KALBİNİ KAYBETMEK...

281 10 3
                                    

HERA...

Tanrıça mı?onun tanrıçası.yapamazdım.onun tanrıçası olamazdım.çünkü o bunu bilmesede ben hala birinin tanrıçasıydım.tanrıça kelimesini duymak gözlerimin dolmasına neden olmuştu.çünkü,Daemon'de bana tanrıçam derdi.herşeyin başladığı zaman.ikimizinde birbirimizin ilki olduğumuz zaman.kalplerimizi başkasına sunmadığımız zaman.hep birbirimizin olduğumuz zaman.şimdi üstünden asırlar geçmiş gibi geliyordu...ilk defa beni bıraktığı o lanet gün yaşandıktan sonra ona bağırarak birdaha bu lafı ağzına almamasını söylemiştim.ama hala benim uyuduğumu zannettiği zamanlar saçlarımı okşar ve -iyi uykular tanrıçam-derdi.tabii buda o sürtük çıkmadan önceydi.buraya gelirken ölüsünü görmüştüm.ama anlatmaya gerek görmemiştim.çünkü üzülüceğim biri değildi.hatta ona son tekmesinide ben yapıştırmıştım.pişman değildim.100 yıl sonrada sorsalar pişman olmazdım.kendi iç dünyamdan çekilip ares'e döndüm.

-Be-ben.üzgünüm.çok ü-üzgünüm yapamam.

harika!! kekelemeye de başlamıştım.

-Hera bana bir şans ver yalvarırım.seni seviyorum.senin için herşeyimi veririm.seni ondan daha mutlu ederim.seni asla üzmem.asla bırakmam.

-Ares b-ben üzgünüm...kalbim başkasınınken y-yapamam.

cevabını beklemeden kapıya koştum.bir an için Daemon'a baktım.gözlerinin içine.aşkla bakıyorlardı.gördüğüm şeyden hoşlanmamıştım.ne diye hala numara yapma gereği duyuyordu ki.beni daha fazla nasıl üzebilirdi.üst kattaki lavabolara koştum.elimi yüzümü yıkamaya ihtiyacım vardı.merdivenleri hızlıca geçerken birşey dikkatimi çekti.alt katta bir kaç zombi vardı ve burada hiç yoktu.garipti.bir anda hepsi nasıl azalmıştı.başımı iki yana sallayıp lavaboya doğru yürüdüm.avuçlarıma şu alıp yüzüme çarptım.bu işlemi üç defa tekrarladım.ama sanki ne yapsam temizlenemezmişim gibi geliyordu.ölen tüm insanlar,sanki hepsinin kanı üzerime yapışmıştı.daha fazla düşünmemek için koridora fırladım.merdivenlere yöneldim ki birden yer ayağımın altında sallanmaya başladı.tutunacak biryer aradım.ama bulamayınca doğal olarak kıçımın üstünde yere yapıştım.sonra birden yer erimeye başladı.ortadan bir delik açıldı ve birşey...birisi yükselmeye başladı.ilk önce deri pantolonlu bacaklar göründü,sonra geniş omuzlu çıplak bir göğüs.ve omuzlarda,simsiyah saçlar.yoksa...düşündüğüm şey olamaz herhalde.çünkü kitaptaki bu sahneyi adım gibi hatırlıyordum.tek eksik bu olayın benzinlikteki bir markette yaşanmamasıydı.ve orada yeraltı tanrısı hades çıkıyordu.ama bunun olmasının imkanı yoktu.hem olsada hades'in benimle ne işi olurdu.derken o...şey...konuşmaya başladı;

-Merhaba Hera.büyük ihtimalle beni tanıyorsundur.çünkü şu zamanlarda çocuk kitaplarının bir numaralı malzemesi haline geldim.tabii bunu sebebi inanılmaz çekiciliğim olab...herneyse.ben Hades.yeraltı dünyası tanrısıyım.

-Şey...sanada merhaba...da burada ne işin var?yani burası olimpos değil.yani acaba yolu falan karıştır..

lafımı kesti.

-Hayır.tamda doğru yerdeyim.seni arıyordum.benimle yeraltı dünyasına geliyorsun.

-Hey...hey bir dakika benimle ne işin var?.ayrıca niye seninle geliyorum?ve gelmezsem ne olur?

-Sondan ilke doğru cevaplıyorum.eğer gelmezsen zor kullanarak götürürüm.takdir ederdin ki ben bir tanrıyım.ve benimle gelmenin sebebi...sen yeryüzüyle doğaüstü yaratıklar arafının arasındaki kapısın.bazen inanılmaz bir acı hissettiğin oluyormu?durup dururken.

31 KATLİAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin