Umarım güzel bir bölüm olmuştur.Bu kadar geç geldiği için üzgünüm.Bundan sonra daha düzenli atmaya çalışacağım.Satir aralarına yorum bırakırsanız sevinirim.iyi okumalar. :))))
Bölüm şarkısı:Xxxtentacion-changes (bölüm sonuna kadar dinleyin lütfen.)
EVREN'DEN:
Gözlerimdeki yanma hissiyle kendime geldiğimde ilk idrak ettiğim şey gözlerime sivri dikenler batıyormuşçasına yanmasıydı.Dün saatlerce ağlamış olmam üzerine bir de buz gibi havada soğuk almam tuzu biberi olmuştu doğrusu.Gözlerimi sıkıca yumdum ve yavaşça araladım.Yanma hissi tam olarak geçmese de en azından daha iyiydi.
Gülümsedim.
Ve dün Emirle yaşadıklarımın hepsinin gerçek olduğunu farkettiğimdeyse gülümsemem kahkahalara dönüşmeye başladı.Deli gibi gülüyor,zıplıyor ve çığlıklar atıyordum.Aman allahım!
Emir beni öpmüştü!
Hayatımda ilk kez birini öpüyor olsam da eminim ki bunu onun dışında biriyle yaşamak asla bu kadar heyecan veremezdi.Asla bu kadar ayaklarımı yerden kesemezdi.Asla bu kadar mutlu edemezdi.
Sevinçten karman çorman ettiğim pikeyi güzelce katlayıp yastığıyla birlikte koltuğun kenarına düzgünce bıraktım.Saat neredeyse 9'u gösteriyordu.Emir neredeydi acaba?Belki de bana sürpriz bir kahvaltı hazırlıyordu...Pekala öyle bir şeyin domuzlar uçsa bile gerçekleşmeyeceğini biliyordum ama acıkmak bana imkansız hayaller kurduyordu sanırım.''Emir!''
Seslenmem ve evde ufak bir tur atmam sonucu Emirin evde olmadığını anlayıp geri salona döndüm.Beni tek başıma bırakıp,haber vermeden nereye gitmiş olabilirdi ki?Masanın üstünde duran telefonumu akıl ettiğimde hemen yanında duran araba anahtarı ilgimi çekmişti.Benim anahtarımdı ama arabam burada değildi ki.Telefondan Emirin numarasını bulup arama tuşuna bastım.Hat meşgul uyarısı anında ekranda yerini aldığında içime ufak çaplı bir korku yerleşti.Başına bir şey gelmiş olabilir miydi?
Aklımdaki kötü düşünceleri yok sayıp her ne kadar mümkün olmasa da derste olabileceği düşüncesiyle Derine okulda olup olmadığına dair bir mesaj attım.Cevabın gelmesini beklerken de üzerime dünki siyah şortum ve siyah kazağımı geçirdim.Dünden kalma oldukları için biraz kırışmışlardı ama eve gidip üstümü değiştirmekle uğraşamazdım.O yüzden Ayyakkabılarımı da giyip evden çıktım.Konuma girip nerde olduğuma baktıktan sonra arabayı sürmeye başladım.Bu sırada telefon,gelen bildirimle titremişti.Emirin okulda olduğunu öğrendiğimde şaşırsam da umursamadan sürmeye devam ettim.Onu çok özlemiştim.Ona sarılmak,öpmek,tenin sıcaklığını hissetmek o kadar güzeldi ki,sanki küçük bir çocukken arkadaşlarınızla oyun oynadıktan sonra kurt gibi acıkıp eve koşturduğunuz,evin mis gibi yemek kokularıyla bulandığı ama annenizin,yemeğin henüz hazır olmadığını söylediğinde yaşadığınız üzüntü ve hemen ardından sizin icin tadımlık biraz çıkarabileceğini söylediği an yaşanan sevinç gibiydi.
Ne?
Ben küçükken söz konusu yemek oldu mu koştura koştura mutfağa giderdim ve henüz hazır olmadığını öğrendiğimde de çok üzülürdüm.Çünkü canım çok çekerdi.Annem de bunu bildiğinden bana tadımlık birkaç kaşık çıkarırdı ve o an benim yaşadığım mutluluk dünyalara bedel olurdu.Tamam belki aynı durum şuan için de geçerli olabilirdi ama sonuçta yemek bu,boru değil ya.
Ya da bundan çok daha fazlasıydı belki de.Anlatamıyorum.
Okula girdiğimde bahçe çok da kalabalık gözükmüyordu.Havalar soğuk olduğu için kimse pek çıkmıyordu dışarı.Oysa ben soğuk havaları daha çok seviyordum.Sıcak bunlatıcıydı.Yani en azından bana göre.Arabayı kilitledikten sonra gözümle bahçeyi taradım.Bizimkiler kamelyalardan birinde oturuyordu.Emiri görme isteği kendini anında belli ederken suratıma aptal bir sırıtış yerleşti.'Hey millet Emir İlhan beni öptü!' Diye haykırmak istiyordum .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dört Mevsim
Genç KurguDERİN DENİZ YALMAN:İlkbahar...Kışın bıraktığı enkazdan sonra doğaya yeniden hayat veren mevsim...Çiçeklerin yeniden açtığı,ağaçların yeniden yeşerdiği mevsim.Bazen soğuk,bazen sıcak,bazen yağmurlu,bazense rüzgarlı...Bütün renkleri içinde barındıran...