PKH-5

234 108 109
                                    

Bazen zamansız hayatına giren insanlar sana farklı duygular yaşatır.

Güneşin çöktüğü bir hayat yaşıyordum. Hiçbir zaman güneş görmeyen hayatımda güneş artık çöküşe uğramıştım. Benim gibi.

Yıkık dökük bir hayat... Parçalanmış yürekler... Tehlikeli insanlar... Artık İnsanlar o kadar tehlikeli bir hal almıştı. Dayanıksız kalplere saplanmış hançerler, o kalpleri daha dayanıksız bir hale sokuyordu.

Kaan bir hışımla yanımdan kalktı. Sorar gözlerle ona bakıyordum. Ama bir cevap vermiyordu. "Nereye gidiyorsun?"

"Uykum geliyor. Uyuyacağım..."

"Bekle bende geliyorum."

"Soyunmamı izlemek istiyorsan gelebilirsin." birden çıkan kahkaha sesiyle sinsi sinsi Kaana bakıyordum. Pislik! Ben neden onun soyunmasını izleyeyim ki?

Hiç bir şey demeden yukarı çıktı. Beni arkasında kızaran yanaklarla bırakmıştı.

Bir kaç dakika sonra bende arkasından çıktım. Odaya girdiğimde Kaan t-shirti üzerine geçiriyordu. O an gözlerim baklavalarına kaydı. Çok güzel görünüyordu. O gün havlu üzerindeyken baklavalarını hiç fark etmemiştim.

Hiç bir şey demeden yatağa girip yönümü diğer tarafa çevirdim. Yatağın hareket ettiğini fark ettiğimde Kaanın yatağa girdiğini anlamıştım.

***

Yatağın hareket etmesiyle gözlerimi hafifçe açtım. Etraf karanlıktı. Kaan kalkmıştı. Yönümü ona doğru çevirip kapanan gözlerimin altından Kaanı izliyordum. Sessiz bir şekilde üzerini değiştirip, pembe kulaklığını taktı... Hırsızlık vakti miydi?

Kaan odadan çıktığında bende beni sıcak tutacak bir şey üzerime alıp yavaşça odadan çıktım. Yavaş adımlarla merdivenlerden inerken dış kapının kapandığını duyunca hızlıca bende arkasından çıktım. Kendimi şuan ajan kız gibi hissediyordum.

Kaan kapişonunu takıp devam ediyordu. Bu adam yine kimin emeğini çalacaktı.

Nereye gittiğimi dahi bilmeden Kaanı takip ediyordum. Her adımımda yakalanacağım diye korkuyordum. Ama ona engel olacaktım. Bu hobisinden vazgeçirecektim.

Kurban arıyor olmalıydı. Yoksa bu kadar yürümezdi. Kaan aniden durduğunda bende durdum.

Neyi bekliyordu? Bir süre daha bekledikten sonra geri yürümeye başladı. Hemen beni görmeyeceği bir yere saklandım. Daha dikkatli baktığımda bir kadını takip ettiğini fark ettim.

Kaan kurbanlarını önceden mi seçiyordu? Yoksa bilerek karşısındaki iş yerini gözetlemezdi.

Karanlık ve sessiz bir sokağa girdiğinde Kaan koşmaya başladı. Harekete geçmişti. Kaanın koştuğu sokağın sağ tarafında bir ara sokak vardı. Bende arka taraftan o yola doğru koştum.

"İmdaat! Hırsız!" Kaan yapacağı şeyi yapmıştı. O kadından bir şey çalmıştı. Kaanın o sokağa girdiğini fark ettiğimde hemen köşeye saklandım. Kaan her adımda bana yaklaşıyordu. Tam döneceği sıra da hızlı adımlarla arkasından koşup bağırdım. "Kaan!"

Sesimi tanımış olacak ki durdu. Ama bana taraf dönmedi. Bekledi... Bekledi... Bekledi...

Sonra bana doğru döndü. Sadece bana baktı. Hiç bir harekette bulunmadı. Yavaş adımlarla ona doğru yürüdüm. Kendine geldiğinde o da bana doğru yürüdü. Yanıma geldiğinde "ne işin var burada?"

Pembe Kulaklıklı Hırsız ~Düzenleniyor~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin