Zamansız karşılaştığın insanlar, muhakkak bela olur başına.
Güzel bir sonbahar gecesinde ağaçların sıkılarak döktüğü yapraklar arasında, kendi çapında eğlenen yavru bir kedinin mutluluğuna şahit olmaktı, asıl mutluluk. Sanki bu dünyanın en güzel manzarasıydı. Mutluluk içinde mutluluk yaşatıyordu yavru kedi. O mavimsi gözleri ay ışığında muhteşemliğini belli ediyordu. Tıpkı anne karnında yeni çıkan bir bebek gibiydi.
O an tekrar hatırladım onları. Anne ve babamı... On sene önce bırakıp gitmişlerdi beni ve ağabeyimi. Onlarsız baş etmiştik acımasız hayatın tüm kötülükleriyle. Durmadan birileri tarafından yere düşürülüyorduk. Ama her zaman kalkmayı ve bir daha o hataya düşmemeyi çok iyi biliyorduk. Şimdi ise ağabeyimle birbirimizden binlerce kilometre uzaktaydık. Tıpkı ölümün ve yaşamın birbirine uzak olduğu gibi. Onlara hiçbir zaman kızmadım. Bizi bırakıp gitmek istemediklerini çok iyi biliyordum. Ama kaderin bir oyunu olduğu için elden gelen bir şey yoktu. Kaderin seçilen iki hedefi olmuşlardı anne ve babam. Gözyaşlarım yine usulca süzüldü yanaklarımdan. Onları her düşünüşümde gözlerim bana ihanet ediyordu.
En iyi yöntem televizyonu açıp bir şeylerle oyalanmaktı. Elimi sehpanın üzerinde duran kumandaya uzatıp televizyonu açtım. Kanalları değiştirmeye başladım. Ama haber saati olduğu için haberlerden başka izleyecek bir şey yoktu. Artık sıra değişik bir haber bulmaktaydı. Hep sıradan haberleri izlemek sıkmıştı beni. Kanalları değiştirmeye başladım.
Sıradan, sıradan, sıradan, sı... Bir dakika bu haber sıradan değildi. Alt yazı çok dikkat çekiyordu. 'Pembe kulaklıklı hırsız yine iş başında.'
Kumandayla sesi yükseltip pürdikkat habere odaklanmaya başladım.
"Geçen günlerde ortaya çıkan pembe kulaklıklı hırsız yine sokaklardaydı. Pembe kulaklıkla tanınan hırsız artık fenomen olmaya başladı. Halk tarafından pembe kulaklıklarla tanınan hırsız bugünde iş başına çıkmıştı. Kim olduğu bilinmeyen bu kimliği belirsiz şahıs tüm emniyet tarafından aranıyor." spikerin söyledikleri haberin farklılığını gösteriyordu.
Kimdi bu pembe kulaklıklı hırsız? Neden insanların dişinden artırdıklarını çalıyordu? Neden insanları üzüyordu? Böyle insanları bir kaşık suda boğmak gerekiyordu ama neyse. Daha fazla haberle ilgilenmeden kalkıp odama çıktım. Yorgunluğum göz kapaklarımın kapanmasına neden oluyordu. Yatağa girip göz kapaklarımı kapattığımda yorgunluktan dolayı hemen uyku alemine girmiştim.
***
Sonbaharın soğuğu ve sıcağı arasında kalan güneş, pencereden aydınlatıyordu odamı. Sanki yılın son güneşi gibiydi. Dünyayı ısıtacak gücü kalmamıştı sanki.Elimi yan tarafa uzatıp telefondan saate baktım. Sabahın erken saatleriydi ama hazırlanmam için uygun bir saati. Hemen kalkıp lavabodaki işlerimi halledip mutfağa geçtim. Bir kişiye yetecek kadar hazırladığım kahvaltıyı bitirip iş için hazırlanmak İçin odama çıktım.
Siyah kalem pantolunumun üzerine beyaz gömleğimi onun üstüne de siyah ceketimi giydim. Makyaj masasının karşısına geçip badem renginde olan gözlerime siyah rimel sürüp, toz pembe renginde olan ince dudaklarıma da kırmızı rujumu sürdüm. Siyah renk olan saçlarımı omuzlarımdan aşağıya serbest bırakıp odadan çıktım. Girişte bulunan ayakkabı dolabında siyah topuklu ayakkabılarımı da ayağıma geçirip askılıkta asılı olan siyah çantamı alıp evden çıktım.
En yakın otobüs durağına gelen ilk otobüse binip şirkete gitmeye hazırlandım. Otobüse binip bulduğum boş bir yere oturup kafamı cama yasladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pembe Kulaklıklı Hırsız ~Düzenleniyor~
Teen FictionWattys_2018 Uzun Liste Kazananı ~Renk Serisi 1~ Her yerde pembe kulaklık takan hırsız olarak tanına bir genç . Ailesinin intikamını almak isteyen genç kız. Bir olayla yolları kesişen bu ikili küçük bir yalan yüzünden sahte evlilik yolunda ilerlerke...