3.5: "Hazırlıklar&Düğün Bohçası"

45.4K 1.8K 366
                                    

(Bölüm 31 Aralık 2016/ 00.03 tarihinde yayımlanmıştır.)

Elvin DURU'dan

Yılmıştım.

Bitmiştim.

Tükenmiştim be!

Ben yoruldum hayat, gelme üstüme günleri yaşıyordum.

Okulu bitirip mezun olmama 1 ay kalmıştı, okul 2. Si olarak bitiriyordum.

Acarların ve bizim şirket mimarlarımızla ek ev projesini tamamlamıştık.

Böylece hem sabah kahvaltılarından ve aileden kopmamış olacak, hem de gün içinde vaktimizi kendi evimizde geçirmiş olacaktık. Tartışsak da, gülsek de kendimiz bilecektik. Asıl aile olan biz ikimiz kalacaktık.

Evin inşaatı bir kenara dursun, sürekli bir şeylere koşturuyorduk.

Daha doğrusu koşturuyordum.

Acar 2 yüzük vererek kendini Kanuni, beni de Pargalı İbrahim ilan etmiş olacak ki tüm işleri neredeyse ben yapıyordum.

Düğün pastası.

Düğündeki masaların düzeni.

Düğünde gelecek makyöz ve kuaför.

Gelinlik. Ayakkabı.

Damatlık. (Evet bunu da ben yapıyordum ve hiçbir şey beğenmiyordu.)

Çalacak şarkı. (ki buna da kareografi oluşturulmuş, her gün çalışılmaktaydı.)

Ev hazır olunca kullanılacak mobilyalar, eşyalar... Duvar renkleri, aksesuarlar...

Yiyecekler, içecekler...

Masada kullanılan örtünün fabrikasına kadar sövmüşlüğüm doğruydu.

Ayağımdaki alçı dün çıkmıştı. Ve alçının sebebi de Acar'ın pes oynarken hızını alamayıp üstüme düşmesi sonucu neredeyse koltuğun tamamı altında kalan ayağımdı.

Şuraya bütün bu işlere koltuk değnekleriyle koşturan bir Elvin çizelim.

Sana da selam olsun koca yürekli kadın!

1 temmuz düğünümüzdü. Bunun kararını da Acarla, düğün tarihine dair gördüğümüz benzer rüyalar sonucunda almıştık. O temmuz olacağını görmüştü, ben de bütün rüya boyunca sürekli bir sayısını.

Bugün ise günlerden 17 Mayıstı. Şimdi de düğün bohçasıyla uğraşacaktık. Filiz teyzeyle gidecektim.

Annem olmaması zaten beni hep eksik bırakırken, yengemin de yurtdışına gitmesiyle bu durumda yapayalnız kalmıştım. Annesizlik kötüydü. İnsanı hep eksik bırakıyordu bir şekilde işte.

Saçlarıma bordo bir bandana taktıktan sonra, rahat gezmek için giydiğim kot tulum ve tişörtü son kez düzelterek makyaj masama yöneldim. Dudaklarıma sürdüğüm az parlatıcı, gözüme sürdüğüm bol rimel sonunda, taktığım gözlüğü düzelterek odadan çıktım.

Denizle Asu'nun yanına ilerleyip koyduğu buzlu limonatalardan aldım.

-Oo gelin hanım." Ard arda yudumlar alırken bardağın arkasından onlara bakıyordum.

-Hararet basmış herhalde!" Deniz'in dediğiyle beraber gülmeye başlamışlardı.

Bu adaşlar çok tehlikeliydi çok. 2 Deniz gerçekten büyük bir sorundu.

Duyduğum telefon sesine aldırmadan limonatamı içerken, Deniz tezgahın üstünden telefonu alıp ekrana baktıktan sonra, bana uzattı.

-Acar arıyor..." boğazıma kaçan limonatayı, ağzıma tuttuğum peçeteyle beraber, vücudumdan öksürerek atmaya çalışırken öbür dünyaya göçecektim.

Tutkuyla Harmanlanmış BedenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin