İHANET..

275 9 2
                                    

CLARA...

Gözlerimi açtığımda kendimi tiyatro salonunda buldum. Etrafımda oturmuş bir kaç kişi benim hakkımda konuşuyordu. Kafamı kalıdrdım ve Daniel i gördüm. Elleriyle yüzünü kapatmış oturuyordu. Arkamda konuşan kişiler ise İngilizce öğretmeni Bayan Scarfield ve yanında Beden öğretmeni bay Frank ti. Ellerinde sigara vardı ve ''Tanrım Lanet olsun! Bu günün geleceğini hepimiz biliyorduk Frank! Önlem almalıydık!.  '

''O çocuk okula geldimi?''

''Clarayı öldürmek üzereyken yakaladım''  Tanrım neler diyorlardı  bunlar. Daniel bir hışım kalktı ve ''Uyandı!'' diye bağırdı. Mrs. Scarfield ve Mr. Frank başıma üşüştüler. 

''İyimisin Tatlım?. Yaran nasıl''  

''Bidakika! Ne oldu bana?. Neden burdayım ben ! Seth nerde?''  diiye bağırmaya başladım. Beni bir sıraya yatırmışlardı. Kolumda sargı vardı ve Tiyatro salonun zombiler tarafından basılmadığına inanamıyordum. Ayrıca şükürler olsunki Daniel hayattaydı. Yerimden kalkmak için atıldım ama koluma vuran hiddetli bir ağrıyla bu fikri gerçekleştiremedim.  Bayan Scarfield atıldı: ''Seth kim Clara?''

''Bu okulda okuyormuş. Yeni gelmiş öyle dedi. Ya aslında o çok iyi biri ama bana anlatmadığı bir takım sırları var''

''Ne gibi şeyler hayatım?''  Aynı zamanda arkada sigara dumanını tüttüren Bay Frank yüzünü bana çevirdi ve merakla dinlemeye başladı.

''Bilmiyorum. Ortadan kayboluyor, Zombiler bizi sıkıştırdığı zaman gözümü kapatmamı istiyor ve zombiler bir anda gidiyor. Gözleri kan kırmızısına dönüşüyor ve bana zarar vermek istemediğini, yanından uzakalşmamı istiyor. Adeta şeytana dönüşüyor. Ayrıca inanmayabilirsiniz ama Geçen gün bir oda bulduk. İçerisinde yarısı yenmiş bir kadın duruyordu ve üstünde -ŞEYTAN- yazıyordu Daha sonra odaya mitolojik bir yaratık geldi. Seth bu üç başlı köpeğin adının -Kerberos- olduğunu söyledi. Daha sonra babasının yer altı mitolojisiyle yakından ilgilendiği ve Hades e ayrı bir ilgi duyduğunu belirtti.''

Bayan Scerfield ve Bay Frank birbirlerine bakmaya başladı. Mrs Scerfield elimi tuttu ve ''Hayatım.. bu çocuğun şeytan olabileceğini düşünüyoruz. Yada şeytanın çocuğu gibi bişey. Ondan uzak dur Clara'' Bir ihanet dahamı?  Yüzüme okkalı  bir tokat yemiş gibi oldum ve olduğum yerde kalakaldım. Göz yaşlarım genizimi yakıyordu. Güçlü görünmeye çalışarak onların akmasına izin vermedim.

Beynimi kemiren soruya nihayet gelmiştik ''Peki bana noldu?''

Bay Frank atıldı ve ''O şeytan seni pençeleriyle yaraladı. Bu felaketin geleceğini biliyorduk. Okul müdürünün şeytan olabileceğini Tarih öğretmeni Bay Lamberd söylemişti. İlk önce herkes dalga geçti. Daha sonra müdürün hareketlerinden şüphlenmeye başladık. Bir kaç gün sonrada bu öneriyi öne süren tarih öğretmeni öldürüldü. Polisler Büyük pençe darbeleri aldığını söylüyordu. Anladınmı Clara. Çoğu zaman kendilerini kontrol edemezler ve sevdiklerini bile öldürebilirler''

Artık herşey yerine oturmuştu. Felaketi başlatan müdürdü. Müdür bir şeytan olduğuna göre, oğluununda (Bu Seth oluyor) bu oyuna büyük katkısı vardı. Seth demek bu yüzden beni herşeyden koruyordu. Herşey öyle karmaşıktıki şimdi herşeyi anlıyordum. Arkadaşlarımın ölümündende o sorumluydu. Zombileri içeri o soktu. Onları yemekhaneye kilitledi. Bazılarını biz görmeden yaralamıştı. Bana acı çektiriyordu.. Kalbim ağrıyor.. Canım o kadar yanıyorki büyük bir ihaneti kaldıramazmışım gibi geliyor.. 

