MultiMedya; HİLAL
"Ben nerdeyim ya" etrafımda şu aan....hiç bisey yok. Evet sadece bir hiçlik. Sadece ben varım.
"Kimse yok muuuu??" Dedim hafif bağırır gibi ama ses yok.
Belki etrafta birşey vardır diye koşmaya başladım ama heryer mor olduğu için ilerlediğim belli olmuyordu ve evet heryer mor.Neden mor? Hiçbir fikrim yok ve üstümdeki elbise de turuncu, peki neden bu iki renk?, neden?
Biraz daha koştum ve koşmaktan yorulduğum için oturdum. Yoruyorlar beni, hadi hepimiz onları kınayalım, kim olduklarını da bilmiyorum tabi o ayrı konu.
Yere oturduğumdan beri 5 dakika falan geçti ve ben çok sıkıldım.
"Bu şeyin rüya olduğu belli ve ben artık bu sıkıcı rüyadan uyanmak istiyorum." Dedim
Biraz daha bekledim ama uyanmıyorum, en son kendimi cimciklemeye başladım, defalarca cimcikliyorum ama uyanmıyorum. Bu nasıl bir uykudur arkadaş yhaa. Kış uykusuna mı yattım? Biraz daha cimcikledikten sonra bir anda inledim çünkü kolumu fazla sıkmışım ve o da şu an morarıyor.
"Uf ya uf, artık şu rüyada birşey olsun, vallaha sıkıntıdan patladım"dedim bağırarak. Sonra bir anda gözüm karardı ve önümde biri belirdi.
"Siz kimsiniz acaba?" ses yok
"Wayt sakallı gırantfadır mısınız?" Yine ses yok. (Ingilizce yine yakıyor)
('Sapık misin olum sen' kitabından alıntıdır. Okumanızı tavsiye ederim.)"Hani bi ses versen diyorum, çünkü bu rüya, rüyalıktan çıkıyor kâbusluğa doğru yol alıyor" yine ses yok. Töbeee...
"Ee... kim olduğunu bilmediğim kişi, neden bana doğru bön bön bakıyorsun acaba??"
Bir anda elini kaldırdı ve beni göstererek "sen" dedi. Bir erkek sesiydi. Sesi o kadar güzeldi ki ve o kadar tanıdıkdı ki sanki onu hergün duyuyor gibi hissettim, sanki o hergün yanımda gibi.
İlk defa duyduğum bir ses değildi bu, sanki birkaç defa duymuşum ama unutmuşum gibi.
Sesi o kadar huzur vericiydiki hiç susmasa boş boş konuşsa bende onu dinlesem, onun sesiyle uykuya dalsam.
İstemsiz dışı "sen" dedim. O an bana bakan gözleri masmavi oldu. O kadar güzel bir mavi ki bu, hayatım boyunca hiç böyle bir mavi görmediğime yemin edebilirim. Hiç gözümü ayırmadan sadece onun gözlerini izlesem, asla yerimden şikayet etmem.
Biliyorum, abartiyorum, ama ciddi söylüyorum çok güzel bir maviydi bunlar.
Ona yaklaşmaya çalıştım ama hareket edemedim, sanki ayaklarımı yere yapıştırmışlar gibi.
"Seni görmek istiyorum." Ses yok, hareket yok...
"Yüzünü çok merak ediyorum." Dedim. Yine ses yok ama bu sefer, o hayran olduğum mavilerini kapattı. O an içimde biryer yandı, kalbim sıkıştı, nefesim daraldı. Sonra bir adım geriye gitti. Kalbime bir bıçak saplandı sanki, derin nefes almaya çalıştım ama alamadım, canım acıdı. Sonra bir adım daha attı ve yine bir bıçak darbesi daha. O her geri adım attığında, benim kalbime bir bıçak saplandı. Ayakta duramadım, çok güçsüzleştim ve dizlerimin üzerine sert bir iniş yaptım, dizlerim hiç acımadı, nedenini bilmiyorum, belkide o bıçak darbeleri daha baskın gelmiştir.
