Sonun Başlangıcı..

6.4K 44 11
                                    

CLARA

Herzaman ki gibi olan sıradan bir pazartesi sabahında, Mr. Brood'un kimi sözlüye kaldıracağını tartışırken elektrikler kesilmişti. .Havayı devasa bir sis bulutu kaplamış, dışarıdan bağırışlar ve böğürme sesleri yükseliyordu. Bu ilk başta komik gelsede sonradan beni bile korkutmayı başarmıştı. Okuldan çıkmamız yasaktı, çünkü cezalıydık. Evet yine Müdür Mr. Thomson bize ceza vermişti. Mr. Brood hararetli bir şekilde volta atarken, bağırışlar sonunda onunda aklını çelmişti.  Cama doğru yürüdüğünde gördüğü manzara hiç içaçıcı olmamalıki ağzından çıkan ufak bir çığlık hepimizi sarsmıştı. Panik halinde koşturup eşyalarını topluyordu.

''Siz buradan bir yere gitmeyin. Benim bir işim çıktı.'' 

Hızla fırldıktan sonra sınıftakiler ayaklanıp pencereleri yoklamaya başladı. Hera'yı alıp pencerenin bir ucuna yönelttim. Chloe duyduğu her seste bağırıyor, benim'de onu öldürme isteğim giderek artıyordu.Aşşağıda gözükenlerden en baskını kandı. Heryerde, herkesin üzerinde vardı. Kimisinin bir kaç organı eksik, kimisi aylak gibi salınıyordu. Kalbim deli gibi atıyordu. Büyük ihtimalle şu an, ya rüyadaydım, ya'da bir yerde serap görüyordum. Peki bu şeyler neydi? 

Sınıftan yükselen bağırışlar ve haykırışlar beni daha'da korkutuyordu. Biri işe el koymalıydı yoksa herkes kendini kaybedecekti. Hızla kapıya yöneldim ve kapıyı çarparak dikkati üzerime yoğunlaştırdım.

''Ne yapıyorsun! O şeyleri buraya getirmekmi!''

''Lütfen herkes beni bir dinlesin, gerisine siz karar verirsiniz!'' Bu sözleri söylemiş olamazdım, çünkü ne dyeceğim hakkında bir fikrim yoktu.

'' Şey, herkes önce bir sakin olsun. Sanırım bir planım var. Sınıfça iki gruba ayrılalım ve herkes neler olup bittiğini kavramaya çalışsın. Eğer bir grup dışarı çıkmayı başarırsa, öbür gruba bir şekilde yardım etsin. Böylece bu şeyler ölümcülse bile dikkati bir sınıfa değil, iki ayrı gruba vermeye çalışacaklardır.'' Fikrimi beğenmiş olmalılar ki, sessizce başlarını sallıyorlardı. Açıkçası biraz şaşırmıştım.

''Ee, nasıl gruplar olacağız?'' David'e baktığımda ilk defa gözlerinin pırıldadığını görmüştüm. Ama bu korkuydu. Ölüm korkusu.

''Önce şunu bir bilelim. Sınıfta kalıp, bizimle gelmek istemeyen varsa lütfen geri çekilsin.''

Ah tanrım! Neredeyse on yedi kişi arka taraflara yönelmişti. Bu iyi değil.

''Pekala, ikinci grupla Hera eşlik edecek. Sanırım yedişer gruplara ayrılacağız.. Benimle gelmek isteyen yedi kişi lütfen arkama geçsin.'' Şaşırmıştım ama gerçekten'de benimle gelmek isteyen vardı. Hera kendi işleriyle ilgileniyordu. Yanına gidip bir kez daha sarıldım ve arkamdakilerle sınıftan hızla çıktık. Neden benim öncülük ettiğimi kimse sorgulamamıştı.Buna yakınacak değilim tabi

''Pekala, şu şeylerin ne olduğu hakkında bilgisi olan varmı?''diye atıldım.

Stephan hemen arkamdan ''Belki şu filmlerde görülen zombilerdendir?'' diye bağırdı.

''Belkide bir şakadır. Bazen böyle şakalar yapıyorlar'' Nick'e karşı geldim.

