4. B Ö L Ü M

68 11 2
                                    

○○○○○○○○○○ NEHİR ○○○○○○○○○○

Sabah kendiliğimden uyandığımda bu işte bir terslik olduğunu anladım. Telefonuma uzanıp saatin 8:15 olduğunu görmemle bu ara birbirine sık sık dolanan ayaklarım yine kendini eksik etmemiş ve yere düşüp dizimi yaralamama neden olmuştu. Ders 8:30'da başlıyordu.Aceleci adımlarla banyoya ilerleyip yüzümü yıkadım. Ardından odama geçip formamı bir çırpıda üzerime geçirdim, saçımı toplayıp çantamıda hazırladıktan sonra telefonumun yanan sönen ışığı ile gelen bildirime baktım. Sosyal medyadan gelen mesaj Rüzgar'a aitti. ''Okula gelmiyor musun?'' diye sormuştu. Ona neydi ki? Odadan çıkıp portmantoda asılı duran montumu giydim ve evden çıktım.

☆•☆•☆•☆•☆

Koşar adımlarla okula vardığımda nefes nefese kalmış bu yüzden de ciğerlerim ağrımaya başlamıştı. Birkaç kere derin nefes aldıktan sonra sınıfa çıkıp sırama oturdum. Oturmamla birlikte Rüzgar sınıfa girmiş ve meraklı bakışlarıyla yanımdaki yerini almıştı.

'' Nerdesin sen? Kaç saatir dışarıda bekliyorum. '' Burnundan soluyordu. Ben mi demiştim, beni bekle diye. Umursamayıp montumu çıkarıp astım ve eski yerimi aldım.

Hocanın sınıfa girmesiyle işkence zamanı başlamıştı.

-

Birileri bana bakıyordu, bunu hissediyordum. Fakat bu Rüzgar değildi. Çünkü kafasını sıraya gömmüş vaziyette bilmem kaçıncı rüyasını görüyordu. Ben bu düşüncelere dalmışken okulu saran tenefüs ziliyle Rüzgar'da uyanmıştı. Gözlerini ovup kollarını iki yana açtı ve gerildi. Karşıya birkaç saniye anlamsızca baktıktan sonra bana dönüp,

''Ben kantine iniyorum, bir şey istiyor musun? '' diye sordu. Aslında istiyordum, sabah kahvaltı yapmadan çıkmıştım. Kafamı olumlu anlamda salladığımda biraz şaşırsada, hemen normale dönüp.

'' Ne istiyorsun?''diye sordu.

Önümdeki defteri açıp üzerine 'simit ve çay' yazdım. Montumun cebindeki parayı almak üzere kalktım, arkama döndüğümde Rüzgar çoktan gitmiş yerini Gizem'e bırakmıştı.
Gizem? Yoksa yine dilsiz olduğum için aşağılayacak mıydı?

Sırama geri oturduğumda aşağılayıcı bakışlarını her zaman olduğu gibi yine eksik etmemiş ve beni baştan aşağı süzmüştü. Sessiz bir 'tıh'lamayla ,

''Sen de az değilmişsin. ''dedi. Neyi kastediyordu? Kaşımın tekini anlamadığımı belirtircesine kaldırdım.

''Rüzgar diyorum, sen diyorum. Sarılmak diyorum. Nasıl anlaşıyorsunuz? Anlatsana.''dedi ve elini ağzına götürüp şaşırmışcasına,

''Ah, doğru ya. Sen konuşamıyorsun. Özür.''diye ekledi. O bunları nereden biliyordu?

Sınıfa giren Rüzgar'la hemen boynuma atlayıp, bağırarak,

''Bir şey olursa, çekinmeden bana söyle, yardım ederim Nehir'cim.''dedi.

Omuzlarından geri itip şeytanın vücut almış şekli olan Gizem'e baktım. Yüzündeki hain gülümsemeyle,

'' Ama neden böyle yapıyorsun? Ben seninle arkadaş olmaya çalıştıkca sen beni itiyorsun.''dedi, güya beni yanımıza gelen Rüzgar'a kötüleyecekti. Umrumda olduğunu mu zannediyordu? Yanılıyordu.

Rüzgar'ın elindeki simit ve çayı alıp yerime oturdum. Şu an o kadar açtım ki Gizem bir gram olsun umrumda değildi. O da pek uğraşmamış yanımdan kalkarak Rüzgar'a yerini bırakmıştı.

'' Ne dedi? '' dedi. Omzumu yukarı kaldırıp aşağı indirdim, benim için önemli değildi, sadece ruhum hırpalanıyordu ki ona da alışmıştım.

SON ( DÜZENLENİYOR )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin