Jungkook'dan;"Sonra da New York'a geçtik. Tanrım Jungkook... Görmeliydin. O kadar güzeldi ki. Hem koluma senin ismini yazdırdım. Beğendin mi? Sevgilim? Jungkook!"
Seunghee'nin dürtmesi ile kendime geldim.
"Bir şey mi dedin bebeğim?"
Kaşlarını çatarak bana bakmaya başladı.
"Bir değil binlerce kelime söyledim. Fakat Jeon Jungkook beni hiç dinlememiş sanırım."
"Dalmışım. Üzgünüm. Ne diyordun? Söz bu sefer dinleyeceğim."
Alaylıca güldü.
"Gözünü o masadan ayırıp öyle gel Jungkook. Gözlerin de aklında orada."
"Seunghee bak yanlış anlı-"
"Ben sınıfa çıkıyorum."
Çantasını taktı ve montunu eline alıp gitti. Peşinden gitmeli miyim? Evet ama... Neden gitmiyorum? Karşımda ki masa yüzünden. Dünden beri aklımdan çıkmıyordu bu konu. Sevgili abim ve Yuju...
Karşımda oturmuş kahkahalar atarak sohbet ediyorlardı. Evet evet. Bildiğiniz kahkaha atıyorlar. Seunghee uyarana kadar onlara baktığımın farkında bile değildim. Sanırım gidip gönlünü almalıyım.
Ayağa kalkacakken avucumun içinde bir şey olduğunu far ettim ve avucumu açtım. Bu benim bardağımdı. Seunghee ile kahve içmiştik. Onlar gelmeden önce... Şu an ki hali ise... Resmen ezip büzmüşüm avucumda. Hızla bardağı masaya fırlattım ve kantin çıkışına ilerledim.
"Kendine gel Jungkook... Kendine gel..."
Bu şekilde az az iyi bence....

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SECRET LOVE SONG // YUKOOK
Fanfiction"Gitmelisin Jungkook!" "Seni bırakmam!" "Delirdin mi sen?! Seni bulursa bütün kemiklerini kırana kadar döver ve bu isteyeceğim son şey bile değil!" "Umurumda değil. Benim olan benim yanımda kalır. Kimse de alamaz!" Ve ben yine ona yenildim....