Multimedia=Rüya&Toprak
Sabah uyandığımda Toprak gitmişti. Bende telefonu elime alıp yatakta uzanmaya devam ettim. Amacım kafamı dağıtmaktı. Ama dün akşamı düşündükçe bu imkansız bir hal almıştı.
Toprak'a söylemiştim. Artık geri dönüşü olmayan yola ilk adımı atmıştım. İnkar edemezdim artık.
Usulca doğrulup yatakta otururken öylece karşımda duran aynada kendi görüntüme bakıyordum.
Iki ay... Sadece iki aydır gülmeye başlamıştım. Annemin beni Toprak'la tanıştırdığı günden beri... İş ortağım değil de kardeşim olan Toprak'la tanıştırdığından beri...
Ilk başta sadece nefret ettim ondan. Sadece ona karşı büyük bir nefret besledim... Sonra gördü... Benim göremediğim içimde hala yaşayan o tatlı Rüya'yı o gördü. Ilk o buldu asıl beni... Git gide azaldı ona karşı olan nefretim. Gözüme bir ara dünyadaki en nefret görünen şey dünyanın en yakışıklı adamına dönüştü.
Ilk başta uzak durmaya çalıştım ondan. Annemi, evliliğini, mutluluğunu düşündüm. Sonra sığmadı içime... Ne yapayım? Çok aşıktım. Çok... Tutamadım kendimi. Sonumuzun kötü biteceğini bilsem de seviyorum onu... Bizim birbirini seven diğer çiftler gibi mutlu bir sonumuz olamayacak... Annem ve Serhat Bey o mutlu sona kavuşturmayacaklar bizi...
Bunları düşünürken istemsizce gözlerimden yaşlar dökülmeye başlamıştı. Nefes almakta git gide zorlanıyordum.
Bir süre aynanın önünde ağlayıp banyoya gittim ve yüzümü yıkadım. Üzerimi değişmeye karar verdim.
Dışarı çıkacak yüzüm yoktu. Toprak'ın gözlerine bakmaya hazır değildim. Aşk böyle bir şeydi demek. Sadece utanıyordum. Bu yaşına kadar aşık olmayacağım diye bağıran ben şimdi fısıltıyla aşık olduğumu söylüyordum.
En sevdiğim yazlık elbislerimden birini alıp giydim. Ayağıma da sandaletlerimi geçirdim. Odadan çıkıp kapıyı kapattığımda bir kapı sesi daha duydum. Arkamı yavaşça döndüğümde Toprak'ın da odasından çıktığını gördüm.
Ne tepki vereceğimi kestiremedim. Bişey demeli miydim acaba?
Büyük ihtimalle o da benim düşündüklerimi düşünüyor olacak ki bir süre donup kaldı. Öylece birbirimize bakıyorduk.
O sırada arkadan bir ses duyuldu:
-Gençler ne yapıyorsunuz?Sesin Tuğçe'den geldiğini duyunca içim rahatladı. Konuşmakta zorlanarak birseyler mırıldandım:
-Biz... Sadece... Şey yani... Ben çıkmıştım... Yani sonra...
Tuğçe:
-Tamam Rüya. Sabah sabah saçmalama. Toprak kusura bakma sohbetinizi bölüyorum ama...Kolumdan sertçe tuttu elimdeki oda kartını alıp odamın kapısını açtı ve beni de peşinden sürükleyerek içeri girdi. Odaya girince kolumu ellerinden kurtarıp kapıyı kapattım ve yanına gittim.
Yatağa oturdu ve beni de karşısına oturttu.
-Şimdi beni iyi dinle Rüya. Sen değiştin. Sen... Çok değiştin.
-Na nasıl yani?
-Kızım süper oldun.Ardından koca bir kahkaha patlatıp konuşmaya devam etti.
-Aşk sana yaradı.
-Ne aşkı Tuğçe ya??!!
-Hadi Rüyaaa! Bari bana yapma. Otele geldiğimizden beri anlamadım sanki. Seviyorsunuz birbirinizi. Hemde deliler gibi.Tekrar az önce ara verdiği kısa kahkahaya devam etti. Bir süre daha gülüp tekrar konuştu:
-Üvey kardeşlerin aşkı...Flaş Flaş Flaş!!
-Ya bağırmasana kızım.
-Niye? Hani yoktu öyle birşey?
-Yok. Ama bu sana nasıl böyle bağırma hakkı veriyor?
-Ya hadi işte itiraf et. Zaten sen itiraf etmesen de ben biliyorum gerçeği.
-Tamam Tuğçe evet itiraf ediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kötü Kız
أدب نسائيBabası onu terk ettiğinden beri hiç gülmeyen, hayattan nefret eden ve kimseye güvenmeyen bir kız. Aşka aşık olan, etrafa mutluluk saçan bir erkek. Bu ikisi bir araya gelirse neler olur sizce? Hele bir de kardeşlerse. Öyle bir bakardı ki birdaha kim...