Medya:Gölge-Bulut
GÖLGE'DEN :
Huzur...Neydi huzur?Başını yastığa koyduğunda rahatça uyuyabilmek mi yoksa elini kalbine götürdüğünde vicdanının sızlamaması mı?Eğer öyleyse ben uzun yıllardan sonra ilk kez huzurluyum.İlk kez içime çektiğim havanın bana acı değil de hayat verdiğini hissedebiliyordum.
Yıllar sonra ilk kez göğsümü yakmayan havayı dolu dolu içime çektim.Bu his güzeldi.Uykusuz olmamak güzeldi.Yarı aralık gözlerimden içeri sızan günışığı,gözlerimi kamaştırırken bir an duraksayarak kendime gelmeye çalıştım.Koltuğa yasalanan ellerimi çekerek gözlerimi ovaladığımda koltukta uyuduğum gerçeği benliğime nüksetti.Ensemde hissettiğim sıcak nefes ve arkamdaki varlık yanlız uyumadığımı gösteriyordu.
Burnuma gelen keskin nane kokusu şüphesiz Buluttan başkasına ait değildi.Gözlerimi belime çevirdiğimde belimi kavrayan uzun parmakların da ona ait olduğunu zaten anlamıştım.
Dün olanlar kısa bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçerken neden bu kadar aptalca davrandığımı düşünmeden edemedim.Ailemin üstüme kustuğu nefretten kaçayım derken gelip bir yabancıya sığınmıştım.
Karşı duvarda asılı olan oldukça iri ve sade olan saat gözüme çarpmıştı.Saat sabahın yedisini gösterirken sadece 4 saat uyuduğum halde bu kadar dinç olmam beni şaşırtmamıştı.İlk defa deliksiz,kabus görmeden ve kan ter içinde uyanmadan uyumuştum.Açıkçası bu dört saat her günkü uyku süremin fazlaca üstündeydi.
Bulutla aynı yerde yatıyorduk,ki hayatım boyunca ilk defa bir erkekle bu derece yakınlaşıyordum ve bu bana pek de doğru gelmiyordu.Her ne kadar heyecanlamayan bir yapım olsa da şuan düzensiz nefesler alıyor ve olduğum yerde kıpırdamadan duruyordum.Bu pozisyonda daha fazla kalamazdım ve bu oldukça yanlıştı.
Belimdeki eli yavaşça kaldırdım ve arkamı zorla da olsa döndüm.Bulutu uyandırmadan ve o bu halimizi görmeden kalkmalıydım.Koltuk her ne kadar geniş olsa da iki kişi için fazlaca dardı ve bu işimi hiç de kolaylaştırmıyordu.Tam kalkacağım esnada Bulut dönerek her iki elini belime dolamış,başımı sıcak göğsüne yaslayarak kalkmamı engellemişti.
Kıpırdadığım an sıkıştırdığı elleri nefes almamı engellerken onu uyandırmam gerekiyordu.Daha fazla böyle kalırsam havasızlıktan boğulacaktım.Bacakları arasına sıkışan çıplak bacağımı çekiştirdim ve ayağını sarstım.''Bulut'' Ellerim aramızda sıkıştığı için kullanamıyordum ve bacağımla da onu uyandırmak zordu.
Tamamen nefessiz kalınca oldukça boğuk çıkan sesimle ''Bulut!'' diye seslendim ve bacağına bir tekme geçirdim.Irkilerek uyanırken bir küfür de gevelemişti ağzında.Onun bu hali suratımda bir gülümsemeye yer verirken o da öfkeyle koltuktan kalktı ve dikilmeye başladı.''Ne yapıyorsun kızım?Yanımda uyuyan kadınlar beni öpücüklerle uyandırırken sen tekme atarak mı uyandırıyorsun?!'' Diye mırıldandı.
Öperek uyandırıyormuş muş!Dua etsin yumruklarla girişmediğime.Pislik.''Az daha boğulacaktım senin yüzünden!Başka türlü uyandırmadığıma dua et!'' Koltuktan kalktım ve şortumu düzeltme gereği görmeden karşısına dikildim.Ellerimi göğsümde birleştirdim ve hesap sorar bir şekilde konuşmaya devam ettim.
''Hem ne diye yanımda yatıyorsun sen?'' Söylediklerim suratında serseri bir gülümseme yaratırken kaşlarımı çattım.''Hatırlamıyor musun?'' diyerek yanımdan ilerledi ve mutfağa doğru yürüdü.Ben de arkasından yürürken neyi hatırlamadığımı elbette merak ediyordum.
''Neyi hatırlamıyorum?'' diyerek zaten çatık kaşlarımı daha da çattım.O da bu sırada bölmelerden birinden bir bardak aldı ve dolaba ilerledi.Suyu bardağa boşlatırken ''Dün öylece uyuya kaldığında seni koltukta uzattım ama tam çekilecekken gitmeme izin vermedin.'' Dedi ve suyu içmeye başladı.Aşağı yukarı hareket eden adem elması gözüme çarptığında bakışlarımı çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dört Mevsim
Teen FictionDERİN DENİZ YALMAN:İlkbahar...Kışın bıraktığı enkazdan sonra doğaya yeniden hayat veren mevsim...Çiçeklerin yeniden açtığı,ağaçların yeniden yeşerdiği mevsim.Bazen soğuk,bazen sıcak,bazen yağmurlu,bazense rüzgarlı...Bütün renkleri içinde barındıran...