Daniel uzun süren sessizliği bozdu ve ''Hera öldümü'' diye sordu.

''İnan bilmiyorum. Ama dua edelimki yaşıyor olsun'' diye cevap verdim.

Kapıdan hışırtılar geliyordu. Daniel ''Hemen dönerim'' dedi ve gitti. Bay Frank ''Şimdi ne yapıcaz? ölümümü bekliyoruz!'' diye sordu Bayan Scarfield a. ''İlk fırsatta gitmeliyiz ama heryer yaratık kaynıyor. Zombileri saymıyorum bile'' dedi  ''Ben bir Daniel a bakıyım'' dedim ve o kasvetli havadan çıkmak için harika bir zamandı. Daniel dışarı çıkmıştı. Yavaşça yanına yaklaştım. Yukarı bakıyordu. Yıldızlara.. Yıldızlar kendini belli edercesine parlıyordu. Şu son günlerimizde görebileceğimiz en güzel manazaraydı. Tabi brde gündoğumu.. ''Oturabilirmiyim?'' dedim. ''Tabii'' diye karşılık verdi. 

''Yaran nasıl Clara. Omzun çıkmıştı. Onu takmaya çalışırken sanırım kolunu zedeledim'' dedi ve güldü.

''Sadece canım acıyor. Ama kolum yüzünden değil. Seth yüzünden. Hera nın yaşadığı bile kesin değilken mutlu olmam sanırım birazcık zor. Ne dersin?'' dedim ve bende güldüm. Etraftaki sessizlik ve yıldızlar birbirleriyle uyum içindeydiler. Huzur buna denirdi işte. 

''Herkes öldü biliyorsun dimi'' dedi.

''Çoğu kucağımda canverdi. Maalesef biliyorum. Ama onlar için üzülmektense onlara olan inancımızı göstermek adına yaşamak zorundayız. Direnebildiğince diren Daniel. Eğerki kaçmak için son bir şansın varsa bunu sonuna kadar kullan'' dedim. Kafamı onun omzuna yasladım ve ''Sen gerçek bir dostsun. Bunu unutma. Robert için yaptıklarından sonra senin gerçekten çok iyi biri olduğu kanaatine vardım.'' dedim. Güldü. 

''Bence o kadarda iyi değil. Dahada iyisi.'' dedi  ve güldü. ''yaa şımarık şey'' dedim ve  bende karşılık verdim. Tiyatro salonun kasveti bedenimi sarmışken yakın dostlarımdan biriyle dertleşmek iyi geliyordu aslında. Hera yı bulmak isterken az daha ölüyordum. Yaralıydım, güçsüzdüm. Kalbmdeki sızı artıyordu. İçimden bir ses Seth in beni aradığını söylüyordu. Belkide yanılıyordum. Belki şu an aynı yıldızların altında aynı şeyleri düşünüyorduk.. Olamazmı?  Az sonra Daniel la Tiyatro salonun gitmek için yola koyulduk. Beni güldürmeye çalışıyordu. Kapının önünde durduk ve kapıyı açması için Bayan Scarfield a seslendik. Arkamdan bir ses ''Clara..''' dedi. Arkamı dönmemle hemen arkamda duran Seth i görmem bir oldu. Okadar yakındıki dudaklarımızın birleşmesine santimler kalmıştı. Gözlerine baktım ve kendimi geriye attım. ''Git burdan Seth'' dedim. Beni dinlemeden dudaklarımdan öptü. Mutluluğumun ve hüznümün bedenimi ele geçirmiş olması bana olan ihanetini bastırmıyordu. Onca senelik arkdaşlarımı öldürmüştü. Kendimi geriye attım ve Yanağımdan süzülen gözyaşlarımı silerken Seth e burdan gitmesini söylüyordum. Bana öylece bakıyordu. ''GİT'' diye bağırdım. Tiyatro salonunun kapıları açıldı. içeri girdik. Kapıları kilitledik ve Ağlayarak kapının yanında oturdum. Güçlü olmaya çalışıyordum.. Ama sadece çalışıyordum yapamıyordum..Kalbimin sızısı sanki kalbimin ateşini söndürmeyecek ve hep böyle yaşayacağım kanısına vardırıyordu. Dayanamayacağım tek şey İhanetti. Ve Seth bana İHANET etmişti..

Müziği dinleyerek okursanız sevinirim :)

31 KATLİAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin