Dün ki olanları hatırladıkça içimde bir şeyler uçuşuyor. Salak salak gülmek geliyor içimden. Ki şu an derste salak salak gülme işlemini gerçekleştiriyorum. Arkamda ise Jungkook oturuyor. Jungkook neden bilmiyorum ama kendini bizim sınıfa aldırmış. Ve tam arkamda oturuyor.
Hızla kafamı sağa sola salladım ve kendime gelmeye çalıştım. Derse odaklandım ve dersi dinlemeye başladım. Tam dersin yarısında kapı aniden hızla açıldı. Çıkan sesden dolayı birazcık korkmuş olabilirim tabii.
"Neler oluyor genç adam? Bu şekilde bir sınıfa giremezsin."
Kai? Burada ne işi var bu manyağın? Kai etrafına bakındı ve gözleri beni bulunca hızla yanıma geldi. Kolumdan tuttu ve hızlı bir şekilde ayağı kaldırdı. Tam geri dönerken diğer kolumdan da tutuldum. Kai ve ben hızla diğer kolumu tutan kişiye döndük. Jungkook? Yok artık.
"Dersteyiz. Ve onu çıkaramazsın. Şimdi bırak kızın kolunu sen çık."
"Sanane? Ha? Sen oturup dersini çalış."
Kai de Jungkook da sinirlenmişti. Olayın büyüyeceğini anlayıp Jungkook'a döndüm. Diğer kolumu Kai'den kurtarmıştım. Kurtardığım elimi Jungkook'un elinin üstüne koydum ve kolumu ondan kurtardım. Jungkook kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Kafamı kaldırıp ona baktım ve 'sorun yok' dercesine gülümsedim.
"Karışma Jungkook. Ben halledeceğim. Sadece konuşacağız."
"Sana dokunursa çığlık at. Tamam mı? Hemen geleceğim. Gelene kadar dayanmaya çalış. Duydun mu beni?"
Kafamı salladım ve sınıfın çıkışına doğru ilerledim. Beni düşünmesi,benim için endişelenmesi hoşuma gitmişti. Neden olduğunu anlamlandıramasam da....
Kai'de arkamdan geldi ve hızla kolumu tutup merdivenlerin altına sürüklemeye başladı. Merdivenlerin altına gelince sırtımı duvara çarptırdı ve önüme geçti. Kolunun birini yanımdan duvara yaslamıştı.
"Şimdi... Yunacık... Ya da Yujucuk... Artık ne haltsan... Dün evde değildim biliyorsun..."
"Hayatımın en güzel günlerinden biriydi. Senin gibi bir piç ile-"
Sert bir şekilde tokat attı ve kolumu sıkmaya başladı. Kesinlikle dudağım kanıyordur. Okuldaydık ve bu onun umrunda bile değildi. Ben ise hem biri görecek diye hem de canım acıyor diye ağlamaya başlamıştım bile.
"Kes sesini... Dün işte ne kazandıysan dökül bakalım. Paraya ihtiyacım var. Hadii!! Bakma bana öyle ahmak ahmak..."
"Para yok."
"Ne demek para yok? Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Ha?! Hemen. Şimdi. O paraları. Çıkartıyorsun."
"Kai... Lütfen... Akşam eve gelince halledelim... Şu an yeri değil lütfen... Biri görecek bak... Söz veriyorum akşam hepsini vereceğim. Şimdi git lütfen..."
Kai saçlarımdan tuttu ve kafamı hafif geriye yatırdı. Alnımı bir ritimde duvara vurmaya başladı. Kesinlikle kızarıp moraracaktı. Vuruşları her kelimesinde artıyordu. Lanet olsun... Canım çok yanıyordu...
"Eğer ki akşam vermezsen,eğer ki bu bir bahane ya da yalansa. İnan ki seni bağırta bağırta beceririm. Bunu bil. Şimdilik hoşçakal kardeşim."
Beni yeri fırlattı ve çıkışa doğru ilerlemeye başladı. Ben ise yerime iyice yerleşip ayaklarımı kendime çektim ve hıçkırıklarımı kontrol etmeye çalıştım. Jungkook... Dışımdan değil fakat kalbimden sesleniyorum sana. Onu da duyup koşar gelir misin? Sana çok ihtiyacım var....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SECRET LOVE SONG // YUKOOK
Fanfiction"Gitmelisin Jungkook!" "Seni bırakmam!" "Delirdin mi sen?! Seni bulursa bütün kemiklerini kırana kadar döver ve bu isteyeceğim son şey bile değil!" "Umurumda değil. Benim olan benim yanımda kalır. Kimse de alamaz!" Ve ben yine ona yenildim....