"İyi değilsen gelme Yuju. Hoshi ile ben gerekli ders notlarını getiririz."
Kafamı salladım ve evden çıktığımızdan beri susmayan arkadaşıma döndüm.
"Belki de yüzüncü kez söylüyorum Eunha. Gerek yok. Hem okula da geldik zaten. Ne geri dönmesinden bahsediyoruz ki?"
O da ilk önce çoktan geldiğimiz okula baktı ve sonra bana döndü.
"Pekala... Hadi sınıfa gidelim o zaman."
Tekrar koluma girdi ve sınıfa doğru ilerlemeye başladık. Dün beni kimin kurtardığını bilmiyorum. Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Başımda ise Eunha vardı. Ona bilinmeyen numaradan mesaj gelmiş. Benim hastanede olduğum ile ilgili... Daha sonralardan o numarayı aramaya çalıştık. Fakat böyle bir numaranın olmadığı söylendi. Belki Hoshi'dir diye düşündük fakat o da değilmiş. Nereden anladın diye sorarsanız... Gidip Kai'yi dövmüş. Yani o değil. Ayrıca onu aradığımızda telaşlanmıştı. Kimdi bu o zaman? Bir ihtimal... Jungkook? Yok canım. Daha neler. Ya da... Wonwoo? İyice saçmaladım artık? Olmadı bir de Justin de Yuju...
Sınıfa geldiğimizde her bir ağızdan 'geçmiş olsun' sözü duyuyordum. Onlara sadece gülümsemekle yetindim.
Eunha beni sırama oturttu ve tekrar geleceğini,dikkatli olmam gerektiğini söyleyip gitti. Ben de morarmış ve ağrıyan kollarımı sıraya koydum. Kafamı da kollarımın üzerine kapattım. Tanrım.... Her tarafım morluk ve kızarıklık içindeydi. Vücudum resmen 'iyi bir dayak yedim' diye bağırıyordu. Aklıma dün gece ki olanlar ve Kai'nin neredeyse beni taciz edeceği gelince kafamı iki salladım ve güzel şeyler düşünmeye başladım.
Mesela Jungkook'un gülüşünü... Sesini... Şarkı söylerken ki gözlerini kapatışını... Beni öpmesini... Yakınlaşmamızı... Sevgilisini... Ben o konuyu bir anlığına unutmuştum. Şimdi ise yine aklımda. Ve yine yüzüm düşük. Off....
"Günaydın sıra arkadaşım."
Wonwoo oppa'nın sesini duyunca kafamı kaldırıp ona baktım. O ise yerleşmek ile meşguldü. Pekala... Tepkisine göre bir de onu deneyeceğim. Beni kimin kurtardığını öğrenmem gerek...
"Nasılsın bakalım bugün? Duydum ki Jungkook ile düet yapacakmışsınız. Yani eş olarak seni belirlemişler katılanlar iyi olmadığı için. Bizim kerata sonunda iyi bir---"
Bana dönmesiyle yüzümün ve vücudumun açıkta kalan yerlerinin halini gördü ve sözü yarıda kaldı.
İlk önce yaralarıma iyice baktı daha sonra da kaşlarını çattı. Biraz da şaşkınlık vardı... Bunu da eledik...
"Yuju... Sana nolmuş? Kim yaptı bunu?!"
"Sakin ol sorun yok... Alışkınım ben. Sadece bu sefer ki biraz fazla ve sert oldu..."
"Kim yaptı bunu? Yani kim yapıyor bunları sana?"
"Üvey abim..."
Wonwoo elini çeneme koydu başımı hafiften kaldırıp yaralarımı incelemeye başladı. Gözleri boynumda bir noktaya takılı kaldı ve kaşlarını iyice çatarak konuşmaya başladı.
"Seni... Seni taciz mi etti?"
Gözlerim şaşkınlıktan büyüdü.
"N-Ne? Ne alakası var?"
"Boynunda ısırık izleri var. Eğer üvey abin bir vampir değilse seni taciz etmeye çalışmış. Bunu gören herkes anında anlar Yuju."
Elini çekti. Ona sadece ufak bir gülümseme verdim. O da yandan bir gülüş atıp önüne döndü. Onu sevmiştim. Jungkook'un aksine kibar ve düşünceli biri.
~~~~~~~~
"Tam da günüydü zaten provanın... Neden gidip sevgilinle oynaşmıyorsun ki? Gerçi oynaşmasın. Ama burda da olmasın. Offf..."
Söyleyene söylene prova odasına gelmiştim. Jungkook bey prova için beni çağırıyormuş. Neyse... Bakalım sen misin Jungkook?
Kapıyı açıp içeri girdim. Adımlarımı Jungkook'un yanına yönlerdirdim. Elindeki kâğıtlardan kafasını kaldırdı ve bana baktı. Bakmasıyla beraber elindekileri masaya bıraktı ve hızla yanıma geldi. Kaşlarını çatarak bana bakmaya başladı.
"Nolmuş sana?"
Hem beni inceliyor hem de fısıltı şeklinde konuşuyordu.
"Sorun yok Jungkook. İyiyim. Hadi prova ya--"
"O mu yaptı?"
Kaşlarımı çattım ve 'kim' dercesine ona bakmaya başladım.
"O işte. Kai midir nedir! Her ne boksa!! O mu yaptı?!"
Neden bu kadar sinirlenmişti ki?
"Evet. Fakat bir önemi yok."
Gözleri boynuma takıldı ve abisinin kardeşi olduğunu kanıtladı. Demek ki Wonwoo oppa haklıymış. Herkes anlayabilirmiş...
"Yaptı mı?"
Cevabımdan korkuyormuş gibi bir hali vardı. Neyden bahsediyordu bu? Bu arada beni kurtaran kişinin o olmadığını anlamış olduk....
"Ne yaptı mı?"
"Taciz etti mi seni?! SANA BAŞKA TÜRLÜ DOKUNDU MU?!"
Birden bağırması ile korkmuştum. Gözlerim anında dolmaya başladı. Bana bağırmasını sevmiyorum. Kafamı yere eğdim ve fısıltı şeklinde konuştum.
"Hayır..."
Bir süre öylece durduk daha sonra ise duymam gereken sözlerden farklı şeyler söyledi ve çıkıp gitti.
"Bir daha karşıma çıkma Yuju. Sadece düet yapacak iki kişi olalım. Zaten öyleyizde. Seunghee döndü. Ve ben onu cidden çok seviyorum. Seninleyken ona ihanet ediyormuşum gibi geliyor. Seni öpmemeliydim. Hataylıydım üzgünüm. Benden ve bizden uzak dur Yuju... Sevgilim senden hoşlanmıyor. Lütfen anla..."
Keşke döverek öldürseydin Kai... Keşke...
Eyyy ilham.... Her nerdeysen çık gel lütfen.... Okuyucularım bekliyor bak... Şaka bir yana. Arkadaşlar eğlenceli sohbetli bir kitap yayınladım dedim. Ama bakıyorum ona yorum ve oy gelmemiş... Hani katılacaktınız?? Yazar size küstü....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SECRET LOVE SONG // YUKOOK
Fanfiction"Gitmelisin Jungkook!" "Seni bırakmam!" "Delirdin mi sen?! Seni bulursa bütün kemiklerini kırana kadar döver ve bu isteyeceğim son şey bile değil!" "Umurumda değil. Benim olan benim yanımda kalır. Kimse de alamaz!" Ve ben yine ona yenildim....