Sonra o bir adım daha atmaya çalıştı ama ben yarıda kestim.
"Dur!!! Lütfen, yapma, canımı yakiyosun, Lütfen gitme" dedim yalvarırcasına, sonra gözümden bir yaş süzüldü. Ama o durmadı bir adım daha attı.
"Canımı yakmaya mı çalışıyorsun?" Dedim ve sulu gözlerle ona baktım o ise hala hayran kaldığım mavilerini açmamış, sanki heykel gibi duruyordu.
"Gitmek istiyorum.... ama canın yandığı için.... sana kıyamıyorum.... gidemiyorum"dedi. Aralıklı ve çok kısık söylemişti ama etrafta kimse olmadığı için kolay duyulabiliyordu. Başı yere doğru eğikti ve hala o hayran kaldığım gözlerini açmamıştı.
Cidden beni mi düşünüyordu? Ama kim olduğunu bilmediğim bir insan neden beni düşünsünki? Ya da neden o her geri adım attığında benim kalbime bıçak saplandıki?
"Sen kimsin? Neden her geri adım attığında benim canım yanıyo? Seni ilk defa görmemiş gibi hissediyorum, peki Neden?"
"Ben hep yanındaydım" dedi yine kısık sesle ama o hayran kalınası sesiyle.
"Hep yanımdaysan benim seni unutmamam lazım, o mavileri nasıl unutabilirimki yada o sesini?"
"Acı çekiyorum" dedi hüzünlü bir sesle
"Neden?!!"dedim ama cevap vermedi sadece yere doğru baktı. Sonra gözünden bir damla yaş yerle buluştu. Karanlığın içinde masmavi bir damlaydı bu. Farketmemek elde değilidi. Çok parlaktı.
"Sen kimsin?" Dedim yine.
"Unut" dedi sadece. Hiçbirşey ifade etmeyen bir 'unut' kelimesi canımı o kadar yaktıki. Gözümden yine bir damla yaş aktı, sonra ikinci bir yaş daha...
Sonra bir ses duydum, "Büşraaa" diye bağırıyordu. Ağğhhh bu annemin sesi beni uyandırmaya çalışıyor ama ben uyanmak istemiyorum.
"Git" dedi karşımdaki kişi o muhteşem sesiyle.
"Son kez bana bakarmisin? Lütfen" dedim. O mavileri son kez görmeden uyanamazdım.
Kafasını kaldırdı ve yavaşça o mavilerini açtı. Açarken, etraf o mavilerin ışığıyla aydınlandı.
Bir anda kalktım ve etrafima baktım tabiki yataktayim ve annem perdeyi açıyor.
"Kızım iyimisin? Uyandırmak için geldim ama ağlıyordun, uyandırmaya çalıştım ama uyanmadın, 'mavi' diye sayıklıyordun, kuzum iyimisin?"
"Anne" dedim kısık sesle. Sonra etraf karardı ve ben en son annemin "Büşraaa" diye bağırışını hatırlıyorum.
801 kelimeeeee
Biliyorum kısa bir bölüm oldu ama diğer bölüm uzun olacak merak etmeyin...
Bu bölümü yazarken hangi pisikolojiyle yazdığım belli değil ama biraz karman çorman bir ruh haliyle yazdığım kesin.
Bu arada rüya ile ilgili yorumlarinizi bekliyorum.
Iyi GECELER... 💋❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZLİ NUMARA (#wattys2017)
Fiksi RemajaBAŞLAMA TARİHİ; 09/ 01/2017 ❌DİKKAT❌ BU KİTAP VE KARAKTERLER FAZLASIYLA DELİLİK İÇERİR. KENDINIZI BUNA HAZIR HISSEDIYORSANIZ BUYRUN AÇIKLAMAYA GEÇELİM... ❌KÜFÜR İÇERİR❌ Belkide en sevdiğim huyum budur, herşeyin bitmediğine inanmak... Herşeyin...