki. Kimse alkışlamayacak. Çünkü herkes sana acımakla meşgul olacak. Sonra ben emri vereceğm. Altından yer çekilecek. Bacakların havada asılı kalacak.  Ve o narin boynun çıt diye kırılıverecek. Bir kaç saniye bedenin kıpırdanacak. Lakin sonra kıpırtı kalmayacak. Sessizlik ebedi bir sessizlik içine çökecek. Bir genç kız daha bir izdivaç bile yaşamadan, anne bile olmadan bir hiç uğruna canından olacak."