''Sanmam. Müdürün böyle br şeye izin vereceğini hiç sanmıyorum. Her neyse, bence yemekhaneye gitmeliyiz. Eğer saldırgan şeylerse kendimizi savunmamız gerekebilir. Burdan bugün çıkacağız. Çıkmalıyız.''

Temkinlice merdivenlerden inerken duyulan çığlıklar bizi dahada korkutuyordu. Kapıya vardığımızda herkesle birlikte içeri doluştuk. Korkuyla, kapının sürgüsünü tam çekmeden bir kenara tünedim. Ama bizden başka ''şeylerin'' olduğunu şimdi fark ediyorduk. Jessica avazı çıktığı kadar bağırınca üzerimize gelmeye başlayan yaratıklar büyük ihtimale sonumuzun geldiğini haber veriyorlardı. Buraya gelmenin kötü bir fikir olduğunu biliyordum. Buradaki herkesin ölümü, benim yüzümden olacaktı. Stephan ve Nick arkadan aldıkları kesici aletlerle kendilerini savunmaya çalışıyorlardı. Biri bana doğru yöneldiğinde çığlıklarla çıkan yardım edalarım saniyeler içinde kayboldu. Yüzüme sıçrayan kan damlaları eşliğinde yere düşen yaratık ve sarsılmış bünyem yerle bir olmuştu. 

''Aman Tanrım! Bunu gördünüzmü! B-Ben az önce bi yaratığı öldürdüm! Gördünüzmü!! Aman Tanrım!'' Stephan'ın sesi kulaklarımda yankılanıyor, etrafta bir köşeden diğer köşeye koşuşturan ahmakları görünce midem kasılıyordu.

Yaşadığım şokla birlikte yere savrulurken kendimi ayık tutmakta zorlanıyordum.Tanrım! 

Arkamdan gelen güçlü bir bağırış sesi beni kendime getirmişti. Göz ucuyla Tom'a baktım. Üzerinde o yaratıklardan biri kolunu parçalıyordu. Tom'un şişman olması onu direnmesinde zorluyordu çünkü fazla hareket alanı yoktu. Herkes onu izliyor ama onu kurtarmak için hiç bir girişimde bulunmuyordu. Tom acı içerisinde kıvranırken ayağa fırlayıp, Nick'in elinde olan diğer bir bıçağı alıp zombinin sırtına sapladım. Tanrım, bu gerçekten iğrençti.! Ama o şey tekrar hareket ettiğinde bu kez üst üste saplayıp durdum.

''Ölmüyor! Bir şey söyleyin! Yardım edin!''

''Kafasına sapla Clara! ''

''Ne?''

''Yap şunu!'' Bıçağı sırtından çıkarıp elimde tutmaya devam ettim. Ne kadar sıktığımın farkında değilmişimki elimden akan kanlar yaratığın dikkatini üzerime çekti. Bıçağı kullanamıyordum.Bir nevi kilitlenmiştim. Yerde geri geri giderek bağırmaya başladım.

''Yardım edin! Lanet olsun Yardım edin!'' Nick zombiyi yakalayıp kafasına sert bir darbe geçirdi. yaratık yere düştüğünde yanıma gelip bir şeyim olup olmadığına baktı. 

''Hayır, hayır, bana değil. Tom.. Ona yardım edin!''

''O zaten ölmek üzere.'' Ayaklanıp Tom'un yanına koştum.

''Belkİ kolunu kesersek yaşayabilir? ''Stephan haklıydı. Ama bu işi ben yapamazdım.

''Bunu.. Bunu  ben yapamam. Az önce gördünüz.. ''    Stephan beni kenara itip elimdeki bıçağı aldı. 

''Herkes buradan çekilsin! Ayrıca birisi kapıtı kilitlesin! İçeri başka bir varlık girsin istemeyiz!''

Acı dolu bağırışlar eşliğinde yemekhanenin başka bir tarafına yöneldik. Umarım Tom kurtulur. Umarım Kurtuluruz.                                                                                                                   RESİM : Clara                                                                                                                                           selin ♥

31 KATLİAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin